Tarih: 24.02.2017 16:56

Avrupa Gündemi

Facebook Twitter Linked-in

 

2016?nın Aralık ayında Avrusturya?da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan popülist ve ırkçı hareketler, diğer Avrupa ülkelerinde de kendini gösteriyor. Popülizm ve ırkçılık, artık Avrupa?da yükselen bir değer olmaya başladı. Popülist ve ırkçı haraketleri benimseyen partilerin, seçim temayüllerinde birinci parti çıkması, demokrasi kavramı etrafında da tartışmaları beraberinde getiriyor.


2017?nin, Hollanda, Almanya ve Fransa?da seçim yılı olmasıyla, bu ülkelerde demokrasi tartışmaları da yoğunlaştı.

Örneğin, Hollanda?da seçim kampanyalarında, 'Demokrasinin 21. yüzyıl sorunlarına nasıl cevap vereceği' konuşuluyor. Demokrasinin popülizm, tekelcilik, iklim değişiklikleri, mülteci krizi, manüpülasyon ve yalan haberler ve büyüyen ekonomik güçler karşınsında nasıl etkileneceği tartışılıyor.
Bilim felsefecisi Karl Popper?ın ?Demokrasi?de, eski fikirlerle çelişse bile, sürekli yenilikler yaşanır? cümlesine dikkat çekiliyor.

 

Popülistler yükseliyor


Trump?un Amerika?da seçimleri kazanması, Avrupa?daki popülistleri de cesaretlendirdi. Yükselen popülizm için İtalya örneği veriliyor.


İtalya?da,  'Beş Yıldız Hakereti'ni başlatan Beppe Grillo?ya dikkat çekiliyor. Komedyen, yazar, aktivist olan Grillo, Gianroberro Casaleggio ile sekiz yıl önce siyasi bir hareket başlattı. İtalya?da kısa zaman da popüler oldu. Grillo?ya göre, demokrasi bir ?evrim?dir. Mart ayında Holllanda?da yapılacak milletvekili seçimlerinde ırkçı ve polülist parti PVV?nin, seçimlerden birinci parti olarak çıkacağı öngörülüyor. Aynı şekilde, Fransa?da da populist ve ırkçı Marine Le Pen de revaçta. Avrupa?da, ?Hasta tabir edilen demokrasiye artık popülistler yön verecekler? yorumları ağırlık basıyor.

 

Dev şirketler ve demokrasi


Demokrasi tartışmaları çerçevesinde, dünya devi olan işletmelere dikkat çekilerek, büyüyen özel şirketlerin, aynı zamanda sorumluluklarının da büyük olması gerektiği üzerinde duruluyor. Büyük işletmelerin büyümeleri demokrasiyi nasıl etkiledeği sorusuna, Radboud Üniversitesi öğretim üyesi filozof Rene ten Bos şu cevabı veriyor: ?Eğer para güç ise, ki paranın güç olduğu sık sık tekrar edilir, o zaman demokratik hükümetlerin sorunu vardır?.  


Örneğin Exxon Mobil, Shell, AkzoNobel, Volkswagen, Apple gibi şirketler, gün geçtikce büyüyor ve bir o kadar da güçleniyorlar. Şirket yöneticileri halka değil, sadece ortaklarına hesap veriyorlar. Ortakları da şirketlerin kar yapıp yapmadıklarına bakıyorlar. Uzmanlara göre, bu durum demokrasi için tehlike oluşturabilir.
Exxon Mobil?in bürüt geliri Avusturya?nın gayri safi yurtiçi hasılasıyla eşit durumda. Shell?in ki de Arjantin?inle hemen hemen aynı. Volkswagen?inki ise Yeni Zelanda?yla mükayese edilebilir.


Rene ten Bos?a göre demokrasi ve ekonomi arasında uyum ve denge sağlanması gerekir. Refah dağılımı demokraside kalmalı, ekonomiye ya da dev şirketlere terk edilmemeli. Refah konuları atanmışlara değil seçilmişlere bırakılmalı. Çünkü halkın seçilmişlerden hesap sorma şansaları vardır. Şirketlerin sosyal sorumluluk konularına ilgi duymaları, hassas olmaları teşvik edilmeli.

 

Sosyal sorumluluk veya Ahilik sistemi


Birleşmiş Milletler, refah ürünleri ve refah dağılımı arasında bir denge kurulması için rol üstlenmiş durumda. BM?nin bu girişimi uluslararası işletmelerin, sosyal kuruluşların ve sendikaların, sosyal sorumlu girişimcilik etrafında birbirleriyle bağlantılarının kurulmasını hedefliyor. Bu katogoride yer alan kuruluşlar, insan hakları, çalışma şartları, çevrenin korunması ve rüşvetle mücadele gibi konularda prensip olarak anlaşmış durumdalar. Bu kuruluşların sayısı yüzlerle ölçülebilir.

Evet, demokrasi ve ekonomi arasında sorun yaşanmaması için, iki güç arasında tehlike oluşmaması için, uzmanların ortaya koyduğu çözüm: Sosyal sorumlu girişimcilik. Yani Türkler'in yüzyıllar önce Anadolu?da geliştirdikleri Ahilik sistemi. Uzmanlar, Sosyal sorumlu girişimcilik / Ahilik sistemini 21. Yüzyıl sorunlarına çare olarak teklif ediyorlar. Demokrasiyi rahatlatacağını düşünüyorlar. Ve bu sistemi benimseyen büyük şirketlerin farklı alanlarda ortak çalışmalar içine girmeleri tavsiye ediliyor. Demekki, Ahilik sistemi, tartışılan Avrupa demokrasisine bir soluk aldıracak. Bu gerçeği Avrupa?daki seçim kampanyası çalışmalarında öğrenmiş olduk...

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —