Ziyaretle ilgili düşüncelerini aktaran AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, ?Vefa imandandır. Bugün Milletvekili arkadaşlarımızla değerli büyüğüm, ağabeyim, bir dönem birlikte siyaset de yaptığım, Anadolu?nun kavruk yüzlü delikanlısı, büyük Şair ve Gazeteci Abdurrahim Karakoç?un ebedi intikale göç edişinin 5. Yılında Kabrini ziyaret ettik. Ziyaretimiz esnasında yine Keçiören Bağlum kabristanından Karakoç?un kabrinin yanında bulunan tasavvuf insanı Türk- İslam Alimi Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin de kabrini ziyaret etme imkanı bulduk. İnsanların ömrü anıldıkları kadardır. Bu önemli şahsiyetler hep hayırla yad edilecek ve hep yaşayacaklar? dedi.
Türk Halk şiirinin ve müziğinin önemli isimlerinden olan Şair ve Gazeteci Abdurrahim Karakoç vefatının 5. Yılında kadim dostu AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ ile kendisine eşlik eden AK Parti Manisa Milletvekilleri tarafından Ankara Keçiören Bağlum Mezarlığında bulunan kabri başında anıldı. Gerçekleşen kabir ziyaretinde Özdağ?ın yanısıra önceki dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Denizli Milletvekili Sema Ramazanoğlu, Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, İstanbul Milletvekilleri Hasan Sert ve Mürteza Zengin, Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu ve Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu bulundu. AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ; Karakoç?un 7 Haziran 2012?de ebediyete göç ettiğini kaydederek, ?Değerli büyüğüm, ağabeyim, bir dönem birlikte siyaset de yaptığım, Anadolu?nun kavruk yüzlü delikanlısı Abdurrahim Karakoç?u ebedi aleme uğurladığımız günden bugüne 5 yıl geçti. Yaşayan en büyük halk ozanımızı ve taşlama ustasını kaybetmenin acısını bir kez daha hissettik. Türkiye?de üç kuşak onun şiirleriyle büyümüştür, pek çok Anadolu köyü şiirle, onun ?Hasan?a Mektuplar? adlı kitabı vasıtasıyla tanışmıştır? dedi.
Vefatının ardından Abdurrahim Karakoç?un çoğunlukla Mihriban şiiri üzerinden anıldığını belirten Özdağ, ?Yazdığı bu şiir, sağcısıyla solcusuyla, Alevi?siyle Sünni?siyle herkesin ruhuna işledi. İnsan merak ediyor, bundan daha güzel nasıl yazılabilirdi aşk. Böyle damıtılmış mısralar ancak aşk damlayan yürekten çıkar. Ancak Karakoç sadece bir şiire sıkışacak ve sınırlanacak bir şahsiyet değildi, Anadolu toprağı gibi kara kuruydu ama tam bir koç yiğitti. Bütün hayatını İslamiyet?le şereflendirmiş bu toprağın insanına adadı, bu halkın sesi oldu? ?Abdurrahim Karakoç, isyandı, başkaldırıydı, çığlıktı, ağıttı, gözyaşıydı, sevgiydi ve aşktı. Hayatında hiç adam satmadı, hiçbir yoldaşını yarı yolda bırakmadı. Hiç kimsenin yüzüne karşı söyleyemediğini gıyabında konuşmadı. Güzellikler ve yiğitlikler ilkeleri oldu. Hiç ikbal peşinde koşmadı. Bütün hayatı cedelle ve mücadeleyle geçti. Gayri milli hiçbir fikre, ideolojiye ve düşünceye prim vermedi. Kitabında yalakalık, ikiyüzlülük yazmadı hiç. Hayatı boyunca inandığı değerleri yaşadı ve anlattı? diye konuştu.
Karakoç?un hayatı boyunca düşüncelerini korkmadan, cesurca dile getirdiğini, dayatmacılara ve zorbalara en ağır lisanla meydan okuduğunu ifade eden Özdağ, ?Herkesin sindirildiği bir dönemde şiirleri destan oldu, mesajları bayraktı kara günlerde. Hayatının hiçbir döneminde eksen kayması yaşamadı. Bir alperen edasıyla yazdı, konuştu, söyledi. Bazen bağrı yanık sessiz bir çölü, bazen kafasının tası atmış bir kasırgayı, bazen mülayim bir dervişin edasını gördük şiirlerinde. Karakoç bir yandan Karacaoğlan ve Yunus, öbür yandan Köroğlu?ydu, Dadaloğlu?ydu ama en çok da kendisiydi.? ?Karakoç eyvallahsız, müdanasız adamdı. Merhum Karakoç?u 1975 yılında tanımıştım ve o günden beri eserlerinden çok etkilenmiş birisiyim. Onun gibi saygın bir şahsiyeti tanımak benim için ve onu tanıyan herkes için büyük bir bahtiyarlıktı. Bu nedenle Abdurrahim Karakoç?u tanıtmak hepimizin boynunun borcu. Eserleri ve anıları inşallah dalga dalga tüm Türk coğrafyasına yayılacak. Bir Maraşlı Şair olan Abdurrahim Karakoç?u anarken yine bir başka Maraşlı Şair olan Cahit Zarifoğlu'nu?yine en içten şükran dileklerimle rahmetle anıyorum. İnanıyorum ki eserleri okudukça, yeni nesiller tanıdıkça ve isimleri anıldıkça diğer saygın şahsiyetler gibi edebiyatımızın bu iki büyük çınarı da yaşamaya devam edecek.?