Sabah Yazarı Hilâl Kaplan, dün, ?Bundan âlâ günah olur mu?? Yazısında Irak?daki referandum meselesinde kendisi gibi düşünenlere saldıranları eleştirdi:
İçlerinde hem Hür Suriye mücadelesini destekleyip hem de ülkenin en İrancı kanallarından birinde dizi dizi programlar yapacak kadar ilişki jonglörü olanlar da var, ülkesi İsrail'le az buçuk diplomasi yaptı diye Cumhurbaşkanı'na hakaret edecek noktaya gelip IKBY'de açılan İsrail bayrakları karşısında üç maymunu oynayacak kadar maharetli olan da var. Bu oportünizmleri Makyavel'i ağlatırdı ama sorsan menfaatçi de biz oluruz, omurgasız da, vicdansız da.?
Kaplan, bu hakâretlere mâruz kalmalarının esas sebebinin, ?Somali'den Arakan'a, Filistin'den Suriye'ye İslâm davasının sancaktarlığını yapmaya çalışan ülkemizin menfaatini, bu vizyonu sahiplenen liderini? savunmak olduğunu söyleyerek kinâyeli bir soru sordu:
?Bundan âlâ 'günah' olur mu??
Kaplan?ın sorusunu direk cevaplayalım:
Olur olur! Nasıl mı olur? Meselâ; Somali'den Arakan'a, Filistin'den Suriye'ye İslâm davasının sancaktarlığını yapmaya çalışan liderimizi, Kürtlerin ölülerine işkence etmeyi meşrûlaştırmakla suçlarsınız.
Konuyu daha da açalım:
2010?da, Hilâl Kaplan ve Rasim O. Kütahyalı, Akçakoca?da bir programa katılırlar. Programda, BDP?liler, ?Cenâzelerimize işkence ediliyor; herkes susuyor. Başbakan ölüye işkenceyi savunuyor.? diye isyân ederler. Kaplan, PKK?lı ölülere işkence bahsinde Vahşi meselesini anlattıktan sonra sorduğu soruyu, 21 Temmuz 2010?da köşesine şöyle taşır:
?Eğer merhametlilerin en merhametlisi Hz. Peygamber bile sevgili amcasını öldürüp ciğerini söken birini pişman olmasına rağmen affetmekte zorlanıyorsa Kürtler, evlâdının ölü bedenine işkence edilmesini bile meşrûlaştıran bir başbakanı nasıl affedebilir? O başbakanın yönettiği devlete nasıl âidiyet hissedebilir? ??. Diğer yandan Başbakan?ın bu âşikâr zulmü meşrûlaştırıcı tavrının da aynen devam ettiğini Dolmabahçe?deki toplantıda yine utanarak müşâhede ettim. Üstelik zulme sâhip çıkmasını, siyâset yapmasından ötürü halkın çoğunluğunu kaybedemeyeceğine bağlayarak anlamamızı talep ediyordu.? (21 Temmuz 2010-Taraf)