Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz'ın, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerine liselere geçişte uygulanacak yeni modele ilişkin açıklamalarını değerlendirdi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın bazı okulları 'nitelikli' diye tanımlamasının iktidarın eğitim alanındaki başarısızlıklarının itirafı olduğunu belirterek, 'Nitelik tartışması yapılacaksa Adalet ve Kalkınma Partisinin milli eğitim politikaları, milli eğitim bakanları, bakanın kendisi ve bu eğitim sistemine saldıran Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı için yapılmalıdır.' dedi.
Özel, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz'ın, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi yerine liselere geçişte uygulanacak yeni modele ilişkin açıklamalarını değerlendirdi.
TEOG'un kaldırılmasıyla ilgili ne Yılmaz'ın ne de Başbakan Binali Yıldırım'ın bilgisi olduğunu savunan Özel, 'Tek adam o gün yatağından kalktı ve TEOG'u kaldırmaya karar vermişti. Maalesef bundan ne Başbakanın ne de Bakanın haberi vardı. Öğrenciler ise hiçbir şeyden habersiz sınava hazırlanmaya devam ediyorlardı. Tek adam sınava o kadar kızmıştı ki, daha doğrusu tek adam referandum sonuçlarına o kadar kızmıştı ki bunun sorumlusunun sınav sistemi olduğunu düşünüyordu.' ifadesini kullandı.
AK Parti iktidara geldiğinde 3 ila 10 yaş arasında olan çocukların bugün seçmen olduğunu ve o seçmenlerin de referandumda 'tek adam rejimine 'hayır' dediğini' savunan Özel, iktidarın yetiştirmek istediği nesilden bu sonucu ummadığını, bu nedenle de sistem değişikliğine gittiğini bildirdi.
'Normal bir ülkede hükümet götürecek bir itiraf'
Özgür Özel, açıklanan yeni sistemde okulların yüzde 8-10'u için merkezi sınav olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Yüzde 90-92 okul için, normal bir ülkede hükümet götürecek, bakan tarafından yapılmış bir itiraf var. Diyor ki bakan; 'Yüzde 10 nitelikli okul sınav yapacak, niteliksiz okullara sınavsız girilecek. Türkiye'de 9 bin lise var, 600'ü bakan ağzıyla nitelikli okullar olarak sınıflandırılmıştır. Geri kalan 8 bin 400 okul, Sayın Bakan açısından niteliksiz okullardır. Burada bir nitelik tartışması yapılacaksa Adalet ve Kalkınma Partisinin milli eğitim politikaları, milli eğitim bakanları, bakanın kendisi ve bu eğitim sistemine saldıran Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı için yapılmalıdır. Bu tartışmanın önümüzdeki dönemde vatandaşlar tarafından yapılacağı açıktır.'
'Eğitim sistemi üzerinden genç seçmenle hesaplaşıyorlar'
İktidarın eğitim sistemi üzerinden genç seçmenle hesaplaştığını savunan Özel, 'en iyi okul eve en yakın okuldur' dayatmasıyla öğrencilerin imam hatip liselerine yönlendirildiğini söyledi.
Özel, 'Son bir yılda imam hatip lisesi sayısı yüzde 22 arttırıldı ama imam hatibe giden öğrenci sayısı son bir yılda yüzde 7 düştü. Sayın Bakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının imam hatiplerle ilgili ne kadar çabası olursa olsun, vatandaş çocuğunun eğitim alması için doğru yerin imam hatip olmadığını, oranın gerekli ama bir meslek okulu olduğunu görüyor.' ifadesini kullandı.
Öğrencinin ikamet ettiği yerdeki okullara mecbur bırakılmasının 'veli göçüne' yol açacağına dikkati çeken Özel, yoksul mahallelerdeki ailelerin nitelikli görülen okulların bulunduğu yerlere taşınması çabasına gireceğini dile getirdi.
Özel, CHP'nin eğitim sisteminde eşitsizliklerin giderilmesini ve sınavsız bir sistemi savunduğunu bildirdi.
'Cumhurbaşkanı aday olsa İstanbul'un kaybına engel olamaz'
Yerel seçimlere de değinen Özel, AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Başbakan Binali Yıldırım'ı düşündüğü yönündeki haberleri hatırlatarak, AK Parti'nin yanlış uygulamaları ile İstanbul'u artık kaybettiğini ve bir daha kazanamayacağını iddia etti.
Özel, 'İstanbul'u kaybedecek adayı Recep Tayyip Erdoğan belirleyecek. O adayın Binali Yıldırım olmasını öneriyorlar. Değil Başbakan, Cumhurbaşkanı aday olsa İstanbul'un kaybına engel olamaz.' dedi.
Başbakan Yıldırım'ın ABD ziyareti
Özel, siyasetçi ve zenginlerin off-shore yatırımlarının 'Cennet Belgeleri' adıyla yayımlandığını belirterek, şu görüşlere yer verdi:
'Vatandaşlara sesleniyoruz; emekli maaşınızdan artan 140 lirayı dolar yaptırıp yastık altında tutuyordunuz. Size 'Bozdurun bunu. Bize destek olun' dediler. Size dolar bozdurttular. Şimdi o Binali Yıldırım; 'Yerli malı yurdun malı' diyen, 'yerli ve milli' lafını ağzından düşürmeyen Binali Yıldırım, ne yapıyor? ABD'nin yerli ve milli parasıyla vergisiz ticaret yapmak için şirket kurduruyor, çocukları şirket kuruyor. Size 'Milli para kullanın' diyorlar, kendileri Amerika'nın milli parasını kullanıyorlar. Vergi ödememek için de off-shore hesapları kullanıyorlar.'
Özel, Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD ziyaretini de eleştirerek, görüşmelerdeki gündemin medyaya yansıtıldığı gibi olmadığını öne sürdü.
Yıldırım'ın ABD Başkanı ile değil, başkan yardımcısı ile görüşmesinin mütekabiliyete aykırı olduğunu belirten Özel, alt düzeyde görüşmeler yapılarak, Türkiye'nin itibarına zarar verildiğini söyledi.
Özel, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal'ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sözlerinin de kabul edilemez ve hakaret niteliği taşıdığını bildirdi.
'Diğer partilere de bu sorular sorulur'
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özel, seçimlerde ittifak sorusu üzerine, CHP'nin gündeminde belediye başkanları üzerinden yapılan sivil darbe olduğunu belirtti.
Özgür Özel, bunun için de bir yerel seçim çağrısı yaptıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
'Bu çağrımıza anayasa değişikliği gerektiği için destek beklediğimiz başlıca parti Adalet ve Kalkınma Partisi. O seçimden kaçıyor görülüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi tutumunu netleştirdikten sonra diğer partilere de bu sorular sorulur. Biz anamuhalefet partisi olarak, 'Hayır'ın taşıyıcı kolonu olarak önümüzdeki seçimlerde kendi adaylarımızla çok başarılı sonuçlar alacağımıza inanıyoruz. Ama mesele; Türkiye'nin tek adam rejiminden kurtarılması noktasına geldiğinde, cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP üzerine düşen sorumluluğu veya fedakarlığı yapma konusunda, tek adam rejimine karşı yeniden 'Parlamenter sistem' diyenlerle birlikte bu mücadeleyi verme konusunda referandumdaki çizgisindedir. Türkiye'nin en köklü partisi, belediye seçimlerini kazanmak için açık, örtülü ittifakların peşinde koşmak durumunda değildir. Seçmen sandıkta zaten gerekli ittifakı yapmaktadır. Bu konu gelecekte dönemde partinin yetkili kurullarının alacağı kararları bağlamaz. Bu konudaki açıklama kişisel görüşüm.'