Yurtdışında doğmuş büyümüş, ama asılları Türk olan nesiller yetişiyor. Çifte vatandaşlı bu neslin özünü kaybettiğini düşünenleri adeta utandırarak, Kosava'da herkesi duygulandıran örnek bir davranış sergiledi.
Avrupa?da, vatandaşlık tartışmaları her geçen gün artarak devam ederken, o ülkelerde anavatanlarından ayrı yeni yeni kuşaklar yetişiyor.
'Türk kültürünün bizzat içinde, vatanlarında yaşayan gençler Batı'ya özentiyle karışmışken, Avrupa'nın göbeğinde doğmuş,büyümüş asılları Türk olan gençler her halde çoktan değerlerimizi, özümüzü unutmuştur' diye düşünenler çoğunluktadır. Hollanda'da gurbetçi ailelerin çocukları bu düşünceyi bile utandıran bir davranış sergileyerek Oğuz'un çocukları olduklarını adeta dünyaya bir kez daha duyurdular.
Geçtiğimiz hafta, çoğunluğu Türk kökenli bir grup genç Kosova?da örnek bir proje gerçekleştirdi. Kosova?nın Rilindja kasabasındaki bir ilkokulun restorasyonu için bir araya gelden kırk kişiden oluşan grup, sahiplendikleri okul projesi için tanıdıklarından ve özellikle gençlerden yirmi iki bin Euro topladı.
Gençler, toplanan para ile birlikte yanlarına aldıkları okul malzemeleriyle önce otobüsle Hollanda?dan Almanya?ya gitti. Ardından da gecenin bir yarısı Almanya?dan uçağa binerek Priştina?ya ulaştı.
Uzun yolun ardından uykusuz ve yorgun kalan gençler, tüm heyecanlarıyla hemen okulun restorasyonuna başladılar. Tam bir hafta boyunca okulun duvarlarını, kapılarını, pencerelerini boyadılar; temizliğini, çevre düzenlemesini yaptılar. Tüm bunları yaparken Kosova?lı çocuklar da kendileri için kilometrelerce uzakta gelmiş büyüklerini yanlız bırakmadılar, onlar da bu fedakar gençlerle birlikte kollarını sıvadılar.
Okul binasını yenileyen gençler, okulun açılışını da yapmayı ihmal etmedi. Arnavut, Türk ve Sırplardan oluşan seksen kişilik öğrencilerin mutluluğunu aileler ve öğretmenler de ortak oldu. Kosavalılar, Hollada'dan yanlızca kendileri için gelen bu gençlere minnet duygularını ifade etti.
Daha sonra Hollanda?dan giden grubun bir bölümü Kosova Demokratik Türk Partisi yetkililerini ziyaret ederek, partiden Orhan Lopar?ın hazırladığı program çerçevesinde Genel başkan ve Bakan Mahir Yağcılar başta olmak üzere Türk köyü Mamuşa?yı ziyaret ederek bazı programlara katıldı. Gönül coğrafyasındakilerle buluşup hasret gideren Oğuz'un çocukları, Kosova?da ikinci mutluluğu yaşadılar.
Yazarımız Veyis GÜNGÖR, eurovizyon.co.uk adlı sitede anlattığı bu olay aidiyetin öngörülmez tezahürünü bir kez daha kanıtladı. Çünkü; aidiyet pasaport veya karar vericilerin tezleriyle oluşacak veya kaybolacak bir duygu değil. Aidiyet bir insani davranış veya bir toplumun kaderidir.
Güngör; Oğuz?un Çocukları?nın kaderini şöyle anlattı:
Hemen hemen tamamı Hollanda doğumlu olan bu gençlerin Kosova çalışmaları kelimenin tam anlamıyla öngörülemeyen bir aidiyet tezahüründen başka bir şey değildir. Zira bu gençlere, ne Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ne başka bir lider ?gençler Kosova?da okul restorasyonu yapın? dememiştir. Gençler kendiliğinden harekete geçerek, insiyatif almışlar ve projeye inanarak hayata geçirmişlerdir. Gençlerin bu davranışı sadece Kosova ile sınırlı da değildir. Aynı gençler üç yıl önce Gazze?de de kendi aralarında topladıkları parayla 150 kişilik bir lise binasını restore ettirmişlerdi.
Evet. Gençlerin bu davranışı mensup oldukları kültür ve medeniyetin insan tasavvurundan kaynaklanmaktadır. Gençler ne kadar farkındalar bilinmez ama, bu eylem ?Oğuz?un Çocukları?nın kaderidir. Gençlerin bu özellikleri onların Hollanda?ya aidiyet duymadıkları anlamına gelmez. Böyle yorumlanmamalı. Tam aksine küresel bir sorumluluk olarak değerlendirilmeli. Karar vericiler gençleri ödüllendirmeli ve örnek insan örnek davranış olarak öne çıkarmalılar.
Haber: Yasemin Altun