Portreler ve insanlar

Portreler ve insanlar

Yazarımız Didar Ezgi Özdağ bugünkü yazısında portrenin geçmişini anlattı.

 

Portre; kişi veya kişilerin yüzünü anlatmak için kullanılan bir tanımdır. Edebiyat, resim, heykel gibi sanat dallarında çeşitli yüz betimlemeleri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Kişinin hayatının tüm ayrıntılarını bulabildiğimiz portreler, tarih boyunca insanı ölümsüz kılan bir özellik olarak görülmüştür. 

Öyle ki, bilinen en eski portre Vilhonneur mağarasında keşfedilen ve 27.000 yıllık olduğu tahmin edilen bir duvar resmidir.

 

 

Bunun ardında ki en büyük neden ise, insanoğlunun hayatta iz bırakma isteğidir. 

Her varlığa özgü bir içgüdü olan ?hayatta iz bırakma?, isteği sonsuz olma ve daimi kalma ile açıklanabilir.

Dikkatle bakıldığında insanın karakterine dair çıkarımlarda bulunabileceğimiz bu ?iz? ler yaşanılan döneme? de tanıklık etmektedir. Ayrıca, portresi yapılan kişinin toplum içerisinde bulunduğu konum da bu şekilde anlaşılabilir.

14. yüzyıl ile birlikte portre ve otoportrelerin gelişmeye başladığını söyleyebiliriz.

 

 

Başlangıçta dini olayların tasviri için kullanılan portreler zamanla aristokrat kesim içinde yerini almıştır.

Önceleri yalnızca dış görünüş esas alınsa bile, sonraları kişinin karakteri de resimlere ve hikâyelere yansıtılmıştır. 

Örneğin; edebiyatta kişiler hem dış görünüşleri, hem de karakter özellikleriyle ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmektedir. Bu anlamda, resim veya fotoğraf sanatına göre daha derin anlamlar içermektedir.                  

 

 

Portrelerin yanı sıra otoportreler (kişinin kendi portresini çizmesi) ise, narsistik duygular ile bağdaştırılmaktadır. Hasan Bülent Kahraman?ın değişiyle ;

?Otoportre, sanatçının kendi yüzüne, bedenine, kısaca kendine bakışıdır? (Kahraman, 2004).

Ayrıca yine Kahraman?nın söylediği üzere her dönem başka bir anlam yüklenen ve beden sorununun içinde yer alan bir düğümdür. Ben kavramına farklı anlam ve içerik kazandıran sanatçı için otoportre, gerçeğin kendi ben?iyle sorgulanması durumudur.

Bu anlamda başta Frida Kahlo olmak üzere birçok sanatçının otoportrelerinde yaşadıkları hayatın derin izlerini görebilirsiniz.

 

 

İnsan yüzünü okuyabilmek, kişinin tüm yaşamına tanıklık etmek gibidir.

Kısacası bakmayı bilenler için aslında çok şey ifade etmektedir?