Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, İngiltere Başbakanı Theresa May'in 'İsrail devletinin kurulmasında sahip oldukları rolden dolayı gurur duydukları ve Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılını gururla kutlayacakları' yönündeki sözlerine tepki gösterdi.
Arap Birliği'nden yapılan yazılı açıklamaya göre Ebu Gayt, görev süresi sona eren Filistin'in Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği Daimi Temsilcisi Cemal Şevbeki ile görüştü.
Balfour Deklarasyonu'nun Araplar ve Filistinlilerde neden olduğu acıların konuşulduğu görüşmede Ebu Gayt, deklarasyon için 'Filistin halkına karşı uluslararası ayrımcılığın zirvesi ve Filistin halkının kendi topraklarındaki haklarının gözardı edilişinin somut hali' ifadelerini kullandı.
'İngiltere'nin deklarasyonun 100. yılına 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletini tanıyarak girmesini beklerdik.' diyen Ebu Gayt, İngiltere'nin deklarasyondan gurur duymasını eleştirerek, bunun 'Filistin halkının haklarının açık bir şekilde ihlali' olduğunu belirtti.
Şevbeki ise Balfour Deklarasyonu'nun, Filistin halkının haklarına yönelik 'tarihi bir suç ve zulüm' olduğunu, 100 yıllık trajediye sebebiyet verdiğini kaydetti.
Theresa May, 25 Ekim'de yaptığı açıklamada, İngiltere Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'nda gerçekleştirilen 'Başbakan'a Sorular' oturumunda yaptığı açıklamada, 'İsrail devletinin kurulmasında sahip olduğumuz rolden dolayı gurur duyuyoruz ve kesinlikle deklarasyonun 100'üncü yılını gururla kutlayacağız.' demişti.
Balfour Deklarasyonu
Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail 'vatanı' oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Alfred Balfour, bu desteği siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla ilan etmişti. Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
Tarihe 'Balfour Deklarasyonu' olarak geçen 67 kelimelik mektupta Filistin topraklarında İsrail 'vatanı' oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgede mevcut halkın haklarına zarar gelmemesinin sağlanacağı da vadediliyordu.
