Özen; ?Çocuklar savaşın ve açlığın kurbanı olmamalı?

Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Başkanı Hakan Özen 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramıyla ilgili yaptığı açıklamada temennilerinin dünyada ki tüm çocukların savaş ve açlıktan kurtularak yaşıtlarıyla bu önemli günü k

Güncel 23.04.2017 17:15:21 0
Özen; ?Çocuklar savaşın ve açlığın kurbanı olmamalı?

 

Özen, ?Atatürk?ün 97 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışında çocuklarımıza armağan ettiği bu önemli günler çocuk bayramı olarak kutlanırken, bir diğer tarafta açlıkla ve yoksullukla mücadele eden, emperyalizmin gölgesinde savaşın vahşi yüzünü birebir yaşayan, İsrail?in zulmü altında esir alınan, işkenceden geçirilen ve öldürülen çocukların olması acı bir gerçektir. 79 milyon Türkiye nüfusunun 23 milyon 838 bini çocuk nüfus olup, toplam 17 milyon 206 bin yoksul nüfus içindeki çocuk oranı ise yüzde 44.3?tür. Bu rakam da ülkemizdeki yoksul vatandaşların yarısına yakınının çocuk olduğunu gösteriyor? dedi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle açıklamada bulunan Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Özen temennilerinin savaşın ve açlığın olmadığı ve tüm dünya çocuklarının birlik, beraberlik, kardeşlik ve barış içerisinde çocuk bayramını kutlaması olduğunu belirtti. Global dünya düzeni içerisinde teknolojik ilerlemenin vazgeçilemez olduğunu ama teknoloji ilerlerken emeğin değerinin düşmemesi, insanlığı satın almaması gerektiğini de kaydeden Özen, ?Teknoloji her geçen gün ilerliyor ama insanlık ve emeğe saygıda adeta her o kadar da rafa kaldırılıyor. Kaybolan değerler altında en ufak çıkar ilişkisi ters düşüldüğünde de yerini savaşlar alıyor ve bundan da en büyük zararı gören çocuklar oluyor. İsrail hapishanelerinde Filistinli çocuk mahkum sayısı 500?ü bulurken İsrail zulmü altında baskıya boyun eğmek istemeyen ve kendisini silahsız sadece taş atarak korumaya çalışan çocuklar yine batının seyirci kaldığı olaylar sonunda öldürülmektedir. İsrail'in de işgal ettiği topraklarda yaşayan insanlara karşı uyguladığı zulümlerin, Suriye, Irak ve diğer mazlum coğrafyalardan dolayı son zamanlarda gözardı edildiği dikkatten kaçmamalıdır. Özellikle Kudüs ve çevresindeki Yahudi yerleşimlerinin tamamlanması ve ülkenin bir Yahudi devleti olması adına bir şiddet politikası yürütülmektedir. Bu şiddet politikasından da en çok çocuklar zarar görmektedir. Halen hemen hemen her gün, onlarca çocuk bir şekilde devlet şiddeti ile muhatap olmakta ve hatta ölümler olağanlaşmaktadır. Haberler yönünden adi vakalar olarak görülmekte ise de sokak ortasında çocuklar vurulmakta ve şehit edilmektedir. Hukuk yönünden ise Beijing kuralları olarak bilinen ve 6 Eylül 1985 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler Asgari Standartları kuralları küçüğü, hukuk sisteminde, isleyebileceği bir suçtan dolayı yetişkinlere nazaran kendisine farklı davranılması gereken kişi olarak tanımlamakta olmasına karşın bu insanlık dışı olayların cereyan etmesi batı dünyasının ne kadar iki yüzlü, çıkarcı ve mağdurdan değil de güçlüden yana olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır? diye konuştu.

 

 

ÇOCUK SUÇ ORANLARI ARTIYOR

Açlık, yoksulluk ve eğitimsizlik neticesinde çocuk suç oranlarının da her geçen gün arttığını kaydeden Özen, ?Henüz oynama ve okula gitme çağındayken gelinlik elbisesi giydirilerek çocuk yaştayken çocuk sahibi oluyor genç kızlarımız. Türkiye İstatistik Kurumu açıklamalarına göre 79 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 23 milyon 838 bini çocuk. Toplam 17 milyon 206 bin yoksul nüfus içindeki çocuk oranı ise yüzde 44.3. Bu da yoksul vatandaşların yarısına yakınının çocuklar olduğunu gösteriyor. Yine Cezaevlerine giren çocuk sayısı da her geçen gün artıyor. 2016 yılında cezaevindeki 162 bin 110 mahkumdan, çocuk mahkum sayısı 6 bin 532, 2013?te cezaevindeki 161 bin 711 mahkumdan, 6 bin 132?si çocuktu. Ne yazık ki, çocuk suçlarında yüzde 35 ile hırsızlık ilk sırada yer alıyor. Yine TÜİK?in verilerine göre Türkiye?deki ?çocuk gelin? sayısı 181 bini aşmış durumda. Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği?nin açıklamasına göre ise 18 yaşından küçük kızını evlendirmek için mahkemeye dava açan ailelerin sayısında bir önceki yıla göre yüzde 94,2 artış yaşanmış. Bunun yanı sıra her ne kadar son düzenlemelerle cezai müeyyideler arttırılmış olsa da özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde başlık parası maalesef devam ediyor, çocuk sayısını söylerken sadece erkek çocukları söyleniyor kız çocukları ise görmezlikten geliniyor. Erken yaşta evlilikler, kız çocuklarının kendilerini koruyamayacak yaşta evlendirilmeleri, en temel insan hakkı olan eğitim haklarının önündeki en büyük engeldir. Nüfusun yarısı olan kız çocukları ve kadınların eğitim fırsatından yoksun kalması, ülkenin gelişmesini, kalkınmasını ve demokratikleşmesini engelleyecektir. Türk Medeni Kanunu?na göre evlilik yaşı, 17 yaşını bitirme koşuluna bağlıdır. Türk Ceza Kanunu?na göre de resmi nikah yapılmadan bu kız çocuklarının evlendirilmesi ise bir suçtur. Çocuk Hakları Sözleşmesi?ne göre de 18 yaşına kadar her insan çocuktur, korumak ve desteklemek gerekirken adeta tüm bunlar görmezlikten geliniyor ve çocuk yaşlarda ki kız çocukları gelin olmaya hatta anne olmaya devam ediyor. Yine kaderin bir cilvesi olarak bir şekilde anneleriyle birlikte cezaevine giren çocukların durumu da içler acısı. Bu durumda ki çocuklar annelerine cezaevlerinde hem yoldaşlık, hem arkadaşlık yaparlarken yaşadıkları trajedi tamamen içler acısıdır? dedi.

 

 

SON 3 YILDA 13 BİN ÇOCUK İSTİSMAR MAĞDURU

Son üç yılda 13 Bin çocuğun istismar mağduru olduğunu ifade eden Özen, gündemde tartışma konusu olan çocuk tecavüzcülerine idam cezası getirilmesi hususunu desteklediklerini belirtti. Özen, ?Hukuksal yönden bu konuda büyük bir sorun olup, Devlet bu suçu işleyenleri gereği gibi infaz edebilmelidir. Bu suçların başlıca sebeplerinden biri maalesef caydırıcı olmayan cezalar ve sürekli gündeme getirilen af beklentileridir. Bu konuda Devlet, suç işlenmeden, insanların canı yanmadan caydırıcı bir politika izlemeli. Asayiş noktalarının önleyici kolluk geliştirilmeli ve güçlendirilmeli. Yargı süreci hızlandırılmalı, çok uzamamalı. Toplum bir defa bir hafta önce suç işlemiş birinin cezalandırıldığını görebilmeli. Bu olayları çok çabuk sonuçlandıracak yeterli hakim ve savcı olmayışı biran önce son bulmalı. Adli Tıp Kurumu iyileştirilmeli ve raporların alınma süresi kısaltılmalıdır. Bir yılda Adli Tıp raporu beklenmemeli, yerel mahkeme karar verdikten sonra, tutuklama sitemi getirilerek, infaz başlatılmalıdır. Devlet daha önceden suç işlemiş olanları sürekli gözetim altında tutmalı. Bu suçluların topluma zarar vermeleri engellenmelidir' diye konuştu.

HER CEZEVİNDE ÇOCUK KREŞİ BULUNMALI

Annesi ile birlikte cezaevinde bulunan çocuk sayısının 528 olduğunu belirten Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar Derneği Başkanı Hakan Özen, ?Adalet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında 21 Aralık 2011 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde cezaevlerinde kalan 3-6 yaş grubundaki çocukların kapasite ölçüsünde öncelikli ve sıraya alınmaksızın Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anaokulları ve ana sınıflarından ücretsiz olarak faydalanmasının sağlanmış olması umut vericidir. Ancak yeterli değildir. Adalet Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğinde her cezaevine annesinin yanında mahkum hayatı yaşamaması hedefiyle çocukları o ortamdan bir nebze uzaklaştırabilecek çocuk kreşleri kurulmalıdır. Ümit ediyoruz ki. Karanlık günler geride kalsın, gökyüzü aydınlansın. Sona ersin açlıklar, çocuk yaşta çalınan hayatlar. Çocuklar bayramlıklarını giyebilsinler, çocuk olmanın güzelliğini doya doya yaşasınlar? dedi.


 

 


Pazar 13.7 ° / 2.7 °
Pazartesi 5.3 ° / 0.9 °
Salı 5.3 ° / 2.8 °