Dünyada olup bitenlerin sinemaya yansımalarını ve olup bitenler üzerinde sinemanın tesirini tâkip eden Kerime Yıldız, 'sinemayı hafife alanlar, yazacaklarımı da hafife alacaklar, biliyorum. Olsun, gene de ortaya karışık bir komplo teorisi y
Türkiye?de büyük Marmara depreminin olduğu; Japonya?ya atom bombasının atıldığı aydayız. Gündemde ise Amerika-Kuzey Kore nükleer gerginliği ve Amerika?da ırkçılığın yükselişi var.
Dünyada olup bitenlerin sinemaya yansımalarını ve olup bitenler üzerinde sinemanın tesirini ciddiyetle tâkip ederim. Sinemayı hafife alanlar, yazacaklarımı da hafife alacaklar, biliyorum. Olsun, gene de ortaya karışık bir komplo teorisi yazacağım.
ATOM BOMBASINDAN ÖNCEKİ KAZÂ(!)
9 Ağustos târihli yazımda, 28 Temmuz 1945?de, yâni Hiroşima?ya atom bombasının atılmasından on gün evvel bir B-25 Mitchell bombardıman uçağının, New York'daki Empire State Binâsı?nın 78. katına çarptığını ve 24 kişinin öldüğünü yazmıştım.
Empire State, 1931?de, ekonomik buhran sebebiyle mahvolan Amerikan halkına umut ve cesâret vermek için inşâ edilmiş. İkiz Kuleler yapılana kadar da New York?un en yüksek binâsı. Amerikan halkının umûduna, yâni yaşam tarzına yapılmış bu saldırının nasıl bir paniğe yol açtığını tahmin etmek zor değil. Bu kazâdan (!) sonra Amerikan halkının, atom bombasının atılmasına tereddüt etmeden destek vermiş olduğunu düşünüyorum.
?GEREKİRSE KENDİ GÖKDELENLERİMİZİ YIKARIZ?
2001?de İkiz Kuleler yıkılmadan evvel çekilen ?Kod Adı Kılıçbalığı? filminde, 'Gerekirse kendi gökdelenlerimizi kendimiz yıkarız.' ifâdesi vardı. Gökdelenler yıkıldı ama altında Müslümanlar kaldı. Bedelini, İslâm dünyası ödedi. Çünkü saldırıyı yapanlar Arap teröristler çıktı. Kimse de ?Bu filmi görmüştük.? demedi.
Kuleler yıkıldığı zaman George Bush, ?Bugün ya bizim yanımızdasınız ya da terörün!? diyerek tüm dünyaya tehditler savurdu. Terörist olmak istemeyenler, Amerika?nın Müslümanlardan intikam alışına destek veriler. O gün, hiçbir Yahudinin İkiz Kuleler?e gitmediği gibi iddiâlar, havaya uçup gitti.
KOMPLO TEORİSİ
1997 yapımı 'Komplo Teorisi' filminde Amerika Başkanı Türkiye'de olduğu sırada yapay bir deprem olacağından bahsedildi. 1999'da deprem oldu. Depremin bir Amerika-İsrâil ortak yapımı Tesla deneyi olduğu iddiâları ortaya atıldı. Kimse oralı olmadı?
Kod Adı Kılıçbalığı örneğini, 'Canım adamlar yapacakları depremi filmde söyleyip kendilerini ihbar eder mi? Olur mu hiç?' diyecekler için verdim.
VE DEPREM
?Önce köpekler uyandı. Panik içinde haykırarak duyurdular yerkürenin dibinden gelen esrârengîz homurtuyu. Derken, uğultu yükseldi, yükseldi ve toprak derin bir uykudan âniden uyandırılmış gibi öfkeli ışıklar saçarak sarsıldı gürültüyle. Yeryüzü çatladı.?
Bu sözleri, Can Dündar?ın Marmara Depremi belgeselinin giriş kısmından aldım. Bir fabrikanın kamerasından 17 Ağustos gecesinin deprem görüntüleri ile başlayan belgeselin, ?Yeryüzü çatladı.? kısmında, denizde etrafa ışık saçan bir patlama görüntüsü var.
Evet, aynen böyle oldu: Fakat depremi yaşayan binlerce insan, patlamayı duyduğu veya gördüğü hâlde üzerinde durmadı. Dünya târihinde patlamalı bir deprem olup olmadığını merak eden yok!
Depremdeki patlamanın, özel bir tv kanalında üç gün boyunca yayınlandığını çok iyi hatırlıyorum. Sonra kaldırıldı. Bir el, Marmara?daki bütün kamera kayıtlarını sildi. Düşünsenize, bir fabrikanın kamera kaydı olur da köprülerin, hodinglerin, askerî tesislerin kamera kayıtları olmaz mı? Yok, yok, yok?
Depremin Tesla deneyi olduğu iddiasının en sağlam mesnedi, denizdeki patlamaydı. Bugüne kadar, ?Deprem değil, Tesla deneyiydi.? dediğimde, ?Kesinlikle? diyen birçok insana rastladım.
Her 17 Ağustos?da depremi hatırlıyoruz ama, işin bu tarafını konuşmuyoruz. Sanki yasak gibi. Yasağa gerek yok zâten; hâfızamız, ustaca silindi.
BOND, İSTANBUL?U KURTARIYOR
1999 sonbaharında gösterime giren 'Dünya Yetmez' isimli filmde James Bond, İstanbul'u yerle bir olmaktan kurtardı. Bir Rus ajanının Kız Kulesi'nin altında patlatacağı plütonyum bombasına engel oldu.
Tesâdüfe bakın ki bu film, 17 Ağustos depreminin ardından gösterime hazırdı. Filminsonunda Bond, kadeh kaldırarak 'Christmas'ı hep İstanbul'da kutlamayı istemişimdir.' dedi. Filmi yaparken Türkiye?de nasıl bir son bekliyorlarsa artık, utanmadan bu cümleyi de kurmuşlar.
?Acaba Kız Kulesi gibi özel bir mekânda sâdece film mi çektiler?? diye düşünmeden edemiyorum. Yıllarca en mahrem mekânları film platosu olarak kullanmalarına izin verdik. Oralarda ne filmler çevirdiklerini bilemedik.
BEYAZ SARAY DÜŞEBİLİR
Gelelim gündeme?
2013 yılında gösterime giren White House Down (Beyaz Saray Düştü) ve Olympus Has Fallen (Kod Adı Olimpus) filmlerinde, Beyaz Saray?a yapılan terörist saldırılar anlatıldı. Teröristlerin Amerikan yaşam tarzına yaptığı saldırı, Amerikan halkını ayaklanmasını ve Başkan?ın etrafında kenetlenmesini sağladı.
Kod Adı Olimpos filminde Beyaz Saray?a saldıranlar, Kuzey Koreli teröristlerdi. Mesaj çok açıktı: Kuzey Kore gibi ülkeler nükleer silahlara sâhip olduğu sürece terörizmin sonu gelmez; dünya barışı tesis edilemez.
Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim?in ne kadar psikopat olduğunu ve elinde nükleer silah olmaması gerektiğini anlatan başka bir filmde ise iki Amerikalı, dünyayı bu diktatörden kurtardı.
Kısacası Hollywood, Amerika ile Kuzey Kore arasında yaşanması muhtemel bir gerilim için tedbir aldı; kendi halkına ve başka halklara, lüzûmlu telkîni yaptı.
Şimdi ırkçı beyazlar, Amerika?yı karıştırdı. Durum iyi değil. Trump, çok sıkıştı. Kuzey Kore de Amerika?ya kafa tutuyor.
Ne dersiniz, Kuzey Koreli teröristlerin Beyaz Saray?a yapacağı bir saldırı, hem içerideki hem dışarıdaki sıkışmışlığa iyi gelmez mi?
Böyle bir şey olursa Amerika halkının, yaşam tarzlarını koruyan Trump?ın çevresinde kenetleneceğinden ve Amerika tarafını tutmayanın terörist i?lân edileceğinden şüpheniz olmasın.