Kaynağı Yunan târihçi Herodot olan meşhur Termofil Savaşı?nı bilirsiniz. Hani şu 300 Ispartalı?nın milyonlarca (!) Persliye direndiği Savaş. Târihteki en büyük direnişlerden birisi kabul edilir.
Isparta kralı Leonidas'ın öldüğü yere dikilen anıtta, antik Yunan şâiri Simonides?in şiiri yazılıdır.
?Yolcu! Git, Spartalılara söyle; öldük, burada, Sparta kanunlarına göre.'
Bu kitabeden etkilenen İngiliz şâiri Edmund Garrett (1865-1907), ?İngiltere?ye söyle..? diye başlayan bir şiir yazdı.
Şiir, İngiliz yazar Ernest Reymond?a ilham verdi ve 1924 yılında Tell England romanını yazdı. Roman 1931?de filme uyarlandı; 1932?de İstanbul sinemalarında gösterildi.
Bu filmin gösteriminden beri Anzaklar üzerinden, 300 Istpartalı?nın intikamını almaya gelen Haçlılara methiyeler düzülüyor.
Tell England filminden 50 yıl sonra 1981?de çevrilen Gallipoli?de aynı zihniyetin ürünüydü. Fakat hümanist bir film olarak tanıtıldı. Tüm dünya, Çanakkale?yi işgale gelen Anzak gençlerine gözyaşı döktü. Her iki film de ?Şafak Âyini? sürecini besledi.
Tell England filmi İstanbul?da gösterildikten sonra Nihal Atsız ve 8 arkadaşı, 1933 Ağustos ayında Selâmet Vapuru?na binerek Çanakkale?ye gittiler. Karaya ayak basınca Çanakkale cephesinde günlerce yürüdüler. Yeni Zelanda anıtını görünce Lozan?a isyan ettiler. Bu yürüyüş, her sene büyüdü ve Türk Milleti, Çanakkale?ye sâhip çıktı. Nihâyet ?Çanakkale Şehitleri Anıtı? dikildi.
Çanakkale?yi gericilere kaptırdığını düşünen CHP, 1962 yılında Kadeş Vapuru?na bindirdiği 1000 genci Çanakkale?ye gönderdi. Vapur Çanakkale?ye vardığında sarhoş olmayan 40-50 kişi karaya çıkabildi. Vapurdaki genç kızlara yapılan tâcizler, gazetelere manşet oldu.
Türk Milleti, Çanakkale?den vazgeçmedi. Çanakkale?yi laikleştirmeye çalışanlara direndi. Şehitlere olan saygısını, Fatiha okuyarak gösterdi.
Bana göre Ak Parti iktidarının en büyük hizmeti, Çanakkale yürüyüşüdür. Çanakkale, târihimiz, vatanımız, hâfızamız, nâmusumuz? kısacası her şeyimizdir.
15 yıldır Çanakkale şehitleri, onlara lâyık bir şekilde yâd ediliyor.
Açıkçası CHP?nin Çanakkale?de düzenlediği Adâlet Sempozyumu?na, ?Ne güzel, bu vesileyle Çanakkale?ye gidiyorlar.? diye sevinmiştim.
Ne bileyim, gene ?Kadeş Vapuru?na bindiklerini!
Çanakkale?de ne halt yiyeceklerini öğrenince dehşete düştüm. Meğerse Kılıçdaroğlu, az gitmiş uz gitmiş, dere tepe 450 km düz gitmiş ama bir arpa boyu yol gitmemiş.
Birinci Dünya Savaşı bitince Çanakkale?de ?Anıtlar Savaşı? başladı. İngilizler, Kanlısırt?daki zafer anıtımızı patlatıp Conk Bayırı?na, Yeni Zelanda anıtını diktiler.
CHP, ?Anıtlar Savaşı?nda safını belirledi. Hiç utanmadan Çanakkale Şehitliği?nin karşısına dikeceği Themis anıtı, adâlet anıtı falan değildir. Çanakkale düşmanı Helen ve haçlı zihniyetine hizmetin anıtıdır.
Yazıklar olsun!
Kınıyorum; bütün kalbimle kınıyorum.
Bu anıt, Çanakkale şehitlerine hakârettir!
Bu anıt, ikinci Kadeş rezâletidir.
Bu anıtın dikilmesine izin verilmemelidir!
Bu anıt, Çanakkale şehitliğinin Lozan?da İngilizlerin inisiyatifine bırakılması adâletsizliğinin devâmıdır!
Bu anıtı dikecek olan Yunan medeniyeti sevdâlılarına, tam karşı sırtlarda yazan ve muhtemelen Edmund Garrett?in şiirine, Tell England filmine cevap veren ?Dur yolcu ? şiirini hatırlatmak istiyorum.
BİR YOLCUYA
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu?nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed?in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed?in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.