İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi?ndeki köşesinde,?Halep koridoru kapanırsa Türkiye ne yapacak?? , ?Yeni Kandil nerede olacak?, ?Diplomasi ile gidilecek yol niye kalmadı?? sorularına cevap aradı.
Yaşar?ın yazısının tamamı ise şöyle:
'Tam da başlıktaki gibi gerçekten. Eksiği var fazlası yok. Dostlar ve stratejik ortaklar DAEŞ ile mücadele eder gibi görünüp dalgalarına bakıyorlar.
Geçen hafta Almanya ile yeni bir eksen mi doğuyor diye sormuştuk ve hatırı sayılır düzeyde eleştiri yağmuruna tutulmuştuk.
2013?ten beri Ankara?nın en önemli Suriye tezi olarak görülen ?Uçuşa yasak bölge? konusunda Şansölye hanımın söyledikleri:
?Uçuşa yasak bölgeyi destekliyorum. Böyle bir bölge olsa çok yararlı olur.?
Evet NOKTA.
Türkiye ve Almanya, Suriye?de çok şeyler yapmaya gebe gibi duruyor. Gerisi gelecek mi hep beraber göreceğiz. Gelse de gelmese de Türkiye ulusal güvenliğini tehdit eden unsurları bir bir ortadan kaldırmaya çok kararlı görünüyor. Neler oluyor ve neler olacak?
Ankara?daki güvenlik toplantılarında konuşulanları ve yapılan planları öğrenmeye çalıştık. Ankara?nın artık şakası yok. Hiç yok hem de.
Kara harekâtı ile başlayan ifadeler laf olsun diye söylenmiyor, yazılmıyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki son güvenlik toplantısı Türkiye için yeni bir dönüm noktasıydı.
Orada alınan kararlar bir bir uygulanıyor. Ankara konuşur konuşur ama bir şeycik y a p a m a z diye düşünenler pazar günü yanıldı.
(Stratejik ortağımız diye anılan) ABD?ye bile bilgi verilmeksizin PYD?ye balyoz darbeleri indirilmeye başlandı.
-Aslında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın?ın Daily Sabah?taki son makalesini okursanız Türkiye?nin yol haritasını orada da görebilirsiniz.
-Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu?nun kara harekâtı diye başlayan sözleri ile şaka yapmadığını en iyi Moskova algıladı.
-Başbakan Ahmet Davutoğlu, ?Halep koridoru kapanırsa Türkiye ne yapacak?? sorusuna, ?Ne yapacağını yakında görürsünüz? cevabı aslında tam bir meydan okumaydı.
Kafaları fazla karıştırmadan, isimlere de fazla girmeden devam edelim:
Türkiye, oldu-bittiye getirilmek istenenler ki bunlar;
-Türkiye?ye yeniden terör ihracı,
-1 milyon kişinin Türkiye?ye sürülmesi,
-Halep koridorunun kapatılması... ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi ve harekete geçti.
Ayrıca Ankara, ABD?nin Türkiye ile PYD?yi iki eşit tarafmış gibi lanse eden son açıklamasını bilerek ve saygısızca yaptığını düşünüyor.
Ankara, Azez?in düşmesinin Halep?in düşmesi anlamına geldiğini çok iyi biliyor.
Sonrasının çorap söküğü gibi geleceğini de görüyor.
-Kara harekâtına yönelik planlamalar alt başlıklarıyla çoktan yapılmış durumda.
-Uygulama aşaması beklenirken sınırda alıştırma tatbikatları sıklıkla yapılıyor.
Olası kara harekatı ile Türkiye; ABD, Rusya, PYD, DAEŞ ve rejimi karşısına alacağını da çok iyi biliyor. Bir taraftan da ne yaparlarsa ne yaparımlarını belirliyor.
Ankara, PYD?nin ABD?nin elinden kayıp Rusya ile 3 ay sonra neler yapabileceğinin de farkında.
Ilımlı muhalefetin ve diğer unsurların tamamıyla yok edilip sahada sadece Rusya, DAEŞ ve rejimin kalacağını görebiliyor.
Tam da orada PKK?ya ?Yeni Kandil? hazırlandığının farkında.
Sadece diplomasi ile gidilecek yolun kalmadığını (Münih örneğinde olduğu gibi) bu yüzden artık askerî güç olmaksızın diplomasinin bir anlamının kalmadığını biliyor.
Peki Türkiye?nin kafasında tam olarak ne mi var?
?Ulusal güvenliği tehdit eden unsurların bertaraf edilmesi ve Halep koridorunun sağlama alınması için 15-20 km içeri girilecek bir kara harekâtı...?
Her şey Azez?e bağlı.
Türkiye son günlerde PYD ve YPG?yi çok sağlam vuruyor.
Fırtına obüslerinin devreye girmesiyle terörist unsurların ilerleyişi şimdilik ama, durmuş görünüyor. Minniğ Havaalanın etrafından da şimdilik, çekildiler.
Ciddi kayıplar verdiler.
Hemen belirtmekte fayda var, Fırtınaların istihbaratları çok sağlam. Lazerle belirlenmiş koordinatlar geldiği için nokta atışlar yapıyor. (Hata payı 5 m)
Suriye tarafından da terörist hedeflere yönelik koordinatların alındığını söyleyebiliriz.
Yani birilerinin cıyak cıyak bağırması boşa değil.
Gözümüzden kaçmadı; yine birilerinin ısrarla ?karşı taraftan bize ateş edildi mi de biz ateşe başladık? diye sorması herhâlde not edilmiştir...
Bu aralar DAEŞ?in keyfine diyecek yok diyorum...
Ne dersiniz?'