ANKARA (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) Kuzey Kore insan hakları özel raportörü Marzuki Darusman, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un hakkında insanlığa karşı suç işlemekten soruşturma açılmasını istedi.
İngiliz Independent gazetesinde yer alan habere göre, Darusman, BM İnsan Hakları Komisyonu'na sunduğu raporda cinayet ve adam kaçırmadan kölelik, işkence, hapis, tecavüz, zulüm ve açlığa kadar ülkede 'tarifsiz zulümler' yaşandığını ifade etti.
Darusman, Kuzey Kore'de insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olduğunu iddia ettiği üst düzey hükümet yetkililerinin hesap vermeleri gerektiğini vurguladı.
Darusman raporda, Kim'e kendisi ya da İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından imzalanmış bir tezkere gönderilmesi tavsiyesinde bulundu.
Pyongyang yönetimini insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmak için yasal yollar bulmak üzere ülkeye üç uzman tayin edilmesini öneren Darusman, bu üllkedeki insan hakları durumunu iyileştirmek için çabaların sürdürülmesini talep etti.
İki sene önce yayınlanan BM Soruşturma Komisyonu raporundan bu yana Kuzey Kore'de çok az değişiklik olduğuna dikkati çeken Darusman, 'İnsan haklarını geliştirmek için yapılan siyasi baskıya ek olarak, artık Kuzey Kore liderliğinin cezai sorumluluğunu mercek altına almak zorunlu hale gelmiştir' ifadesine yer verdi.
BM uzmanlarının sürgün edilenler, mağdurlar ve kaçırılan Japon vatandaşlarının aileleri ile bir araya gelmesini öngören rapor, İnsan Hakları Komisyonu tarafından gelecek ay değerlendirilecek.
Hakkındaki iddiaları yalanlayan Pyongyang yönetimi, beş yıldan fazla süredir Darusman'ın ülkeye girmesine izin vermiyor.
Kuzey Kore'nin 6 Ocak 2016'da hidrojen bombası denemesi yaptığını açıklamasının ardından acil olarak toplanan BM Güvenlik Konseyi, Pyongyang yönetimini şiddetle kınamış ve yeni yaptırımlar uygulanması için çalışma başlatılması konusunda uzlaşmıştı.
Kuzey Kore 7 Şubat'ta 'barışçıl uzay programı' kapsamında uzun menzilli roket ile uzaya uydu fırlattığını açıklamıştı. Bunun üzerine acilen toplanan BM Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore'yi şiddetle kınayarak bu eylemin uluslararası barış ve güvenliğe açık bir tehdit olduğunu vurgulamıştı.
