Adana'da, terör örgütü elebaşlarından 'kırmızı' kategoride aranan terörist Mustafa Karasu'nun yakın korumalığını yapan, 'silahlı terör örgütüne üye olma' ve 'resmi belgede sahtecilik' suçlarından yargılandığı davada 7 yıl 3 ay 15 gün hapis cezası verilen Ç.A, örgüt içinde geçirdiği dönemlere ilişkin itiraflarda bulundu.
Ç.A, ifadesinde, Şubat 2010'da terör örgütü PKK/KCK'nın Irak'ın kuzeyinde bulunan kamplarına katıldığını belirtti.
Kampta kaldığı 6 aylık süre zarfında siyasi, askeri ve ideolojik eğitim almaya başladıklarını kaydeden Ç.A, burada kanas ve el bombalarıyla ilgili bilgi verildiğini anlattı.
Ç.A, terörist Mustafa Karasu'nun korumalığı için talimat aldığını ve bu kişinin kendisi de dahil 12 koruması olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
'Avareş kod adlı Mustafa Karasu'nun yanında 1,5 yıldan fazla koruma olarak kaldım, bu süreler içinde Gare, Hınera ve Kandil alanlarında kalıyorduk. Kandil içinde yabancı uyruklu PKK mensuplarına ait bir bölük vardı. Yabancılara burada öncelikli olarak Kürtçe, sonra askeri, siyasi ve diplomasi eğitimler veriliyordu. Bundaki amaç Avrupa'da PKK'yı iyi tanıtmaları yönündeydi. Yabancıların bazıları eğitimlerin bitiminden sonra PKK'ya destek sağlamak için Avrupa'ya gönderiliyordu bazıları ise Kandil'de kalıyordu. PKK'ya katılan 3 Amerika, bir Hindistan, 3 Kanada, bir Kırgızistan, 2 ya da 3 Kolombiya ve 5 ya da 6 Almanya vatandaşı vardı.'
Terörist elebaşlarından Karasu'nun Gare, Hınera ve Kandil'deki toplantılarına yabancı ülkelerden parlamenterler geldiğine işaret eden Ç.A, 'Avrupa'dan sol parti parlamenterler üyeleri gelirdi. Ancak hangi ülke olduğu bize söylenmezdi. Görüşmeleri PKK'nın kendi kameramanları kayıt altına alırdı. Dışarıdan hiç kimse bu toplantılara alınmazdı. Görüşmeler daha sonra parlamenterlere istemeleri halinde kopya edilerek verilirdi.' ifadelerini kullandı.
'PKK kıyafetlerini çıkartıp YPG kıyafeti giydik'
Suriye'ye de gittiğini bildiren Ç.A, şöyle devam etti:
'Suriye'nin Derik şehrindeki bir eve gittik. Evde PKK kıyafetlerini çıkartıp YPG kıyafeti giydik ve şehir çalışmaları için eğitim aldık. Eğitimler bitmeden beni Adana'ya keşif yapmak için göndereceklerdi. Beni ilk önce Roşer kod adlı sorumlu yakın bir sınırdan geçirmek için kaçakçılara teslim etti. Fakat sınırda yakalandım. Amacım Adana'ya gidip kendi inisiyatifimle uygun bir hedef keşfi yapıp geri dönmekti. Ben 7-8 Suriyeli sivil sınırda yakalandıktan sonra hiçbir işlem yapılmadan sınırdan geri gönderildik. Sınırdan geri döndükten sonra kaçakçılar Roşer kod adlı teröristle irtibat içindelerdi, kendisini aradılar Roşer 4-5 saat sonra bulunduğumuz yere geldi ve beni alarak ayrılmış olduğumuz eve döndük.'
Kendisine Suriyeli kimliği verildiği ve sınırı geçmeye çalışırken tekrar yakalanıp sınır dışı edildiğini vurgulayan Ç.A, 'Suriye'deki eve geri döndüm. Burada Doktor Aydın kod adlı terörist yalnız olarak benim bulunduğum odaya gelerek Mersin'in Tarsus ilçesinde Çamlıyayla köyü Çamalan kırsalında 80 kilogram sıvı patlayıcının gömülü olduğu yerin görüntülerini izletti. Patlayıcının gömüldüğü anın görüntüsü vardı. Daha sonra patlayıcının yerinin deşifre olduğu bilgisi aktarıldı. Bundan sonra 2016 yılı nisan ayına kadar aynı yerde beklemeye geçtim. Daha sonra Ege Bölgesi açılım grubuna düzenlemem oldu.' şeklindeki bilgileri paylaştı.
'Patlayıcıların yerini gösterdi'
Örgüt tarafından Manisa'nın Salihli ilçesine gönderildiğini belirten Ç.A. şunları kaydetti:
'Şirinyer köyünü geçtikten sonra yaşam malzemeleriyle amonyum nitratı toprağa gömmek için uygun yer aradık. 50 kilogram torba içinde amonyum nitrat, konserveler, paket lavaş ekmekler, helva, bisküvi vb. malzemeleri iki bidon içerisinde toprağa gömdük. Daha önce Salihli ilçesinde bulunan cezaevine ait jandarma aracının geçiş güzergahına keşif yapıldığını ve görüntüleri Diyarbakır kırsalındaki Salih kod adlı şahsa gönderdiklerini bana 'Zana' söyledi. Ancak eylemi ben yapmadım ve girişimde bulunmadım.'
Ç.A, yakalandıktan sonra Salihli'de patlayıcı gömdükleri yeri güvenlik güçlerine gösterdiğini dile getirdi.
'PKK'nın eylemlerini sivil kayıp olunca TAK üstlenir'
Örgütün sözde 'özel kuvvetler' mensuplarının kırsal alanda güvenlik güçleriyle silahlı çatışmalara girmekten kaçındığını anlatan Ç.A, 'Faaliyet alanları, şehir ve metropollerdir. Buralarda canlı bomba, bombalı araç, kamu kurum ve kuruluşları ile güvenlik güçlerine yönelik saldırı, örgütlenme faaliyetleri yürütürler. Özel kuvvetlerin bu saldırılarının emrini Murat Karayılan verir. Murat Karayılan'ın onayı alınmadan bu tür saldırı eylemi yapılmaz.' ifadelerine yer verdi.
PKK'nın şehir merkezlerinde yaptığı eylemlerde sivil kayıp olması halinde örgütün uluslararası alanda tepki almaması için bu tür saldırıları üstenmediğine dikkati çeken Ç.A, bunları TAK'ın üstlendiğini kaydetti.