'Yaşam tarzı değişikliğiyle inmelerin yüzde 60'ı engellenebilir'

Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Öztürk: 'Değiştirilebilir risk faktörlerinin giderilmesi veya önlenmesi ile inmelerin yüzde 90'ı engellenebiliyor. Bu çok büyük bir oran. Hatta sadece yaşam tarzı değişikliğiyle inmelerin yüzde

Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, sadece yaşam tarzı değişikliğiyle bile inmelerin yüzde 60'ının engellenebileceğini belirtti. 

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı da olan Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, inmenin, beyin damarlarının ani tıkanması veya kanaması ile ortaya çıkan, acil müdahale gerektiren bir tablo olduğunu söyledi. 

İnme tedavisinde en önemli faktörün hızlı müdahale olduğunu vurgulayan Öztürk, 'Tedavide başarı çok büyük ölçüde erken uygulamaya bağlıdır. Ne kadar erken tedavi uygularsanız beyinde kurtaracağınız nöron sayısı o kadar fazla olacaktır. Yani kaybedilen her dakikada milyonlarca beyin hücresi de kaybedilir. Zaman, beyin için en önemli faktördür.' diye konuştu.

Öztürk, inme belirtisiyle karşılaşanların acil olarak bir nöroloji uzmanına başvurması gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

'İnme belirtileri, sıklıkla konuşmada ani bozulma, yüzde asimetri, özellikle ağız köşesinde düşme, kolda veya bacakta tek taraflı kuvvet kaybı, uyuşma veya dengesizlik olarak karşımıza çıkabilir. Çok daha ağır durumlarda bilinç kaybıyla, kişinin tamamen koma durumuyla da karşımıza çıkabilir. Bütün bu durumlarda en önemli yaklaşım hiç zaman kaybetmeden en yakın nöroloji uzmanının bulunduğu inme merkezine, inme tedavisinin yapıldığı bir sağlık merkezine ulaşmaktır. Hız son derece önemli.'

 'Toplumsal bir yaklaşımla egzersizi artırmalıyız'

Rahatsızlığın daha çok ileri yaşlarda görüldüğünü dile getiren Öztürk, genç yaşlarda ise kalp hastalığı, kan hastalıkları ve yanlış ilaç kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkabileceği bilgisini verdi.

Öztürk, inmeye yol açan risk faktörlerini ise şöyle sıraladı:

'Bir kısmı değiştirilebilir risk faktörleridir, bir kısmını ise değiştiremezsiniz. Örneğin yaş faktörünü, bazı genetik, ailesel özellikleri değiştiremezsiniz. Cinsiyet faktörünü değiştiremezsiniz ki örneğin 65 yaştan sonra kadınlarda daha fazla görülür. Bizim asıl odaklandığımız konu ise değiştirilebilir risk faktörleridir. Bunlar başta hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, özellikle ritim bozukluklarıyla giden kalp hastalıkları, kan yağlarındaki yükseklikler, uyku bozukluklarıdır. Bunlardan daha önemlisi, kişinin yaşam tarzını, alışkanlıklarını değiştirmesidir. Sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktivitede yetersizlik gibi alışkanlıkları değiştirmeliyiz. Topyekun toplumsal bir yaklaşımla egzersizi artırmamız gerekiyor.' 

'Bu hastalık kader değil'

Sağlıklı beslenmenin de inme riskinde önleyici olduğuna dikkati çeken Öztürk, 'Değiştirilebilir risk faktörlerinin giderilmesi veya önlenmesi ile inmelerin yüzde 90'ı engellenebiliyor. Bu çok büyük bir oran. Hatta sadece yaşam tarzı değişikliğiyle inmelerin yüzde 60'ı engellenebilir. İlaçsız, sadece yaşam tarzınızı sağlıklı şekilde düzenleyerek inmeden korunabilirsiniz.' ifadelerini kullandı.

Öztürk, son yıllarda yapılan çalışmaların inmeden korunma noktasında umut verici olduğuna değinerek, şunları kaydetti:

'Bu, önlenebilir bir hastalık. Bu hastalık kader değil. Risk faktörlerinin önlenmesiyle, sağlıklı yaşayarak harekete geçebilirsiniz. Ülkemiz sebze meyve cenneti olduğu için sağlıklı besinleri rahatlıkla sofranızda bulundurabilirsiniz. Evinize biraz daha uzakta araçtan inip yürüyebilirsiniz, merdiveni kullanabilirsiniz. Çabalarınızla riski en aza indirebilirsiniz.'