İstanbul'un fethi için gerekli olan ağaçların sağlanması için Toroslar'dan getirilen Tahtacı Türkmenleri, İslamiyet öncesindeki inanışlarını gelenek olarak sürdürmek ve devlete hizmet eden büyükleri anmak için Kazdağları'nda etkinlik düzenledi. Kapanca Mevkii'nde düzenlenen etkinliğe katılan Türkmenler, 'yurt' adı verdikleri alana çadırlarını kurup, yerleşim yeri haline getirdi. Türkmenler türbede mum yakıp, çaputlar bağlayıp, kurbanlarını keserken, yöresel sanatçılar, türkülerini seslendirdi. Her yıl 10-20 Ağustos tarihlerinde Kazdağları Kapanca'da düzenlenen etkinliğin 1 hafta sonra da Sarıkız tepesinde tekrarlandığını söyleyen kırsal Çamcı Köyü'nün Alevi Dedesi Hüseyin Çelik (63), 'Burada yaptıklarımız bir inanç ürünü değil, tarihimizi yaşatmak için sürdürdüğümüz sonbahar etkinlikleridir. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi bizim bu günlere gelmemizi sağlayan insanlara bir nevi saygımızı gösteriyoruz. Buradaki etkinliklerimizin ardından şenliklerimizi ikamet ettiğimiz yerlerde yapıyoruz' dedi. Etkinliklerin eş, dost ile piknik gibi geçtiğini söyleyen Çelik, 'Herkes maddi imkanlarına göre, paylaşım içerisinde bu 10 günü geçiriyor. İstirahatimizi yapıp, oksijenimizi alıyoruz. Valilik genelgesi ile biz 10 günümüzü burada geçiriyoruz. Normalde burada piknik yapmak, ateş yakmak yasak. Ama biz ne bir yeşile balta süreriz, ne de bir ateş çıkmasına izin veririz. Ormanı severiz, çünkü biz Tahtacıyız' diye konuştu.
İstanbul'un fethinde gerekli olan ağaçların temini için Toroslar'dan Fatih Sultan Mehmet tarafından atalarının bölgeye getirildiğini hatırlatan Çelik, Kazdağları zirvesinden 20'şer metrelik köknar ağaçlarını keserek sahile indirdiklerini belirtti. Hazırlanan kalasların çam pürçeklerinin üzerinde su ile kaydırıp, Akçay'a ulaştırıldığını ve buradan gemilerle götürüldüğünü söyleyen Çelik, bu hizmetlerinin karşılığında Kazdağları'nın verildiğini hatırlatarak, 'Fatih Sultan Mehmet büyüklerimizi çağırıp, 'İda Dağlarını ferman yazdırıp size vereyim' demiş. Bizim için söz çok önemlidir, değer veririz. Büyüklerimiz de, 'Padişahım bizim için sizin sözünüz bize fermandır. Gerek yok. Biz sadece balta ile tahta yaparız. Rızkımızı oradan sağlarız' demişler. Dönemin padişahı da bize ormanı serbest yapmış. Geleneklerimizi o günden buyana burada sürdürüyoruz. Devlet büyüklerimiz bu tarihimizi biliyor ki, bize izin veriyor' dedi.
kaynakdha