Beykoz'da düştüğü kuyudan 11 gün sonra kurtarılmasının ardından geçirdiği ağır hastalığı da yenen 'Kuyu' köpek, HAÇİKO tarafından koruma altına alındı. Kaldığı yer kamuoyuyla paylaşılmayan Kuyu, derneğin gözetiminde kendisi
Beykoz'da düştüğü kuyudan 11 gün sonra kurtarılmasının ardından yazar Ömür Gedik'in yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği'nin (HAÇİKO) koruma altına aldığı 'Kuyu' köpek, güvenli bir ortamda yaşamını sürdürüyor.
İstanbul'da şubat ayında Beykoz'un Dereseki köyünde 65 metre derinliğinde ve 30 santimetre çapındaki sondaj kuyusuna düşen küçük bir köpek yavrusu, kışın en soğuk günlerinde, kendisini kurtarmak için seferber olan her kesimden insanı bir araya getirdi.
Köpek, düştüğü karanlık kuyunun derinliklerinde kurtarılmayı beklerken, Türkiye'nin dört bir yanındaki farklı görüşlerden, farklı inançlardan yürekler de onun için atmaya başladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), İstanbul İtfaiyesi gibi birçok kurum ve kuruluşun destekleriyle 11. günün sabahında boynuna takılan halkayla yüzeye çekilerek kurtarılan köpeğe de 'Kuyu' adı verildi.
İlk günlerde kendisini kurtaran ekipte yer alan İstanbul İtfaiyesi'nce sahiplenilen Kuyu, sonraki günlerde ölümcül bir hastalığa yakalandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hayvan Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan Kuyu'nun daha özenli bir bakıma ihtiyacı olduğunu gören Veteriner Hizmetleri Müdürlüğü yetkilileri, Kuyu'nun kurtarılma sürecinde ekipleri yalnız bırakmayan, aynı zamanda HAÇİKO'nun yönetim kurulu başkanlığını da yürüten yazar Ömür Gedik'e ulaştı.
Gedik de teklifi kabul ederek, dernek aracılığıyla Kuyu'ya hayatını güvenli, sağlıklı ve mutlu bir şekilde sürdürebileceği bir hayat sundu.
'Kuyu sembol oldu'
Gedik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köpeğin düştüğü kuyudan kurtarılması için yürütülen çalışmalarda herkesin büyük bir özveri gösterdiğini anlattı. Kurtarma çalışmalarının, şubat ayının en soğuk günlerinde sabahlara kadar sürdüğüne değinen Gedik, o günlerde kendilerinin tek yapabildiğinin ekiplere yiyecek getirmek ve moral vermek olduğunu ifade etti.
Kuyu'nun kurtarılması için, kamuoyunun dikkatinin hep bu noktada olmasını hedeflediklerini kaydeden Gedik, 'Kuyu bir anlamda sembol oldu. Küçücük bir köpek, Türk insanının tek yürek olabileceğinin kanıtı oldu.' dedi.
Köpeğin kurtarıldığı 14 Şubat gecesi de sahnesini tamamlayıp çalışmaların yürütüldüğü yere gittiğini anlatan Gedik, sabaha karşı Kuyu'nun kurtarılmasının ardından çok büyük bir sevinç yaşadıklarını dile getirdi.
Hastalık yüzünden ölümden döndü
Kurtarılmasının ardından yaşadığı hastalık nedeniyle Kuyu'nun adeta ölümden döndüğünü vurgulayan Gedik, şöyle devam etti:
'Dernek olarak bize güvendiler, 'Size teslim etmek istiyoruz' dediler. Bu, büyük bir sorumluluktu. Biz oradaydık, zorlu süreçte dışarıdan bir gözle takip ediyorduk ama bu sorumluluğu almak büyük bir cesaretti. Çünkü bize verilen ölümcül bir hastalığı olan bir köpekti. Kuyu köpek o zaman çok gündemdeydi. Olumsuz bir sonuç hepimizi çok üzecekti. Ama 'yaparız' dedik, 'Çalıştığımız veterinerlerin bilgisi ve gücüyle altından kalkarız' dedik. 3 ay karantinada kaldı. Başka köpeklerle de görüşemedi çünkü bir virüs taşıyordu, bu başka köpeklere de geçebilirdi. Bakım yerinin özel olması ve tedavisinin sıkı takip edilmesi gerekiyordu. Kuyu ölümle burun buruna gelme safhasını atlattı.'
Yerini açıklamak istemiyorlar
Ömür Gedik, Kuyu'nun HAÇİKO gözetiminde bir yerde kaldığını ve bu yeri kamuoyuyla paylaşmayı istemediklerini ifade etti. Kuyu'nun geniş alanı olan bir yerde yaşadığını belirten Gedik, 'Ayağa kalktığında benim boyumda, çok güçlü kuvvetli bir hayvan. Mama konusunda özellikle erkek köpeklerle agresyonu var. O yüzden diğer köpeklerle hala bir araya getiremiyoruz ama insanlarla hiçbir problemi yok. Bizimle çok güzel oynuyor. Top oynuyor, koşuyor, zıplıyor. Çok da mutlu bir köpek. Şu anda bizim gözetimimizde, sevgiyle ilgiyle her türlü imkanımızı önüne koyduğumuz bir ortamda bakılıyor. İnşallah uzun ömürlü olur. O çektiklerinin ardından böyle bir yaşamı hak ediyordu. Biz çok mutluyuz, inşallah o da sevgimizi hissediyordur. Mutlu olmaya devam eder.' diye konuştu.
'5199 değişmeli'
Sosyal medya aracılığıyla hayvana şiddet görüntülerinin artık daha görünür olduğunun altını çizen Gedik, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.
Hayvanlara yönelik eziyet, işkence ve tecavüz gibi suçların Kabahatler Kanunu'ndan çıkarılıp Ceza Kanunu'na girmesi gerektiğini belirten Gedik, ancak bu şekilde caydırıcılığın sağlanabileceğine işaret etti.
Hayvanlara eziyet eden insanların gelecekte insanlar için de risk olabileceğine vurgu yapan Gedik, 'Seri katillerin hepsinin bu işe hayvanlarla başladığını, hepimiz biliyoruz, artık dünyaca kanıtlanmış bir araştırma bu. Buna rağmen bunlar ülkemizde 200-300 lira para verip elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor sokakta.' değerlendirmesinde bulundu.
İnsana işkence yapanlar nasıl cezalandırılıyorsa hayvanlara eziyet edenlerin de aynı şekilde cezalandırılmasını isteyen Gedik, 'Bizden hiç farkları yok. Hatta bizden daha da zor durumdalar çünkü ağızları yok, dilleri yok, kendi kanunları yok, ceza verme güçleri yok. Biz onların sesi olmaya, onların adına sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Ben umutluyum. Duyarlı insanların sayısı arttı, devletin de artan duyarlı insan sayısına katkıda bulunmasını diliyorum.' diye konuştu.