Türkiye'nin 31 derece, 42 derece ve 50 derecede olmak üzere üç yörüngede uydu hizmeti verdiğini anımsatan Arslan, 42 ve 50 derecelerde yerli uydu kullanılırken 31 derecedeki uydunun kiralık olduğunu söyledi.
Arslan, Türksat 5A ve 5B uydularına yönelik çalışmalarda gelinen son duruma ilişkin, şu bilgileri verdi:
'31 derecedeki kiralık uydu yerine kendi uydumuzu da fırlatmak üzerine biz Türksat 5A ve 5B ile ilgili süreçleri başlattık. Dünyanın önde gelen 3 firması teklif verdi; Fransız - İngiliz ortaklığı Airbus Defence and Space (Airbus D&S), Japonya'dan Mitsubishi Elektric Corporation (MELKO), Kanada - ABD ortaklığıyla MDA/Space System Loral ( MDA/SSL). Üçü de yeterli bulundu. Görüşmeler sonunda mali açıdan ve yerli katkı anlamında Airbus en uygun teklifi verdi. Bundan sonra 6A' ya giden süreçte de ülkemiz yerli ve milli uydusunu fırlatabilmesi yolunda da bizimle en iyi iş birliği yapmak adına Airbus teklifi verdi. Biz Airbus'ı fiyatlarını müzakere etmek üzere görüşmeye davet ettik. Onunla artık fiyatları müzakere edeceğiz. Hedefimiz bu ay içerisinde fiyat müzakerelerini bitirmek, sözleşmeyi imzalamak ve hemen devamında da uyduların üretimine başlamak.'
'Adeta bu konuda sınıf atlayacağız'
Bakan Arslan, Türksat 5A'yı 2020'de, Türksat 5B'yi 2021'de uzaya göndermeyi hedeflediklerini belirtti.
Türksat 6A'ya ilişkin olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile ortak çalışma yürüttüklerine işaret eden Arslan, söz konusu uyduyu 2020'de uzaya göndermeyi amaçladıklarını dile getirdi.
Arslan, süreç sonunda 3 olan uydu sayısının 6 ya çıkmış olacağını vurgulayarak, 'Dünyada sadece beş ülkenin kullanım hakkına sahip olduğu bir özellik var. Yeni frekans bant aralığı dediğimiz yeni Q frekansı. Türkiye de Q frekansını kullanan ülkelerden biri olacak. Uzayda 6 uyduyla ciddi bir yer almış olacağız, adeta bu konuda sınıf atlayacağız.' ifadesini kullandı.
Uçakta hava polisi uygulaması
Torba yasa tasarısında yer alan hava polisi ve yolcu bilgilerinin uçulacak ülkeyle paylaşılması düzenlemelerine açıklık getiren Arslan, BM Güvenlik Konseyi ve Dünya Sivil Havacılık Otoritesi'nin bu yönde kararları olduğunu söyledi. Arslan, Türk sivil havacılık mevzuatının, güvenlik boyutu ile o kararlarla örtüşmediğini bildirerek, sıkıntı yaşamamak adına gereken düzenlemeleri yapmış olacaklarına dikkati çekti.
Getirilecek düzenlemenin önemine değinen Arslan, şunları kaydetti:
'Zaten yolcu bilgilerinizin toplanması ve uçağın gittiği ülkeyle paylaşma zorunluluğu var. Bu, şimdi kanuni dayanağa kavuşuyor. Uçakla güvenlik anlamında silahlı polis bulunması da dünyanın belli başlı ülkelerinde zaten var. Ülkeler zaten silahlı güvenlik görevlisi ile uçağını buraya getirmek istiyordu. Bizim mevzuatımız buna cevaz vermediği için sıkıntı yaşıyorduk. Sadece Türkiye'ye has değil, sektör ve ziyaretçiler sakın ha 'Türk havacılığında sıkıntı var' diye bir şey algılamasın. Bu uygulama, ABD ve İngiltere dahil birçok yerde var. Türkiye, mevzuatını buna uyumlu hale getiriyor. Bu, çok önemli bir konu. Gerektiğinde silahlı güvenlik görevlisi, her uçakta değil, bazı durumlarda uçakta olacak. Uçaktaki hava polisi 'emniyet mensubu' olacak. İçişleri Bakanlığımız da özellikle Sivil Havacılık Güvenlik Programı kapsamında gerekli çalışmayı yapıp, ona göre eğitimini almış, uçağı, uçaktaki işlemleri ve havacılık prosedürlerini bilenleri hava polisi olarak görevlendirecek.'