Referanduma az bir zaman kaldı. Partiler bütün kozlarını oynuyorlar. MHP muhalefeti tam kadro sahada. Engellemelere rağmen il il dolaşarak düşüncelerini aktarıyorlar. CHP lideri neredeyse bir aydır seçim otobüsünden inmedi. Başbakan Binali Yıldırım ile CB Erdoğan günde bir kaç miting ile bir rekora imza atıyorlar.
Sahada olmayan isimler de var. AK parti seçmeni en çok Davutoğlu'nu görmek istiyor. Bunu güya Erdoğan'a yaranmak için Davutoğluna serbest atış yapan kalemlerin yazdıklarından anlamak mümkün. Referandumu bir kenara bırakmış,Abdullah Gül ile Davutoğlu'nu dövmekle meşguller. Hem niye yok diyorlar hem de alan da olmasınlar diye her şeyi yapıyorlar.
Davutoğlu'na yapılan kime yapılsa şimdi çoktan elveda siyaset demişti. Yüzde elli oy almış bir Başbakan bir gecede çok nobran bir şekilde görevinden alındı. Davutoğlu bunu mesele etmedi,kitaplarına dönerek birikimlerini topluma aktarmaya devam etti.
Davutoğlu düşmanlığı sebepsiz değil,bu isim altında silik,iddiasız,kirlenmiş bir siyasetçi yatsaydı bugün kimse Davutoğlu'ndan bahsetmeye gerek görmezdi. Ama bugün Davutoğlu yokluğu hissedilen bir siyasetçi. Böyle olduğu için de kiralık kalemler tarafından sürekli top ateşine tutuluyor.
Darbe komisyonuna sn Davutoğlu'nun gönderdiği 70 sayfalık açıklamayı satır satır okudum,hem teşhis hem de açıklamanın sonunda neler yapılmasına dair söyledikleri son derece gerçekçi,günün ruhuna uygun ve uluslararası toplum tarafından kabul edilebilir önerilerdi. Demokrasiyi,Hukukun üstünlüğünü,kuvvetler ayrılığını savunan Davutoğlu Hocalığına,ilmi kariyerine yakışır cevaplar vermişti.
Zaman zaman özellikle Suriye politikası bağlamında sn Davutoğlu'na eleştiriler yöneltiliyor.Siyasette başarı da,hata da mukadderdir. Hatadan korkan bir siyasetçi risk alamaz. Suriye politikasında hatalar yapıldığı, her şeyin Esat'ın gidişine odaklandığı doğru. Ama komşularla sıfır problem diye yola çıkan bir siyasetçinin ne kadar kendi programını uyguladığı da ayrı bir tartışma konusudur. Nitekim, Sn Davutoğlu'nun darbe komisyonuna gönderdiği açıklamada dönemi ile ilgili ciddi muhasebeler yaptığı da görülüyor.
Bir siyasetçiyi parlatmanın yolu bir başka siyasetçiye küfretmek,onu itibarsızlaştırmak değildir. İtibar -başkalarını itibarsızlaştırarak-elde edilen bir paye değildir.Siyasette itibar, yapılan icraatlar ve politik başarılarla ölçülür.Dünyanın önünüze boca edildiği bir alanda temiz kalabilmek de büyük bir başarı ve itibardır. Yazık ki toplum gittikçe itibarı ahlakilikte,dürüstlükte,temizlikte arayacağına güçte arıyor. Güçlüyseniz isterseniz üzerinizde dünyanın kiri olsun itibarlısınızdır.
Davutoğlu'na saldıranlar aslında AK partinin geleceğine saldırıyor. Yarın muhtemel bir ihtiyaç anında AK partide Davutoğlu'nun dışında alternatif olabilecek ikinci bir isim akla gelebiliyor mu? Davutoğlu'na talebe bile olamayacak adamların saldırılarını sükutla seyretmek, o saldırıların parçası /teşvikçisi olmaktır.
Bu ülkede devlet adamları kolay yetişmiyor. Gücü ele geçiren, biraz öne çıkanı tehdit olarak görüyor.Yeni isimlerin yetişmesine fırsat vermiyor.Kaliteli isimler, kalemine mürekkep yerine balgam çekenlerin önüne atılıyor.Bu kadar saldırı,iftira,yalandan sonra Davutoğlu niye sahada yok diye sormak iki yüzlülüktür. Sahada olmayan sadece o değil ki, Gül,Arınç, Hüseyin Çelik,Cemil Çiçek ve daha bir çok isim yok. Sahi niye yoklar hiç merak eden var mı? Hem siyasi alanı çamur deryasına çevirdiler, hem de niye yoklar diye soruyorlar. Herkes bu çamurun içine girmez ki?