Sivil Düşünce Platformu tarafından dün akşam Antalya?da düzenlenen ?Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi? konulu panel çok önemli görüşlerin ortaya konulduğu başarılı bir toplantıya imza attı.
Sivil Düşünce Platformu ?Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi?ni tüm yönleriyle anlattı.
Platform Başkanı Hidayet GÜLTEKİN?in açış konuşmasıyla başlayan panelin moderatörlüğü Siyaset Bilimci Dr. Murat YILMAZ tarafından yapıldı.
Panele Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Orhan ÖZÇATALBAŞ, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr. Yasemin ABAYHAN, Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr Serdar KORUCU katıldılar.
Sitemizin yazarı Prof. Özçatalbaş da 'İktisadi Kalkınma ve İstikrar İlişkisi' başlıklı akademik sunumunda çok önemli veriler paylaşarak, önemli saptamalarda bulundu. Dünya örnekleri ve Türkiye?nin komşuları ve bulunduğu coğrafyadaki ülkeler üzerinden örnekler vererek başladığı konuşmasına, Türkiye?de istikrarsızlık ve kaos dayatan koalisyonlar ve darbelerin toplumun dinamizmini frenleyici ve yıkıcı etkilerinin ülke ekonomisi üzerindeki etkisi üzerinde durdu.
Türkiye?de değişime direnç göstermenin pandemik bir vakıa olduğunu belirten Özçatalbaş, kendini ilerici, değişimci, yenilikçi ve aydın veya siyasetçi diye niteleyen grubun değişime karşı direnç içinde olmalarının anlaşılmaz olduğunu belirterek; ?halkın taleplerini dikkate almayan ve toplumun gelişme potansiyelini dumura uğratan düşünceleri savunanlar acaba statükonun sağladığı avantajları kaybetmemek için mi böyle bir tutum içindedirler?? diye bunu sorgulamak gerekiyor. ' dedi.
Özçatalbaş; sözlerine şöyle devam etti:
'Bu bakış ve tutumun modası geçmiştir ve artık kendi yaşam biçimini, hayal ettiği dünyayı toplumun bütününe empoze etmeye çalışan ve dolayısıyla kendi subjektif düşüncelerini topluma giydirmek için çabalayanların aydın olmadıkları gün ışığına çıkmıştır, hatta aydınlanmaya ihtiyaçları oldukları ortaya çıkmıştır. Esas olan halkın gözünde aydın olabilmektir, çünkü halk kendini aydınlatan, kaoslardan çıkış yolu gösteren, kalkınma ve refah için yöntem gösterenlere uzun vadede içtenlikle aydın ünvanını vermektedir. '
Özçatalbaş'ın dikkat çekici şu tesbitlerde bulundu:
' Türkiye?nin 1923 yılından 2015 yılına kadar nüfusu 6 kattan fazla artmıştır. Gayri Safi Yurtiçi Hasılası 557 milyon dolardan, yaklaşık 800 milyar dolara çıkmış, bin 250 kat artmıştır. Ancak bu süreçte insan kaynaklarımızın potansiyelinden tam olarak yararlanmak bir yana kalkınma yolunda önemli yönetsel ve kurumsal sorunlar ortaya çıkmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu verileri dikkate alınarak bu sorunların nedenleri incelendiğinde en önemli engelin ?başarısız kısa süreli koalisyonların olduğu ve yapılan askeri darbelerin yaşandığı dönemler? olduğu ortaya çıkmaktadır. Yaptığımız incelemede yalnızca uzun süreli iktidar dönemlerindeki büyüme rakamları tatminkardır ve onun dışındaki çok partili dönem verileri (ki ortalama iktidarda kalma süresi 1,3 yıldır) son derece kötüdür, olumsuzdur.
Kısaca koalisyonlar ne yazık ki topluma, hep kaos hep düşük yaşam standartlarında yaşamayı dayatmıştır. Kaoslarsa toplumsal dinamizmi ve kalkınma taleplerini zayıflatmıştır. Bu durumda dünyadaki örneklere de bakıldığında iktisadi kalkınma için ve özellikle insani kalkınmanın sağlanması için ?refahın artması ve artan refahın toplumda yaygınlaşması için sosyo-ekonomik istikrarın sağlanması bir zorunluluk ortaya çıkmaktadır. Bu ise ?Kalkınma için istikrar şart!?, sonucuna ulaştırmaktadır. Yine Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP) verilerine göre 2008-2013 döneminde Arap Baharı diye isimlendirilen sonrasında iç karışıklıklar ve müdahalelere maruz kalan örneğin Libya 5 sıra, Mısır 4 ve komşumuz Suriye 8 sıra geriye düşmüştür. Yüksek gelişmiş ülkeler grubunda bulunan Türkiye ise 16 sıra birden yükselmiştir. Bu değer Türkiye?yi gruptaki ülkeler içinde en yüksek performansı gösteren ülke olarak ilk sıraya taşımıştır.
Bu dönemde hükümetteki istikrar, sosyo-ekonomik istikrarın sağlanması bakımından da önemli olmuştur. Bu deneyimler yönetsel açıdan zafiyet doğuran başarısız koalisyonların ülke ekonomisi, iktisadi ve insani kalkınma bakımından neğatif etki yaptığını göstermektedir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin kaos dayatan koalisyonlardan kurtulmak, insanımızın potansiyelinin açığa çıkmasını sağlamak için önemli bir fırsat olduğu görülmektedir. Özellikle 15 Temmuz yıkım hareketini elinin tersiyle iterek, özgüvenini tazeleyen milletimizin bu süreci de iyi yöneteceğine inanıyorum.