Sonbaharda Türk siyaseti yeni bir evreye girecek. Akşener'in kuracağı parti ile siyasi rekabet iyice kızışacak.
CB Erdoğan, uzun zamandır AK Parti'deki yorgunluktan şikayet ediyor. Bu motivasyon ile seçime gitmenin sürpriz sonuçlara neden olabileceğini ima ediyor.
7 Haziran seçimlerinde rakip kulvarda Akşener veya yeni bir parti yoktu. Buna rağmen iyi bir sonuç alınamadı. 1 Kasım'da Bahçeli seçmenini bu tarafa itmeseydi muhtemelen alınan sonuç 7 Haziran'dan farklı olmayacaktı. Bundan sonraki seçimlerde Akşener ve arkadaşları da olacak. Her birinin kendine göre bir oy potansiyeli var. Yapacakları çıkış alacakları oyun miktarını da belirleyecek. İyi bir çıkış yaparlarsa her şey tersine dönebilir. Ancak daha parti ete kemiğe bürünmemişken bile toplumda yoğun bir ilgi göze çarpıyor.
Maksadım kimsenin reklamını yapmak değil, ama gerçekçi olmazsanız hiç bir mücadeleden başarıyla çıkamazsınız. CB Erdoğan'ın parti teşkilatlarını harekete geçirmek için yaptığı çıkış aslında meseleyi ne kadar dikkate aldığını gösteriyor.
-Daha önce yazdım AK Parti'de mental bir yorgunluk var, davası olanlar gitti, hırsları, menfaatleri olanlar geldi. Bir dava manevi karşılık üretemiyorsa heyecan da üretemez.
- AK Parti eskiden toplumun her kesimine mesaj veriyordu, kucaklayan bir siyaset biçimi vardı, bugün aynı mesajı veremiyor. Kullanılan dil muhaliflerini -düşman- haline getirdi. Öncelikle bu ayrıştıran, kamplaştıran dilin bırakılması gerekiyor.
-Bakanlarla milletvekilleri arasında büyük kopukluk var, bazı bakanlar milletvekillerine randevu bile vermiyor. Seçmelerinin taleplerine cevap veremeyen vekillerin hem heyecanları hem motivasyonları kırılıyor. İş yapamayan bir vekilin toplum nezdinde itibarı olmaz.
-Bakanlıklar ve parti yönetimi 50 kişilik bir grup arasında el değiştiriyor. Aynı kişiler arasındaki yer değiştirme -yenilenme- diye takdim ediliyor. Bu aynı elbiseyi ters çevirip giymekten başka bir şey değil. Çalışarak bir yerlere gelmenin mümkün olmadığı bir yerde insanları çalıştırmak mümkün olmaz.
-Geçmişte önemli görevlerde bulunan Davutoğlu gibi isimler sırayla trollerin önüne atılıyor. Rus'a,Yunan'a söylenmeyecek sözler bu isimlere söyleniyor. AK Parti tabanında bu kampanyaların organize olduğu, bilinçli olarak susturulmadığı algısı oluşuyor. Oysa Davutoğlu gibi isimler 'hayır' diyebilen, AK Parti'yi dengeleyen isimlerdi. Muhatap oldukları muamele beklentisiz seçmen üzerinde büyük hayal kırıklığı yarattı.
-AK Parti, hemen her siyasi gelenekten oy alıyor. Araştırmalar kemik oyunun yüzde 30 olduğunu kalan oyların iyi alternatifler çıkması halinde pozisyonlarını değiştirebilecek seçmenler olduğunu gösteriyor. Bu oyları yerinde tutmak siyaseten tatmin edilmelerine bağlıdır. Oy alırken Türkiye partisi gibi davranıp, kadrolaşırken küçük Refah Partisi gibi hareket etmek şimdilik yorgunluk gibi gözüken aslında aidiyet gevşemesi olan bu durumu daha da büyütecektir. Oyunun karşılığını alamayan kitleler yeni arayışlar içine girerler, yaşanan durum biraz da budur.
-Darbe ile mücadele siyasetin varlık nedenidir.Askere,polise vatandaşa silah doğrultan bunun cezasını en ağır şekilde çekmelidir. Ancak FETÖ davaları o kadar abartıldı ki her AK Partili'nin bir yakınını da vurdu. Vur deyince öldüren dalkavuklar yüzünden yargı ile ilgili tereddütler oluştu. CHP'nin adalet yürüyüşü ve kurultayının bu kadar ilgi görmesinin sebebi biraz da bu tereddütlerdir.
-Kamuoyunda Suriye politikası ile ilgili ciddi kaygılar var. Barzani'ye güçlü bir tepki gösterilemedi. Suriye'den sonra sıra kime gelecek endişesi milliyetçi seçmenlerle AK Parti arasındaki bağları aşındırdı. Güvenlerini kazanmak için hiç bir şey yapılmadı.
Yeni parti, AK Parti'nin yukarıda özetini verdiğimiz hatalarının açtığı zeminden cesaret alarak ete kemiğe bürünüyor. CHP ve ya MHP'nin yarattığı boşluktan beslenmiyor. MHP zaten yoktu. Doldurduğu bir yer olmadığı için boşalttığı bir yer de yok. CHP tabanı ise Akşener'in kuracağı partinin ikincil hedef kitlesi. Akşener ve arkadaşları AK Parti'nin artık eskisi kadar kapsayıcı olmadığını,asıl boşluğun bu zeminde olduğunu düşünerek örgütleniyorlar.Nerede hata yaptık sorusunun zamanı gelmedi mi?
Not. Bütün okuyucularımın mübarek kurban bayramını kutlar, geçmişimizden daha şanlı bir geleceğe vesile olmasını dilerim.