Macaristan'da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı tarafından Macaristan'ın Zigetvar kentinde yeri tespit edilen Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü alandaki çalışmaların 2019 sonuna kadar tamamlanması
Macaristan'da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Macaristan'ın Zigetvar kentinde yeri tespit edilen Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü alandaki çalışmaların 2019 sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.
Zigetvar kuşatması sırasında 1566'da hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü alanın bulunması için 2012 yılında TİKA'nın, Macaristan'ın Pecs Üniversitesine verdiği destekle başlatılan çalışmalarla ilgili, TİKA'nın Macaristan Koordinatörü Süleyman Kızıltoprak, Macaristan'ın eski Ankara Büyükelçisi Janos Hovari, araştırmayı yürüten ekibin başındaki ODTÜ Mimarlık Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Uzay Peker ve araştırmayı yürüten Macar ekibin başındaki Pecs Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Norbert Pap AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Peker, TİKA'nın başlattığı proje neticesinde Kanuni Sultan Süleyman'ın Macaristan'ın Zigetvar kentinde iç organlarının gömülü olduğu bölgenin ortaya çıkarıldığını, bunun Türkiye-Macaristan ilişkileri için çok önemli olduğunu belirterek, 'Burası Sultan Süleyman'ın palankasının olduğu yer. Türbenin yanında cami, tekke ve yeniçeri odaları var. Burası etrafındaki kasabayla birleşen bir külliye ve dini ziyaretgah. Osmanlı yerleşkesini ortaya çıkarıp, dünyaya tanıtıyoruz. Bu anlamda tarih yeniden canlanıyor ve Macaristan-Türkiye ilişkilerine olumlu katkı sağlıyor.' diye konuştu.
Türk ekibinin geçen dönemlerde olduğu gibi yine kalabalık bir ekiple çalışmalara katıldığını vurgulayan Peker, kazı çalışmasının birinci dönemde Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömüldüğü türbenin, ikinci döneminde Sokullu Mehmet Paşa Camisi'nin ve tekkenin bir kısmının ortaya çıkarılacağını, 24 Eylül'e kadar sürecek kazı çalışmalarında ise tekkenin geri kalanının kazımının tamamlanacağını ifade etti.
Proje 2019'da tamamlanacak
Bu yılki çalışmalarda tekkenin tamamen ortaya çıkarılacağına, bölgedeki arkeolojik malzemeyi, ortaya çıkan yapıları ve bunların parçası olan küçük eserleri belgeleyerek ilerlediklerine dikkati çeken Peker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Burada yapılan çalışmalar tamamen bilimsel kriterler gözetilerek yapılıyor. Kamuoyu hala Sultan Süleyman'ın türbesinin bunca yıl sonra bulunmuş olmasını idrak edemedi. Türbeyi bulma aşamasından itibaren yaptığımız tanıtımlarda hep türbeyi odağa koyduk. Yeni bir buluntu olursa bunu tabii ki kamuoyuyla paylaşacağız. Kazının hedefinde dışarıdaki kasabanın bazı binalarına da ulaşmak var. Kasabanın içinde Osmanlı yerleşkesi var. Bu süreç 2019 yılına kadar sürecek. Projenin hedefi Sultan Süleyman palankasının içindeki yapıları ortaya çıkarmak. Aslında bu sene yapacağımız kazılarla bu hedef büyük oranda tamamlanacak. Ama palanka içinde ve dışında bazı bölgelerdeki kazılarının yapılmasıyla projenin 2019'da tamamlanması öngörülüyor. Daha sonra ise burada nasıl bir anıt yapılabilir konusu gündeme gelecek.''
''Burada yeni bir dünya doğuyor''
Macaristan'ın eski Ankara Büyükelçisi Janos Hovari, bugüne kadar kazıların hızla ilerlediğini ve arkeologların önemli sonuçlar elde ettiğini belirterek, 'Sultan Süleyman'ın türbesi ve önemli binaların nerede olduğunu artık biliyoruz. Bu yılki tekke kazılarından sonra seneye büyük bitirme kazısı yapılacak. 2018 yılında burada 16-17. yüzyıllarda neler olduğunu, sadece türbenin değil aynı zamanda palankadaki binaların ve mahallelerin de yapısını öğreneceğiz.'' dedi.
Hovari, ihtiyaç duyulduğu takdirde 2019'da da bazı küçük çaplı çalışmaların yapılabileceğini ama asıl hedefin 2019'da kazının tamamen bitirilip süreç hakkındaki araştırmaların Macarca, Türkçe ve İngilizce yayınlanması olduğunu aktararak, kazı çalışmalarına paralel olarak burada ortaya çıkan eserlerin nasıl kullanılacağının da gündemde olacağını söyledi.
Ayrıca Hovari, 'Halihazırda kazı alanın istimlakı devam ediyor. Çünkü şu an kazı yapılan alanlar özel mülk, bu yüzden devlet tarafından istimlak edilecek. Gelecek yıl bu bölgenin nasıl kullanılacağı, ulaşımın nasıl sağlanacağı ve binaların nasıl ziyaret edilebileceği gibi konularda proje başlayacak. Bu projelere de 2019'da ya da 2020'de başlanabilir. Burada yeni bir dünya doğuyor. Bunları tabii ki Türk dostlarımızla yapmak istiyoruz.'' şeklinde konuştu.
TİKA'nın Macaristan Koordinatörü Süleyman Kızıltoprak, 2012 yılında başlayan kazıların hem Türk-Macar hem de dünya tarihi açısından büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak, Ali Uzay Peker başkanlığındaki ekibin Macar arkeologlar ve Macar Bilimler Akademisinden yetkililerle çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
Şu ana kadar kazı alanında önemli bulgular tespit edildiğini, Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının defnedildiği türbenin yanı sıra aynı alanda cami ve tekke kalıntılarının ortaya çıkarıldığını anımsatan Kızıltoprak, TİKA'nın başlattığı projeye desteğinin devam edeceğini ifade etti.
'Macaristan'da daha önce hiç derviş tekkesi ortaya çıkarılmadı'
Doç. Dr. Norbert Pap de Macaristan'da ilk defa bir tekke kalıntısına rastlandığını vurgulayarak, ''Macaristan'da daha önce hiç derviş tekkesi ortaya çıkarılmadı. Bu kazı bir ilk olacak. Bu yüzden buraya olağanüstü bir ilgi var.'' dedi.
Araştırmanın sadece tekke kazısı ile sınırlı olmadığını, bilakis başka alanlarda da devam ettiğini dile getiren Pap, mevcut kazı alanının güneyinde yaptıkları araştırmada şaşırtıcı sonuçlar elde ettiklerine dikkati çekti. Pap, şöyle devam etti:
'Bu yerin güneyinde, Türklerin yaşadığı küçük şehirde araştırmalar yaptık. Bununla ilgili geçen yıl başlattığımız araştırmalara devam edeceğiz. Burada olağanüstü sonuçlar elde ettik. Örneğin, bölgede bulduğumuz 35 bin bitki kalıntısını incelediğimiz zaman bu bölgede o dönemde yetiştirilen bitkilerin, Macaristan'ın diğer bölgelerinde yetiştirilen bitkilerden tamamen farklı olduğu sonucunu elde ettik. Bu analiz bölgeye dışarıdan yerleşimcilerin geldiğini gösteriyor. (Türklerin bölgede yaşadığı) 120 yıllık süreçte tamamen Doğu kökenli bahçe kültürünün varlığını keşfettik. Şu an bu yerleşimcilerin nereden geldiği sorusuna cevap arıyoruz. Ayrıca bölgede çok sayıda hayvan kalıntılarına rastladık. Bu kalıntılar da genelde Müslümanların tükettiği tavuk, koyun gibi hayvanlara ait.'