Performans sanatı, izleyici ve sanatçı arasında herhangi bir sınırın olmamasıdır. Şöyle ki; geleneksel sanat anlayışından farklı olarak sanatçılar, kendi bedenleri üzerinden bir sorgulama içerisindedirler.
Performanslar anlıktır. Yani tekrarı mümkün değildir. Bu nedenle video ve ya fotoğraf çekimleri ile kayıt altına alınmaktadır.
Özellikle 1960?lı yıllarda ilk örneklerini görmeye başladığımız bu sanat akımı, tiyatroda olduğu gibi belirli bir metne bağlı kalmaksızın gerçekleştirilmektedir. Yine de sanatçı tarafından öncesinde düşünülmekte ve kurgulanmaktadır.
Geçmişten günümüze, çeşitli sanatçılar tarafından birçok performans gerçekleştirilmiş olsa bile benim için Orlan hep bir adım öndedir.
Aslında, biraz araştırma yaptığınızda karşılaştığınız sanatçıların sınırları ne kadar zorlayabilmiş olduklarını görüp, ufak bir şaşkınlık yaşayabilirsiniz. Sanırım Orlan için, sınırları zorlamanın çok ötesinde, sınır tanımayan sanatçılardan birisidir diyebiliriz.
Peki, sanatçının performanslarını bu kadar farklı kılan nedir?
Orlan günümüz güzellik anlayışını, kendi bedeni üzerinden gerçekleştirdiği estetik operasyonlar ile ortaya koymaktadır.
Geçirdiği sayısız ameliyatı ve değişen yüzünü bazen fotoğraflayarak, bazen de video görüntüleri ile izleyiciye sunmuştur.
Ameliyathane sanatçının atölyesi, üretim alanıdır.
Ameliyatlar sırasında, sanatçının bedeni üzerinde yapılan her türlü müdahale ise ortaya konulan performansa hizmet etmektedir.
Sanatçı gerçekleştirdiği bu sıra dışı performanslar sırasında lokal anestezi altındadır. Dolayısıyla olayın tamamına dâhildir.
Öte yandan; doktor, hemşire gibi sağlık çalışanları da interaktif katılımcılardır.
Söylediğim gibi?
Orlan sınır tanımayan bir sanatçıdır,
Ve performansları da kimilerini rahatsız edebilecek niteliktedir.