Davutoğlu- Bahçeli atışması AK Parti Basın Sözcüsü Ünal?ın sözleriyle farklı bir boyuta taşındı. AK Parti'nin eski Başbakan?ına sahip çıkmadığına dikkat çeken yazarımız Ahmet Rauf Akay bugünkü köşesinde MHP'li Semih Yalçın'
Tuğrul Türkeş?in yeni kabinede yer almaması üzerine MHP ile Davutoğlu arasında başlayan tartışma giderek büyüyor. En son AK Parti Basın Sözcüsü Mahir Ünal?ın parti adına yaptığı açıklama ile olay farklı bir boyuta taşındı.
AK Parti, eski Başbakan?ına sahip çıkmadı, iki tarafı nezakete çağırdı, MHP ve Bahçeli?nin son dönem olumlu politikalarının altını çizerek aslında bir anlamda Bahçeli?yi Davutoğlu?na tercih ettiğini gösterdi.
Yaklaşık 40-45 yıldır siyaseti yakından takip ederim, bu süre zarfında hep şunu gördüm; partilerin ilkeleri yok menfaatleri vardır.
Bu tartışmada da böyle bir manzara ortaya çıktı.
MHP, Semih Yalçın üzerinden Davutoğlu?na verdiği cevapta son derece amiyane bir üslup kullanarak 7 Haziran seçimleri sonrası yapılan koalisyon görüşmelerinde Davutoğlu?nun kendilerine koalisyon teklif etmediğini söylediler. Seçimin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçtikten sonra böyle bir iddianın ortaya atılması doğrusu ilginç.
Böyle bir durum varsa, iki yıl MHP?nin niye sustuğu sorusu havada kalıyor. MHP lideri Bahçeli daha kapıdan çıkarken bu durumu kamuoyuna aktarması, 'bize koalisyon teklif edilmedi' demesi gerekirdi. İki yıldır bunu demediler. Deselerdi de inandırıcı olmayacaklarını biliyorlardı. Çünkü daha seçim gecesi MHP lideri Bahçeli, vatandaş bize muhalefet görevi vermiştir, koalisyonlarda olmayacağız diye kesip atmıştı.
Tuğrul Türkeş MHP?den ayrılıp AK Parti'ye gittiğinde, o gece Bahçeli?nin iki telefon görüşmesi yaptığından bahsetmiş, ayrıntı vermemişti. Bu iddianın içinde bir çok imalar barındırdığına şüphe yok. Aynı dönemde Kılıçdaroğlu, MHP?yi dışarıdan destekleyebileceklerini söylemiş, Bahçeli?nin şiddetli tepkisi ile karşılaşmıştı. Cumhuriyet tarihinde ayağına kadar gelen iktidar imkanını iki defa elinin tersiyle iten başka bir siyasetçi yoktur. Birincisi 1999 seçimlerinden sonraydı. DYP?nin başbakan olma teklifini Bahçeli hiç kimsenin bilmediği nedenlerle ret etmişti. İkincisi de 7 haziran sonrasıdır.
MHP iktidar olmasın diye ?özel çaba harcayan- bir parti kadrosunun şimdi durup dururken Davutoğlu?na yüklenmesi boşuna değil. 7 Haziran?da Bahçeli?nin iktidardan kaçmasını MHP tabanı hazmedemedi. Anketlerde yarın seçim olsa MHP?ye oy veririm diyenlerin oranı yüzde 5?i geçmiyor. İl ilçe teşkilatları dökülüyor. Ocaklar boşalmış durumda. Gençler MHP?nin görünür geleceğinde bir istikbal göremiyor. Öyle ki bazı çevrelerde MHP?yi MHP düşmanları yönetiyor, algısı hakim. Mevcut yönetim MHP?nin fikri müktesebatına 19 yıl boyunca hiçbir şey ekleyemedi. Bu çıkışların, ucuz polemiklerin, kabadayılık gösterilerinin arkasında 7 Haziran?dan sonra yapılan yanlışların faturasını Davutoğlu?na yıkma düşüncesi yatıyor. Tabana biz koalisyon istiyorduk da Davutoğlu bize teklif etmedi, biz masumuz mesajı veriliyor. Zannediyorlar ki 7 Haziran gecesi Bahçeli?nin ?vatandaş bize muhalefet görevi verdi, koalisyonlarda olmayacağız, sözünü millet unuttu.
Davutoğlu?nun MHP?ye koalisyon teklif etmediği iddiası da koca bir yalan. O dönemi yakından takip edenler, Davutoğlu?nun MHP?ye 3 teklif sunduğunu biliyorlar. Davutoğlu MHP?ye üç teklif sunmuştu, AK Parti azınlık hükümeti, seçim hükümeti ve uzun süreli bir hükümet. Bahçeli üçüne de hayır demişti. Şimdi taban kaybetmenin telaşıyla günahlarını boca edebilecekleri bir suçlu arıyorlar.
Siyasette eleştiri olabilir, karşılıklı polemikler olabilir ama hepsinin siyasi terbiyeye uygun olması gerekir. MHP sözcülerinin kullandığı üslup ne siyasi terbiyeye uygun, ne ülkücü terbiyeye. Hele o meydan okuma tavrı çok gülünç duruma düşürüyor MHP?yi. Kongre yapmaya cesaret edemeyen, kendi delegesinden kaçan bir yönetimin efelenmelerine kim inanır. Babayiğitlik lafla olmaz, bu kadar babayiğit iseler, Akşener?in Özdağ?ın karşısına çıksalardı ya.