Ankara Büyülü Fener Sineması?nda yeni vizyona girmiş bir film izledik. Filmin adı ?İşe Yarar Bir Şey? ve izleyen herkes, işe yarar bir şey yaptığını söylüyordu.
Ankara Büyülü Fener Sineması?nda yeni vizyona girmiş bir film izledik. Filmin adı ?İşe Yarar Bir Şey? ve izleyen herkes, işe yarar bir şey yaptığını söylüyordu.
Film, Türkiye?de sinemanın farklı bir yere doğru gittiğinin kanıtı nitelikte. Yönetmen Pelin Esmer ve Barış Bıçakçı?nın birlikte yazdığı senaryo çok başarılı. Edebiyatın, şiirin, sinemayla iç içe olduğu; hatta iç konuşmalarla da insanın her an kendi kendine kafasında senaryo yazabileceğinin göstergesi adeta.
Filmin Oyuncuları: Başak Köklükaya, Öykü Karayel, Yiğit Özşener, Ayşe Nil Şamlıoğlu, Berfu Öngören.
Film bitiminde Yönetmen Pelin Esmer ve oyuncu Yiğit Özşener ile tatlı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Film uzun bir Tren yolculuğuyla başlıyor? Niçin Tren ve yol?
Yönetmen Pelin Esmer: Trenin birçok sebebi var. Hikâyemize hizmet eden bir araçtı, bu anlamda çok yardımcı oldu. Yönetmen olarak benim için de tercih etmemin nedeni, görsel olarak hikâyeme katkı sundu. Dolayısıyla treni seçmem çok tesadüfi değil.
Filmin sonunda Yavuz Karakteri öldü mü? Ölmedi mi?
P.E: Yavuz?un ölüp ölmemesi sizin eve götüreceğiniz soru. Ben bir şey demeyeyim.
Filmde edebiyat ve şiire oldukça yer verilmiş. Siz şiir sever misiniz?
P.E: Evet şiiri seviyorum.
Bir sahnede Karga figürü kullanıldı. Neden karga, bunun bir anlamı var mı?
P.E: Bunun doğru bir cevabı yok. Benim için Karganın çok fonksiyonel bir işlevselliği var. Tren yolculuğunda Leyla?nın gördüğünü Yavuz göremiyordu. Tren yolculuğu, istasyonda bittiğinde onun gördüğünü Yavuz?a taşımak istiyordum, aralarında bir araç gibi. O yolculuk istasyonda durduktan sonra devam edebilmesi için bir araç aradım. O da bir kuştu. Karga da baktığım da güçlü, dayanıklı bir kuş ve Yavuz?un evine kadar uçup oraya konabilecek bir kuş. Fonksiyonel amacı oydu. Ama arkasındaki hikâyelere pek çok şey yazabiliriz.
Filmde geçen şiirler özel olarak mı yazıldı?
P.E: Finaldeki şiiri Barış Bıçakçı özel olarak Leyla karakteri için yazdı. Diğerleri senaryonun içinde bizim yazdığımız şeylerdi.
Yavuz Karakteri için nasıl hazırlandığınız? (Oyuncu Yiğit Özşener?e)
Yiğit Özşener: Role hazırlanırken olağanüstü şeyler yapmadım. Sadece yönetmenin benden istediği temel şeyler vardı. Diyetisyenim vardı. Zayıflamam gerekiyordu. Saçı sakalı bıraktık. Sadece bir aksilik oldu. Filme başlamadan 1 hafta önce safra kesesi ameliyatı oldum.
Onun dışında hazırlık kısmı tamamen senaryonun beni bağladığı kadarki hazırlık kısmı. Çünkü daha çok hani oyuncunun kendi atını koşturmasından ziyade senaryonun onun için zorunlu kıldığı şeyleri takip eden biriyim, - Sevseniz de sevmeseniz de- yoksa oyuncunun kendi atını koşturması çok daha kolay bir şey. Burada da benim için önemli noktalar vardı. Onları takip etmeye çalıştım diyelim.
Filmdeki bir durum gerçekte başınıza gelmiş olsaydı kararınız yine aynı mı olurdu?
Y.Ö: Hiçbir fikrim yok. Bir şeyi tahayyül etmekle yaşamak farklı şeyler. Dolayısıyla öyle olsaydı, böyle olsaydı demek çok da doğru değil. Bununla zerre kadar ilgilenmiyorum. Benim deneyimim bunu bana gösterdi. Herkesin deneyimi de kendini bağlar. Çünkü karşılaşma başka bir şey. Hayat da böyle karşılaşmalarla dolu. İnsanız hata yaparız, düzeltiriz. Çok zor durumlarda kalırız ama hani ben şuna inanıyorum, ?Ateş düştüğü yeri yakar? gerçekten. Yani kimsenin kimseyle o kadar çok empati kurabilmeye de imkanı yoktur. Empati kurabilseydik dünya böyle bir yer olmazdı bence çok farklı bir yer olurdu. Empati sözlükte olabilir de; hayatta ancak başımıza gelince, biz yapınca anlayabileceğimiz bir şey. O yüzden hepinizin cevabı farklıdır. Benim de cevabım farklıdır ama benim başıma gelseydi ne olurdu bilmiyorum. İnanın bilmiyorum.
P.E: Ben de bilmediği için Yiğit?i seçtim.
(Kahkahalar?)
Y.Ö: Nasıl olsa bilmiyor, oynar dedi.
Çekimlere başlamadan herhangi bir araştırmanız oldu mu?
P.E: Bu filmde hiçbir araştırmaya girmedim. Çünkü bence bu filmde teyit edilebilecek, test edilebilecek hiçbir duygunun peşine düşmedim. Sadece hayal ettiğim, biraz belki kendi yaşadıklarımdan, hayal ettiklerimden karışık bir şey. Yani bir şeyi teyit etmek, araştırmak ihtiyacı duyduğum bir senaryo değil. Burada yarattığımız karakter Leyla?nın zaman zaman kendi için, kimi zaman emniyetli hissetmek için, kimi zaman önüne geçemediği için hayaller kurduğu bir karakterdi. Dolayısıyla böyle bir araştırmaya ya da bunun doğrusunu yanlışını test etmeye gerek duymadım.
Filmde kadın karakterlerin dayanışması söz konusu diyebilir miyiz?
P.E: Bu filmi yaratırken bir dayanışma var. Filmde karakterlerin dayanışmaya gittiği bir yol var ama o amaçla yapılan bir film değil.
Yakın dostlarım Berna Baş ve Belmin Söylemez benim en büyük destekçilerim. Ben o anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Birbirimize olabildiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Şahsen ben yönetmen olarak bu iki yönetmen arkadaşımdan aldığım desteği bu filme katabilmişimdir umarım. O anlamda çok şanslıyız ve sevgilerimi iletiyorum.
Senaryo seçiminde neden ölüm konusunu işlediniz? Ölümü sıklıkla düşünür müsünüz?
P.E: Çok tanıdık konular, gündelik konular gibi geliyor aslında bana. Şunu merak ediyorsanız; aslında Yavuz karakteri sonradan çıktı. Yani başta şair bir kadının, yolculuğuna şahit olmak üzere yola çıktık. Sonra Yavuz karşımıza çıktı. Ölüm konusu zaten yaşamı düşünen ve sorgulayan her anımız için ölüm onun o kadar ikizi ki çok doğal olarak çıktı. Yoksa her an ölümü düşündüğüm için değil yani.
Y.Ö: Çok kısa bir şey eklemek istiyorum. Ölümle karşılaşılan her an, bize neyin gerçekte ciddi olup olmadığıyla ilgili bir şey hatırlatıyor. Yani burada o var. Biraz böyle bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Ben çok trajik bakmıyorum.
P.E: Ölümden çok yaşama kafa yorduğumuz için belki bu filmi yaptık diyebilirim. Çünkü ölüm, kendi deneyimimizle daha önce yaşayıp anlatabileceğimiz bir şey değil. Dolayısıyla ölümü ancak olsa olsa yaşam üzerinden anlatabiliriz.
Ölümle alakalı sarı çiçek konuşması bana Abbas Kiarostami?nin Kirazın Tadı filmini hatırlattı. Çok güzel bir benzerlik yakaladığınızı düşünüyorum ve çok teşekkür ediyorum böyle bir film çektiğiniz için.
P:E: Abbas Kiarostami, sinemaya cesaret etmeme sebep olan yönetmenlerden biri. Eğer onun bir filmi ile de ilişki kurabildiyseniz de teşekkür ederim. Sağolun.
Oyuncu Yiğit Özşener ile
Yönetmen Pelin Esmer ile
Röportaj: Derya BUDAK