Malatya'ya 8 ay sonra yeniden gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, meydandan tüm Malatyalılara selamlarını iletti.
Sözlerinin başında bayrak için, vatan için, ülkenin geleceği için canlarını feda eden tüm Malatyalı şehitleri rahmetle yad eden Erdoğan, şehitlerin ailelerine, yakınlarına ve tüm Malatya'ya sabır ve başsağlığı dileyerek, 'Başta Türk Silahlı Kuvvetlerimiz üst yönetimi olmak üzere, eli tetikte, gözü ufukta, yüreğinde vatan sevisiyle nöbet tutan tüm güvenlik güçlerimize, silahlı kuvvetlerimize, emniyet teşkilatımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı ifade ediyorum.' diye konuştu.
Alandaki vatandaşların, 'Malatya seninle gurur' duyuyor sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Sizin Allah'ınıza kurban, biz o yolda varız, o yolda yürüyoruz.' karşılığını verdi.
'BU UĞURDA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'El Bab'ı DEAŞ'ın katil sürülerine dar eden kahraman Mehmetçiklerimizi selamlıyorum. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Onlar nasıl gece gündüz bu millet için, ülkenin istiklal ve istikbali için canlarını ortaya koyuyorsa, biz de taş üstüne taş koymanın mücadelesini veriyoruz. Türkiye'yi büyütmek, dünyada hak ettiği yere taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Uzak yakın demeden, zengin fakir ayrımı gözetmeden, dünyanın dört bir yanında bayrağımızı yükseltmenin yollarını arıyoruz. İşte Bahreyn'e gittik, oradan Suudi Arabistan'a gittik, oradan Katar'a gittik. Allah güç ve ömür verdikçe, milletimiz de desteğini ve duasını esirgemedikçe bu uğurda çalışmaya devam edeceğiz.'
Gümrük ve Ticaret Bakanlığını Malatyalı olan Bülent Tüfenkci'ye emanet ettiklerini vurgulayan Erdoğan, 'Kritik bir dönemde ülkenin gümrük ve ticaretini emanet ettiğimiz Bülent kardeşimizin, 16 Nisan'da Malatya'dan tarihi bir evet oranı çıkması için sizlerle beraber gece gündüz çalıştığına, çalışacağına inanıyorum.' ifadelerini kullandı.
Malatya yöresine ait bir türkünün, 'Malatya Malatya bulunmaz eşin, gönüller coşturur ayla güneşin' şeklindeki sözlerini okuyan Erdoğan, 'Biz de eşi bulunmaz bu şehri ziyadesiyle hakkı olan eserlerle, hizmetlerle buluşturmak için buradayız.' diye konuştu.
Toplam yatırım bedeli 1 milyar 162 milyon liralık eser ve hizmetin toplu açılışını yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki vatandaşların 'Malatya seninle gurur duyuyor' şeklindeki sözlerine, 'Ben de sizlerle gurur duyuyorum' yanıtını verdi.
Eğitimde 160 derslik, 2 adet 160 öğrenci kapasiteli pansiyon, 2 spor salonu, atölye, İnönü Üniversitesi fakülte binaları ve halı sahası ile altyapı hizmetlerinin de aralarında bulunduğu eserlerin hizmete alındığına işaret eden Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanlığının olimpik atletizm pistini yenilediğini, 3 sentetik futbol sahasıyla halı sahayı tamamladığını, TOKİ'nin yaklaşık 338 milyar liralık 3 bin 387 konutu, 32 dersliğin altyapı çalışmaları ve çevre düzenlemesini bitirdiğini, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının trafo yenileme ve enerji iletim hatları çalışmalarını tamamladığını kaydetti.
'İSTİKLAL MARŞIMIZIN RUHUNU KAVRADINIZ'
Alandakilerin, 'İşte ordu, işte komutan' sloganları üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
'Ben milletimle gurur duyuyorum, ben milletimle iftihar ediyorum. Çünkü sizler İstiklal Marşımızın ruhunu kavradınız. Ne diyor Akif, 'Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın, siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın, doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın, kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.' 15 Temmuz gecesi, benim milletim F16'lara göğsünü gerdi mi? O bombalar yağdıran helikopterlere göğsünü gerdi mi? Tanklara göğsünü gerdi mi? Toplara göğsünü gerdi mi? Modern silahlara göğsünü gerdi mi? Benim milletim eşi benzeri olmayan bir millet. Niye? Çünkü şuna inanmıştı, 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda, canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' diyerek tankların üzerine yürüyordu. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle yürüyordu.'
Alandaki vatandaşların 'İdam isteriz' şeklindeki sözleri üzerine Erdoğan, 'Üç safhası var. Bir, önce 16 Nisan'da inşallah... İki, parlamentodan inşallah gelecek, oradan da bir 'evet' çıkaracağız. Ondan sonra da kardeşinize gelecek. Bana geldiği zaman ben bunu onaylarım. 248 şehidimizin hesabı var. Bu hesabı hep beraber vereceğiz.' değerlendirmesinde bulundu.
'Dik dur eğilme' şeklindeki sloganlar üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bundan hiç endişeniz olmasın Biz beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik, sadece Rabbimin huzurunda rükuda eğildik, secdede eğildik. Başka eğilmek yok.' diye konuştu.
Yapımı tamamlanan eserlerin arasında İçişleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme, Sağlık, Kültür ve Turizm bakanlıklarının yanı sıra belediyelerin de yatırımlarının bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu eserlerin açılışını gerçekleştireceklerini ifade etti.
Söz konusu yatırımlar hakkında bilgi veren Erdoğan, Malatya'da özel sektörün de yatırımları bulunduğunu belirterek, 'Hamdolsun onların önünü açmak, yurt dışına açılmalarını sağlamak için gereken desteği verdik, veriyoruz, vereceğiz. Bugün süt çiftliğinden, kayısı işleme tesislerine ve tekstile kadar 147 trilyon lirayı aşan 25 ayrı özel sektör yatırımının da resmi açılışını yapıyoruz.' dedi.
Malatya ve ilçelerine kazandırılan eserlerin hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere, yatırımların kente kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
'HİZMETLERLE MİLLETİMİZE ULAŞMAK İÇİN DAĞLARI DELE DELE GİDİYORUZ'
Malatya'ya ve tüm Türkiye'ye hizmet etmeye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Hizmet etmek, yatırım yapmak her şeyden önce gönül işidir, aşk işidir, sevda işidir. Dertli olmayan bunları yapamaz, aşık olmayan bunları yapamaz. Her zaman söylerim ya 'Biz Ferhat'ız, Ferhat.' Ferhat Şirin'e ulaşmak için dağları nasıl deldiyse biz de bu hizmetlerle milletimize ulaşmak için dağları dele dele gidiyoruz. Unutmayın, inanç varsa imkan vardır. Çevrenize şöyle bir bakın, farklı insanların neler yaptıklarını, neleri başardıklarını siz de göreceksiniz. Türkiye'nin 2002 yılı kasım ayından bu yana kat ettiği mesafe bunun en somut, en güzel örneğidir. 14 yıl önce nasıl bir Malatya vardı, nasıl bir Türkiye vardı? Bugün nasıl bir Malatya var, nasıl bir Türkiye var? 14 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde memuruna maaş ödemekte zorluk çeken, Merkez Bankasının kasası tam takır kalmış bir Türkiye vardı.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'de Türkiye'nin IMF'ye borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu, bu borcu ödediklerini, IMF'nin Türkiye'den borç istediğini, ve 'veririz' dediklerini anımsattı.
O dönemde Merkez Bankasının kasasında 27,5 milyar dolar olduğunu, şimdi ise rezervin 115-120 milyar dolarlara kadar çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, '36 milyar dolar ihracatı olan bir Türkiye vardı, ama hamdolsun şimdi o da geçti, 143 milyar dolara yükseldi. Kişi başına düşen milli gelir 3 bin 500 dolardı, hamdolsun şimdi bu rakam da 11 bin doların üzerine çıktı. Nereden nereye? Faiz harcamalarıyla halkının ümüğünü sıkan bir yönetim anlayışı vardı, bitti bunlar. Sağlık sistemi çökmüş, eğitim altyapısı zamanın gerisinde kalmış, pasaportunun, parasının değeri olmayan bir ülke vardı.' diye konuştu.
Vatandaşların, 'Allah'ına kurban Tayyip Erdoğan.' şeklindeki tezahüratlarına, 'Allah'ına kurban Malatya.' şeklinde karşılık veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Malatya seninle gurur duyuyor.' ifadeleri üzerine de 'Biz sizlerle gurur duyuyoruz.' dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
'Vatandaşına hizmet etmek yerine onunla kavga eden, yasakçılıktan başka bir şey bilmeyen bir devlet vardı. Kızlarının başörtüsüyle uğraşan bir devlet vardı. Onları üniversitenin kapısından geri çeviren bir Türkiye vardı. İşte onlar şimdi 'Hayırcı' oldular 'Hayır' diyorlar, ama ne oldu? Üniversitelerin kapısı açıldı mı? İmam hatipler açıldı mı? İmam hatiplere üniversitelerin yolu açıldı mı? İşte onlar da 'Evetçi', fark bu. Kandil'den talimat geliyor, ne diyor Kandil? 'Hayır diyeceksiniz.' diyor. Öyle mi, duydunuz değil mi? 'Hayır' diyor onlar, hayır. Şimdi Kandil 'Hayır' diyor, Kandil'le beraber 'Hayır' diyenler onlarla aynı değil mi? Çünkü bizim değerler silsilemizde bir kutlu ifade var 'Kişi sevdikleriyle beraberdir.' Biliyorsunuz değil mi? (El mer'u me'a men ehabbe). Dolayısıyla 'Efendim ne alakası var?' Ne demek 'Ne alakası var?' Vakıa bu. Kılavuzu karga olanın... Bir şey demiyorum, onlar bu.
Biz diyoruz ki 'Hak tecelli edecek', 16 Nisan'da buna hazır mıyız? Vesayet odaklarının, millete ayar vermeye çalışanların, milletin sırtından para kazanmaya alışmış bir avuç elitin gönlünü hoş tutmaktan başka mahareti olmayan bir sistem vardı. Nereye elinizi atsanız orada büyük bir yıkımla, sorunlar yumağıyla karşılaşıyordunuz. Biz böyle bir ülkeyi devraldık. 14 yıl boyunca hem inançla, cesaretle hepsinden ötesi aşkla çalışarak Türkiye'yi o karanlık günlerinden aydınlığa çıkardık. Bir taraftan Merkez Bankasının kasasını doldururken diğer taraftan devletin borçlarını kapattık.'
Erdoğan, Türkiye'de son dönemde atılan adımlarla kişi başına milli gelirin yükseldiğini ve gayri milli safi hasılanın 856 milyar dolar olduğunu belirtti.
Türkiye'nin dört bir yanını bölünmüş yollarla, köprülerle, hızlı tren hatlarıyla, havalimanları ile donattıklarını aktaran Erdoğan, AK Parti iktidara gelmeden önce 25 olan havalimanı sayısının 59'a yükseldiğini ifade etti.
Ülkenin nereden nereye geldiğini, istismar değil, hizmet siyasetinin ne demek olduğunu en iyi Malatya'nın bileceğine dikkat çeken Erdoğan, Malatya'ya yapılan yatırımları anımsattı.
Malatya'nın 36 kilometre olan bölünmüş yolunu 373 kilometreye çıkardıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
'İşte bunun için 'evet.' Şimdi de 6 bölünmüş yol projemizin yapımı devam ediyor. Sivas-Malatya hızlı tren projemizle ilgili altyapı çalışmaları devam ediyor. Malatya-Elazığ hızlı tren hattının proje ihalesine bu yıl çıkıyoruz. Malatya Havalimanı'nı büyüttük, hamdolsun yetmiyor Malatya'ya. Malatya'nın refah düzeyi yükseldi. Malatyalı çiftçilerimize sadece geçen yıl 194 trilyon lira tarımsal destek ödemesi yaptık. Akıl, izan ve vicdan sahibi herkes Türkiye'nin 14 yılda her alanda yazdığı başarı hikayesini takdir ediyor, imrenerek bakıyor. Kandil'deki ondan anlamaz ki onunla beraber hareket edenler ondan anlamaz ki. Bakıyorsun ana muhalefet de bunlardan anlamıyor zaten.'
'GÜÇLÜ TÜRKİYE'Yİ İNŞA ETMENİN ÇABASI İÇİNDEYİZ'
Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemi anımsatan Erdoğan, 'Ana muhalefetin başındaki zatın Sosyal Sigortalar hastanelerinin başında olduğu zamanı rahmetli Savaş Ay'ın programında izlediniz, değil mi? Hastaneye o zaman sağlam gir, hasta çıkarsın ama şimdi hastanelerimiz modern. Hala birileri eski Türkiye'den bahsediyor, onlar varsın konuşadursun, biz yeni, büyük, güçlü Türkiye'yi inşa etmenin çabası içindeyiz. Milletimiz ile bu yolda emin adımlarla yürüyoruz.' dedi.
Türkiye'nin yeni bir yol ayrımında bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Hep birlikte şu gerçekleri tartışmamız ve ona göre de bir karar vermemiz gerekiyor. Türkiye daha öncesinden başlayarak ama özellikle cumhuriyet tarihi boyunca hep bir yönetim sistemi tartışması yaşamıştır. Tek parti dönemini bir kenara bırakıyorum, çünkü orada milletin iradesi söz konusu değildir. O zaman ne vardı? CHP vardı, hatırlayın. O dönemde, gençler bilmeyebilir, bunu bilin, çok önemli, siyasi partinin il başkanı CHP'nin neyiydi o zaman? Valiydi. Şimdi böyle bir şey konuşabilir miyiz? Bunlar bir de demokrasiyi konuşuyor, bunların demokrasiyle falan alakası yok. Asıl diktatör bunlar, bunlar bizim cumhuriyetimizi gölgelediler.
Çok partili hayat geçtiğimiz dönemden itibaren belli aralıklar haricinde hep darbeyle, muhtırayla, siyasi çalkantılarla... Ekonomik krizler yaşadık. Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik kalkınma yarışına benzer şartlarda başladığımız pek çok ülkenin gerisinde kaldık. Demokraside ve ekonomide yaşadığımız kayıpların faturasını hep milletimiz ödedi.'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin son 14 yılda kavuştuğu istikrar ve güven ortamının yönetim sisteminin ürünü olmadığını, milletin verdiği destekle sağladıkları istisnai bir dönem olduğunu ifade etti.
'Türkiye'nin siyasi ve ekonomik krizlerle, kavgayla, çekişmelerle dolu bir sistemle yoluna devam etme imkanı kalmamıştır.' diyen Erdoğan, Türk ile Kürt'ün, Alevi ile Sünni'nin birlikte yaşadığı, Türkiye'nin tüm farklılıklarını, tüm güzelliklerini bağrında toplayan Malatya'nın, o karanlık günlere dönme ihtimalini bile düşünmek istemeyeceğini bildirdi.
Erdoğan, 'Hamido gibi bir yiğidi teröre kurban veren, Ahmet Kaya gibi bir değeri yurt dışına gitmek zorunda kalan bu şehir bir daha aynı sıkıntıları yaşamamalıdır. Yapılması gereken, ülkenin ihtiyaçlarına, milletin özlemlerine uygun bir yönetim sistemini getirmektir. Biz diyoruz ki bu sistemin adı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.' diye konuştu.
Ülkenin ihtiyacı, milletin arzusunun güçlü bir yürütme organı ile kendi işine odaklanmış yasama ve yargı organlarından oluşan bir Türkiye olduğuna vurgu yapan Erdoğan, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın hayalinin de böyle bir Türkiye olduğunu, Özal'ın hayalini gerçekleştirmek için yola çıktıklarını sözlerine ekledi.
Malatya'ya ait 'Mevlam birçok dert vermiş' türküsünün sözlerini okuyan Erdoğan, 'Rabbim ayrılıp da kavuşamayanların dertleri dışında her derde deva vermiş. Türkiye'nin çektiği sıkıntıların devası işte bu yeni yönetim sistemidir. Bu mesele şahsımın değil, sizlerin ortak meselesidir.' ifadesini kullandı.
Malatya'nın ilk fethedilen yerler arasında bulunduğunu, Battal Gazi gibi bir kahramanı yetiştirdiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin geldiği yeni yol ayrımında Malatya'nın farkını göstereceğine inandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya'nın 15 Temmuz darbe girişimi sırasında da büyük bir fedakarlık gösterdiğine dikkati çekti.
'Hep söylemişimdir, Malatya insanı köşeli olur. Öyle eğik, bükük olmaz, köşeli olur.' diyen Erdoğan, 16 Nisan'da Malatya'nın cumhurbaşkanlığı sistemine güçlü bir destek vereceğine inandığını belirtti.
'BAZILARI GEREKEN DERSİ ÇIKARMADI...'
Vatandaşlara Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlatan Erdoğan, 'Cumhurbaşkanlığı sistemi meselesi, basit bir tercihin veya şahsi bir ihtirasın ürünü değildir. Bunun arkasında yüzlerce yıllık bir birikim, çekilmiş acılar, yaşanmış tecrübeler vardır. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Türkiye'nin son çeyrek yüzyılı dahi bu ihtiyacı tüm açıklığıyla göstermeye yetecektir. 'Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz' derler. Biz aynı delikten değil iki, 20 defa ısırıldık. Yine de bazıları gereken dersi çıkarmadı, çıkarmıyor.' diye konuştu.
Anayasa değişikliğiyle bir daha istikrarsızlık, kriz, kavga deliğinden ısırılmamak için gereken adımları attıklarını belirten Erdoğan, anayasa değişikliğinin oylanması sırasında TBMM'de yaşananları hatırlattı.
'Ya ayakları ısırdılar, burun kırdılar, kafa göz yardılar. Nerede oldu bu? Efendim, 'Parlamenter demokrasi', işte orada oldu.' diyen Erdoğan, 'Bu işin adımları da daha önce atıldı. Ama bizim adım, şimdi bu attığımız adım, ilk adım, 2007 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanını seçme yetkisinin doğrudan halka verilmiş olmasıdır. İkinci adım 2014 yılında doğrudan milletimizin oylarıyla cumhurbaşkanlığına şahsımın getirilmesi olayıdır. Son adımda inşallah 16 Nisan'da oylanacak anayasa değişikliğidir.' ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin son iki buçuk yıldır sahip olduğu yönetim biçiminin bir isminin ve örneğinin olmadığını vurgulayan Erdoğan, 'Dünyanın hiçbir yerinde, her ikisi de gücünü milletten alan ve yürütme üzerinde geniş yetkilere sahip iki yönetici olmaz, aynı anda olmaz. Ya Başbakan yetki sahibidir ya Cumhurbaşkanı veya birisi vitrin süsüdür, öbürü icracıdır. Yetki hangisindeyse diğeri semboliktir. Türkiye'yi zaten geri götüren bu olmuştur.' diye konuştu.
'O BİZİM İNSANİ VASIFLARIMIZDI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı başkanlık sistemlerinde 'Başbakan'ın hiç bulunmadığına dikkati çekti.
'Diyeceksiniz ki ülke 2,5 yıldır böyle yönetiliyor ama hiçbir sorun çıkmadı. Yok, işin aslına bakarken biz Sayın Gül'le beraberde, bu işi beraber yürüttük. Fakat o bizim insani vasıflarımızdı.' değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Peki bizden önce niçin anayasa kitapçığı başbakanın suratına fırlatıldı? Bunu da gördü mü bu ülke? Gördü. Ondan sonra Sayın Başbakan merhum Ecevit, aşağıya inip koalisyon ortaklarıyla beraber o hiç beklenmeyen basın açıklamasını yaptı mı? Yaptı. Ya bu ülke, bu hallere düşmeli miydi? İşte bunun sebebi sistemin kendisiydi. Şimdi cumhurbaşkanıyla başbakan olarak bizim aramızdaki diyalog sebebiyle bu sıkıntılar yaşanmadı, uyum oldu. Aynı siyasi geçmişten gelen, aynı icraat anlayışına sahip, birbirlerini yakından tanıyan kişiler arasındaki uyum, adı üstünde şahsidir.'
Anayasa değişikliğinin TBMM'deki oylamalarında, Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin el ele vermesi ve milletvekilleri arasında oluşturulan dayanışmayla, 339 oyla referandum kararının çıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
'Ben buradan sesleniyorum, diyorum ki AK Parti'ye, MHP'ye, CHP'ye, HDP'ye gönül vermiş kardeşlerim size sesleniyorum. Ama biz ne dedik bak, Kandil'dekini konuşmuyoruz. 'Partiye gönül vermiş kardeşlerim' diyorum, dikkat edin. Çünkü biz doğruyu anlatacağız, biz tebliğ ile mükellefiz. Öyle mi? Onun için de diyoruz ki inşallah hep birlikte bu 18 maddeden oluşan, halkoylamasında 16 Nisan'da bir konsolidasyon oluşsun, tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek devlet diyorum ya bunda birleşen bir anlayıştan bahsediyorum. Hepsini buraya davet ediyoruz.'
Anayasa değişikliğinden sonra Türkiye'nin nasıl yönetileceğine bakıldığında, yeni sistemde yürütme gücünün tamamen cumhurbaşkanına verileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, yetki ve sorumluluğu kime verdiğini bildiğini, dolayısıyla gerektiğinde milletin kimden hesap soracağını da bileceğini vurguladı.
Yeni sistemde bu kişinin cumhurbaşkanı olduğunu, artık başbakanın da bulunmayacağını anlatan Erdoğan, 'Cumhurbaşkanı kimlerle çalışmak istiyorsa, hükümeti onlarla kuracak, bürokratları aynı şekilde atayacak, kararnameleri ona göre çıkartacak, bu yetkinin karşılığında tüm sorumluluk cumhurbaşkanında olacak.' ifadesini kullandı.
'BU YETKİ SADECE MİLLETVEKİLLERİNDE'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in de asli işini yapacağını ve kanun çıkartacağını, cumhurbaşkanının bütçe dışında kanun teklifi verme yetkisinin bulunmadığını vurguladı. Bu yetkinin sadece milletvekillerine ait olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
'Şayet cumhurbaşkanının kararname yayımladığı bir konuda eğer Meclis bir kanun çıkartırsa, kanun geçerli. Bu ne demektir? Meclis, cumhurbaşkanının çıkardığı kararnamenin üstünde kanunla otoritedir. Demek ki Meclis kaldırılmıyor, Meclis var ama birileri hala utanmadan, sıkılmadan 'Meclis kaldırılıyor' diyor. Yasama yetkisi Meclis'e aittir, bu konudaki üstünlük de Meclisindir. Milletvekillerinin, cumhurbaşkanını ve hükümet çalışmalarını denetleme yetkisi, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla genişletiliyor.
Eskiden gensoru vardı. İkide bir akıllarına estiği zaman, bakarsın bir gensoru. Parlamentoyu çalıştırmıyorlar. Biliyor ki bu gensoru geçmeyecek, ver bir gensoru. Niye? Meclisin çalışmaması için, engellemek için. Çünkü bunların 'hizmet' diye bir anlayışı yok, çalışmak diye bir derdi yok. Son güvenoylaması öncesinde de parlamentoda hep bunları yapmadılar mı? Bunları yaptılar.'
'TEK FARKI ÇİFT KAMARA SİSTEMİ DEĞİL TEK KAMARA'
Erdoğan, mevcut sistemde 'vatana hıyanetle' suçlanabilen cumhurbaşkanı hakkında yeni sistemde yaptığı tüm işlemlerle ilgili soruşturmanın açılabileceğine, gerekirse Yüce Divan'a gönderilebileceğine dikkati çekti.
Yeni sistemle milletvekili sayısının 600'e çıkarılacağını, buna karşılık CHP'nin ise 'Olur mu böyle şey' eleştirisi yaptığını hatırlatan Erdoğan, 'Sizin zamanınızda geçmişte çift kamara sistemi vardı, orada neydi sayı? Senatör ve milletvekilleri olarak 600'dü. Biz yine 600 yaptık, tek farkı çift kamara sistemi değil tek kamara. Sadece milletvekillerinden oluşan 600 milletvekili. Tabanı genişletiyoruz.' dedi.
Erdoğan, cumhurbaşkanı ve Meclis seçimlerinin beraber aynı günde ve 5 yılda bir yapılacağını vurgulayarak, bu iki organdan birinin diğerini seçimle tehdit etme imkanının ortadan kalktığını bildirdi.
Bir kişinin istediği kadar cumhurbaşkanı seçilmesinin mümkün olmadığını, ancak iki dönem seçilebildiğine işaret eden Erdoğan, geçmişte çok acılara sebep olan sıkıyönetim uygulamasının tamamen kaldırıldığını anlattı.
'18 YAŞA SEÇİLMEYİ NİYE VERMİYORSUN?'
Cumhurbaşkanına gerektiğinde Olağanüstü hal ilan etme yetkisinin verildiğini belirten Erdoğan, yargı konusunda da önemli hükümlerin yer aldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce 'yargının bağımsızlığı' ifadesine 'tarafsızlığı' ifadesinin ilave edildiğini anlattı.
Askeri mahkemelerin disiplin konuları haricinde kaldırıldığını ifade eden Erdoğan, böylece yargıyı da rahatsız eden çift başlı sistemden kurtulunacağını belirtti.
Erdoğan, HSYK'nın, meslek mensupları arasındaki çoğulculuğa ve geniş tabanı güçlendirecek şekilde yeniden yapılandırıldığına değindi.
Alanda kendisini dinleyenler arasındaki gençlere de seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
'Bana göre anayasa değişikliğinin en önemli maddesi 18 yaş uygulamasıdır. Tarih ayağa kalkıyor. Gencine güvenmeyen bir yapı vardı, şimdi bu yapı değişiyor. İlk müdahaleyi seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdik. Şimdi 18'e indiriyoruz. 'Çoluk çocuğa mı bırakacağız orayı' dediler. Seçme yetkisini veriyorsun da 18 yaşa, zor olan şey seçmektir, seçilmeyi niye vermiyorsun?'
Bu vatan, bayrak, ezan, özgürlük ve gelecek için gerekirse kıyamete kadar can verilmeye devam edileceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı daim kılsın.' diyerek konuşmasını tamamladı.