İzmir'de irili ufaklı mobilya atölyelerinin bulunduğu Karabağlar ilçesindeki Akıncılar Mahallesi'nde, sokak arasındaki 90 metrekarelik bir atölyede, baba oğul kafa kafaya vermiş çalışıyor.
'Kaplumbağa Terbiyecisi', 'Çölde Aslan Avı' gibi ünlü eserlerin ahşap oymalarının çevrelediği atölyedeki tezgahın üzerinde bir malikane için siparişi verilmiş masanın ayakları duruyor.
Barok stildeki desenleri kartona çizen, kalıp ve şablon çıkardıktan sonra oymaya başlayan baba oğul, 4 günlük uğraş sonucu masanın ayaklarını bitiriyor.
Ceviz, ıhlamur, kayın ve kestane ağaçlarından kesilmiş ahşap blokları ince ince nakşeden Ali Usta, bir koltuk takımını yaklaşık bir ayda bitirebiliyor.
Yaptığı işin çocukluk hayali olduğunu, 11 yaşında çırak girdiği oymacılıkta 15 yaşından bu yana da kendi işyerini çalıştırdığını, meslekte 33 yılı doldurduğunu anlatan Ali Usta, işine aşkla bakması dolayısıyla sürekli araştırma yaptığını, eski üslupları yaşatmaya ve yenilikler denemeye gayret ettiğini dile getirdi.
'RUH VE BEDEN, BEYİN VE EL'
Oymacılığın öncelikle hayal kurmaya dayandığını, belli tarzlara uygun desenler çıkarmayla başlayan işin, ahşaba şekil ve ruh vermekle devam ettiğini söyleyen İnce, 'Zanaatini nasıl tarif edersin?' sorusuna şöyle yanıt veriyor:
'Ruh ve beden, beyin ve el. Bir ağaca hayat veriyorsunuz. Başka bir tarifi yok. Bizde seri üretim yok, hepsi özel sipariştir. Tek kalem ürün çıkar. Bir daha da yapılmaz, kalıpları da imha edilir. En çok ceviz ağacını seviyorum. Hem kendi kültürümüzü yansıtıyor hem de yıllandıkça güzelleşen bir ağaçtır. Geçmişimizi bugüne taşımayı seviyorum. Genelde Topkapı Sarayı figürlerini kullanıyorum. Geometrik stil dediğimiz Selçuklu ve Osmanlı tarzına ağırlık veriyorum ancak müşteri talebine göre İngiliz, Fransız ve Rum gibi tarzları da yapabiliyorum.'
BAKÜ'YE DÜĞÜN SALONU, BEYAZ SARAY'A MOBİLYA
En çok oturma, yemek ve yatak odası takımı siparişi aldığını ancak son dönemde kapı ve banyo mobilyaları için de yoğun talepler geldiğini ifade eden İnce, mobilyaların yanı sıra ünlü tabloların ahşap reprodüksiyonlarını da yaptığını, çok beğeni kazanan bu eserlere ağırlık vermek istediğini aktardı.
Bugüne kadar yaptığı işler arasında en fazla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi için hazırladığı oymaların kendisine heyecan verdiğini belirten İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:
'2010 yılında bir arkadaşım Bakü'de bir düğün salonuyla ilgili teklifte bulundu. 'Yeni bir şey deneyeceğiz' deyince dayanamadım. Bir ekip oluşturdum, tamamen kendi tasarımımızla 500 kişilik düğün salonunu ahşap oymalarla bezedik. 7,5 metre yüksekliğindeki bir alanı tamamen kültürümüzü anlatan figürleri kullanarak süsledik. Bu iş çok beğenilince teklifler birbirini kovaladı. Bu tip önemli projelerde ilk akla gelen isim olduk. Beyaz Saray için mobilya üreten bir firmadan oyma siparişi aldık. Yapıp teslim ettik.
Fransa, Finlandiya, Almanya ve Yunanistan'daki projeler bunu izledi fakat beni asıl heyecanlandıran Cumhurbaşkanlığı Külliyesi için yaptığım oymalar oldu. Bize teklif geldiğinde Külliye'deki ikili görüşme salonu için sandalye yapılacağı söylendi. Bu heyecanla çizimlere başladık, uzun tartışmalar geçti, sonunda kalıp çıktı ve gönderdik. Beğenilince ürünü tamamlayıp gönderdik. Siparişler devam etti. Başka bir toplantı salonundaki sandalyelerin 24'ünün oymaları da bu atölyeden çıktı. Bu işleri ayrı bir heyecanla yaptık, sabahlara kadar uyumadığım oldu.'
Külliye'nin ardından Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık'taki toplantı salonları için sandalye oyması yaptıklarını kaydeden İnce, 15 aylık çalışma sonucu tamamladığı eserinin teslimatı için halk oylamasının tamamlanmasını beklediklerini, kısa zamanda göndermeyi planladıklarını belirtti.