Yazar Nahid Sırrı Örik'in 90 yıl önce yazdığı, Devlet Tiyatrolarınca (DT) ilk kez sahneye uyarlanan 'İhanet' isimli oyun, yarın Küçük Tiyatro'da oynanmaya başlanacak.
Ankara Devlet Tiyatrosunca yarın dünya prömiyeri gerçekleştirilecek 'İhanet' isimli oyunun yönetmeni Özen Yula, 'İhanet, her şeyden önce renkli bir oyun. Özellikle günümüz seyircisinin de ilgisini çekecek bir hikaye var ortada.' dedi.
Oyunda aynı hayat içindeki iki kız kardeşin hikayesinin anlatıldığını belirten Yula, klasik yazılmış ama çok derinlikli bir eser olan İhanet'i daha modern ve çağdaş bir yorumla sahneye taşıdıklarını söyledi.
Yula, oyunda farklı hareket planlarını kullandıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
'Bu oyunda klasik anlamda sahne üzerinde birbiriyle konuşan insanlar yok. Yay çizerek, farklı yürüyüş tarzları ve üsluplarla karşı karşıya gelen insanların oluşturduğu bir hareket düzeni var. Bu insanların duygularını net olarak görüyoruz ve alıyoruz. Gülmeleri gereken yerde gülüp, ağlamaları gereken yerde de ağlıyorlar ve ağlatıyorlar ama daha estetik bir hareket düzeni içerisinde bir araya geliyorlar. Dolayısıyla klasik bir esere çağdaş bir yorum getirmiş olduk.'
1953'te sahnelenemeyip, unutuldu
Özen Yula, eserin dünya prömiyerinin yapılacak olmasının önemine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'1930'larda yazılmış, daha sonra yazarı Nahid Sırrı bunu hikaye haline getirmiş. Fakat oyunu 1952-1953 senesinde yeniden ele almış, biraz değiştirmiş ve bu son halini vermiş. Oyun 1953'te yapılamamış ve o günden sonra da unutulmuş. Daha önce Nahid Sırrı'nın toplu eserleri basılmıştı, orada oyunları okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Günümüz insanını da anlatan o kadar modern yapıda oyunlar ki... Nereden baksanız 90 sene olmuş. Fakat halen son derece modern, taze ve dinamik duran oyunlar. Nahid Sırrı, insanların para, kazanç, daha iyi bir hayat kurma, sınıf atlama hırsını çok güzel anlatıyor. İyi olan insan kadar kötü insanı da öyle karton tiplerle değil nüanslı olarak anlatıyor.'
Müzeyyen Senar'ın ilk konserinden şarkılar yer alacak
Oyunda derinlikli yapıdaki renkli karekterlerin hikayesinin 1930'lu yılların Ankara'sında geçtiğini ve Zonguldak'ta son bulduğunu belirten Yula, yazar Örik'in 'Alınyazısı' isimli bir başka eserinde de radyoda verilen Müzeyyen Senar konserinin geçtiği bir konunun da oyuna eklendiğini kaydetti.
Yula, Türkiye'de hemen hemen her ailede Müzeyyen Senar'ın şarkısıyla ilgili bir anısı bulunduğunu dile getirerek, şöyle dedi:
'Ne kadar ayrı düşüncede olsak, ayrı şeylere meyletsek de bizi birleştiren bu şarkılar var. Bunları unutmamalıyız. İşte Müzeyyen Senar da bu oyunda benim için bir payanda oldu. 1933 senesinde Müzeyyen Senar Ankara Radyosunda ilk konserini veriyor. Biz de oyunumuzda aynı zamanda fonda bu konserden şarkılar dinleyeceğiz. Bu şarkılar olayları birbirine bağlıyor ve finalimiz de gene Müzeyyen Senar'la oluyor. Böyle bir sürprizi var.'
Oyun ekibinin 12 kişiden oluştuğunu anlatan Yula, hem Ankara Devlet Tiyatrosunun deneyimli, usta ekibiyle hem de dışarıdan genç bir ekiple çalışmanın dinamik bir ortam oluşturduğunu söyledi.
Bu kadar iyi bir ekiple çalışmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Yula, 'Özellikle günümüz seyircisinin, televizyondaki dizileri de seven seyircinin çok keyif alacağını düşünüyorum. Çünkü merakla bekleten bir aile hikayesi var. Nahid Sırrı Örik, 1930'larda, 1950'lerde yazmasına rağmen son derece güncel olanı da anlatan bir yazar.' şeklinde konuştu.
Yönetmen Özen Yula, Örik'in Türk edebiyatının önemli isimlerinden olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
'Nahid Sırrı Örik gerçekten bizim gizli kalmış klasiklerimizden biri, çok önemli bir değer. Kadirşinaslık önemlidir, burada Ankara Devlet Tiyatrosunun yaptığı da çok önemlidir. Çünkü bu tür bir yapıtı 90 sene sonra seyirci karşısına modern bir dille çıkarıyor. Dolayısıyla bu modern dil günümüz seyircisini yakalayan ve hikayesini takip ettiren bir dil. Sahne üzerinde sürekli dans ediyormuş gibi bir akışın takip edildiği, Müzeyyen Senar ve şarkılarının dinlendiği hem de bir zamanların Ankarası'nda geçen bir sınıfın hayatına tanık olduğu bir yapı seyircinin ilgisini çekecektir diye düşünüyorum.'