CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TRT Haber, TRT Türk ve TRT Radyo 1 ortak canlı yayınında, değerlendirmelerine Suriye'deki sıcak gelişmelerle başladı.
Kimyasal silah kullanılmasının insanlığa karşı suç olduğunu, bu suçu kim, hangi gerekçeyle işlerse işlesin, tüm dünyanın karşı çıkması ve bu suçu işleyenlerin yargılanması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, 'Bizi üzen bir şey var, o da şu; BM Güvenlik Konseyi'nden şu ana kadar ortak bir karar çıkmış değil. Bu ortak kararın mutlaka bir şekliyle çıkması lazım.' diye konuştu.
'Gerekli cezaları alırlarsa insanlık önemli bir adım atmış olacaktır'
Faillerin, uluslararası bir araştırma kurumunca ortaya çıkartılması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
'Suriye Hükümetinin de bu konuda hiçbir engel çıkarmaması gerekir. Olayın bütün safhasının açıklığa kavuşturulması gerekir. ABD'nin Suriye'yi vurmuş olması, Rusya'nın buna karşı farklı bir tepki göstermesi, aslında iki ülkenin de yapması gereken ve davranması gereken ortak eylem. Birlikte bu olayı aydınlığa çıkartmaları ve bunun için çaba harcamaları gerekir. Bizim en büyük arzumuz da bu. Bu gerçekleşebilirse ve kimyasal silahı kullananlar bir şekliyle saptanır ve bunlar da uluslararası mahkemede yargılanırsa, gerekli cezaları alırlarsa, böylece bu konuda insanlık önemli bir adım atmış olacaktır.'
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin kimyasal silah kullanımı konusunda tepki vermesinin doğal olduğunu, Türkiye'nin Suriye'deki iç savaşın sonlandırılması, kimyasal silah kullanımı konusundaki faillerin ortaya çıkarılması konusunda daha aktif bir rol üstleneceğine inandığını ifade etti.
Türkiye'nin başlangıçta Suriye'de yanlış politika izlediğini savunan Kılıçdaroğlu, 'Suriye'deki olayların başlangıcına baktığımızda, bizim Suriye'de ne işimiz var? Biz niye Suriye'ye şu veya bu şekilde müdahale ettik, içişlerine müdahale ettik. Suriyeli muhalifleri, neden Türkiye'ye getirdik, neden Suriye'ye soktuk ve Suriye'nin parçalanmasına neden göz yumduk. Bunların hepsinin sorgulanması lazım.' görüşünü dile getirdi.
'Biz anayasa yapıyoruz, sıradan bir kanun yapmıyoruz'
Anayasa değişikliği ile ekonomik ve sosyal konularda karar alma, kararname çıkarma yetkisinin başkana ait olacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, 'Biz anayasa yapıyoruz, sıradan bir kanun yapmıyoruz. Başkan arzu ederse TOBB'u da Merkez Bankasını da BDDK'yı da kapatabilir. Muhtarlıkları da kapatabilir. Bir kararnameyle... 'Bunlar olmaz.' Siz bu yetkileri veriyorsunuz. Bir kişi bu yetkileri niye istiyor? Hangi gerekçeyle istiyor? Bu yetkiler şu anda TBMM'de. Çünkü böyle bir teklif, tasarı, öneri geldiğinde önce komisyonlarda görüşülür, sivil toplum örgütleri, ilgili kamu kuruluşları davet edilir, uzmanlarla tartışılır. Genel Kurulda tartışılır, kabul edilirse Resmi Gazete'de yayımlanır. Önerilen yeni rejimde biz sadece bir sabah Resmi Gazete'de göreceğiz, o kadar.' diye konuştu.
'Bir kararname çıkarmak istediler de kararname mi çıkmadı?'
Türkiye'nin büyümelerini, büyük yatırımlarını, bazen tek partili bazen de koalisyon dönemlerinde gerçekleştirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'15 yıldır tek parti var değil mi? Koalisyon yok. Bir kanun çıkarmak istediler de kanun mu çıkaramadılar? Çıkardılar. Bir kararname çıkarmak istediler de kararname mi çıkmadı? Çıktı. O zaman bu değişiklik niye, hangi gerekçeyle? Koalisyona karşı çıkmak milli iradeye karşı çıkmak değil midir? Vatandaş oyunu verip 'Koalisyon içinde bu ilkeyi yönetin.' dediği zaman suç mu olur yani? Geçmişte Anayasa'nın 35 maddesi rahmetli Ecevit'in koalisyonu döneminde değişti. Tam bir oy birliğiyle çıktı. Bu, uzlaşma kültürü demektir, dayatma kültürü değil. 2 bin, 3 bin maddelik kanunlar pekala geçiyor. 'Tek parti var, diğerleri tamamen muhalefet ediyor ve dolayısıyla kanunlar çıkmıyor.' diye bir şey yok. Buyurun son 2,5 yıla bakın. Son 2,5 yıl fiili başkanlık sistemi, değil mi? Hem Sayın Bahçeli hem Binali Bey hem Sayın Erdoğan söylüyor. Buyurun ekonomiye bakın hangi halde. Koalisyon mu var? Çiftçiye, esnafa sorun. Turist gelmiyor. Niye turist gelmiyor sorun. Koalisyon mu var? Hayır, koalisyon yok, tek parti. Şimdi bu yetmiyor, bir de meclisin bütün yetkilerini vereceğiz. Ya bir kişi Türkiye'yi felakete sürüklerse ne olacak? Niye bütün yetkiyi bir kişiye veriyoruz? Teklik Allah'a mahsustur. Hiç kimse bunu unutmasın. Hata da insana mahsustur. Allah'ın verdiği en değerli şey, akıldır. Bütün aklımızı bir kişiye kiralayamayız. 80 milyon akılsız, bir kişi çok akıllı ve bir kişi devleti yönetecek. Bizim inancımızda, kültürümüzde, örfümüzde, adetimizde istişare, danışmak, konuşmak, tartışmak vardır.'
AA