Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinin Anadolu'da olduğuna dikkati çeken Özhaseki, yoksulluk, eğitimsizlik, göç gibi sıkıntılar ile geç planlamalar gibi hataların şehircilikte birtakım yanlış uygulamaları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Özhaseki, yaşanan sıkıntıların yanı sıra planlama yetkisinin de onlarca kurumda bulunduğunu dile getirerek, tüm bu sıkıntılarla Türkiye'de sağlıksız ve kimliksiz şehirlerin oluştuğunu vurguladı.
'Müşterek bir sorumluluk söz konusu'
Bunun sadece kendi sorumluluğundaki bir sorun olmadığını belirten Özhaseki, 'Binlerce yıllık gelenek üzerine oturmuş olan ve onlarca sorumlusu olan işin neticesini ifade etmeye çalışıyorum. İsterseniz söylemeyelim, isterseniz bu doğrulardan vazgeçelim ama gerçek, hakikaten böyle.' değerlendirmesinde bulundu.
Hep birlikte bu sorunun nasıl düzeltileceğinin konuşulması gerektiğini anlatan Özhaseki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisini Bakırköy sahilindeki yüksek katlı binalarla ilgili imzasının olmasıyla suçladığını ancak bu yapılar inşa edildiğinde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu hatırlattı.
'Suçu birbirimize atmayalım, atacak olursak çok söyleyeceklerim var. Müşterek bir sorumluluk söz konusu.' diyen Özhaseki, şehircilikte yaşanan sıkıntılarla ilgili hem belediyeler hem bakanlıklar hem de vatandaşların sorumluluğunun bulunduğunu kaydetti.
'2030'a kadar İstanbul'da çok ciddi bir deprem olacak'
Özhaseki, deprem ve kentsel dönüşümle ilgili olarak da nüfusun yüzde 71'inin birinci ve ikinci derecede deprem bölgesinde yaşadığını belirterek, depremle ilgili temel hazırlıkların yapılmasının şart olduğuna dikkati çekti.
Bakan Özhaseki, 'Hele hele İstanbul için hocaların ortak görüşü, Kuzey Anadolu Fay Hattı geldi, boğazlarda Adaların önünde bekliyor. 'Adalar segmenti' deniyor. Adalar segmentinde belli sürelerde olan depremselliğe baktığımızda doğrusu 2000'li yılların başında süre de dolmuş gibi gözüküyor. Hocaların ortak ittifak ettiği, bir iki kişi istisna koymuşlar süreyi daha uzun veriyorlar ama genelinin söylediği şu, 2030'a kadar İstanbul'da çok ciddi bir deprem olacak.' değerlendirmesini yaptı.
Bu depremin büyüklüğünün de 7 ve üzerinde olmasının öngörüldüğüne dikkati çeken Özhaseki, İstanbul'un özellikle sahil kesiminde 2000 yılından önce inşa edilen 3-4 katlı yapıların buna hazır olmadığını vurguladı.
Gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesinin gerekse Mecliste yapılan bir çalışmanın neticesinde ilk etapta 600 bin riskli bağımsız birimin göründüğüne değinen Özhaseki, 'Allah korusun, bunun yıkılması demek, hafif-orta hasarlıları söylemiyorum, bunun olması demek bir kere tamamıyla şehrin çökmesi, altyapının gitmesi demek. Binlerce insanın o evlerin altında can vermesi demek.' diye konuştu.
Prof. Dr. Celal Şengör'ün böyle bir deprem karşısında Türkiye'nin bağımsızlığının gideceğini söylediğini aktaran Özhaseki, 'Ben katılıyorum. Hasarı ölçüyorum, 100 milyar dolar civarında. O zaman bir an önce bizim bu gerçekleri bilerek hareket edip kentsel dönüşümü hızlandırmamız lazım. Adı kötü, amiyane tabirle herkes gıcık kaptı bundan, 'rantsal dönüşüm' denildi, bir şey denildi.' açıklamasında bulundu.
'Alan bazlı dönüşüme geçmemiz lazım'
Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşümde kötü uygulamalara örnek olarak belediyelerin, mahalle dönüşüme girdiği zaman yoğunluğu bir yerine iki yaparak ve birini müteahhide birini de vatandaşa verip çözmeye çalışmasını gösterdi. Bu noktada sosyal donatı, altyapı, yeşil alan ve otoparkın hesaplanmadığını anlatan Özhaseki, bu durumda İstanbul'un nüfusunun da iki misline çıkacağını vurguladı.
Özhaseki, bina bazlı dönüşümlerde örneğin İstanbul'daki Bağdat Caddesi'nin rant yüksek olduğu için iki kat üste konularak dönüştüğünü ancak yoksul vatandaşların oturduğu yerlerin ise dönüşmediğini belirtti.
Bunların tamamının, şimdiye kadar yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarının yanlışlıkları olduğunu dile getiren Özhaseki, şöyle konuştu:
'Biri de yasadaki boşluklardan; öyle davalar açılmış ki o davalar da bir sürü engelleme aracı olmuş. Ben arkadaşlardan şu ana kadar Türkiye çapında ne kadar alanı ve kaç konutu ilgilendiren bir çalışma olduğunu sordum; 1 milyon 100 bin. Gerçekleşme oranı ne? Bina bazlılarda yüzde 76, alan bazlılarda yüzde 11-12. Alan bazlılarda tıkanıyoruz. O zaman bizim yapmamız gereken doğru bir şekilde bu işi yeniden planlamak. 5 sene içerisinde eksiğimizi fazlamızı gördük. Hatamızı da anladık, iyi olan yönlerini de gördük. O zaman bundan ders alarak bizim yeni bir planlamaya geçmemiz lazım.
Bina bazlı dönüşümlere biraz frene basıp alan bazlı dönüşüme geçmemiz lazım. Alan bazlı dönüşüm yapılırken her türlü sosyal donatı hesaplanıyor. İşte yeni planlamalarda, her arkadaşın belki de ittifak ettiği bir konu, mahalle konseptine geçilmesi. Mahallenin bir merkezinin, sokaklarının olması, esnafa gidip gelirken selam vermek, komşuların birbirini bilmesi, hatır sorması. Çok yüksek yapılardan vazgeçilmesi, altyapısının düzgün bir şekilde konulması.'
Kentsel dönüşüme ilişkin kanun taslağının bir an önce çıkması gerektiğini belirten Özhaseki, özellikle İstanbul'da deprem riskine karşı bekleyecek vakit olmadığını söyledi. Bu konuda uykularının kaçtığını dile getiren Özhaseki, 'Yapılan hataları bundan sonra tekrar etmemek adına 'doğru bir şekilde nasıl uygularız' diye prensipler geliştirdik, kanun taslağını da hazırladık. Bu konu da eğer Meclis çalışma takvimi içerisinde yer bulursa bir an önce gelmesi lazım. KHK ile çıkarsa bir an önce çıkması lazım, saniye beklemeden.' diye konuştu.
Bu konuda bakanlık olarak temel prensipleri sıralayan Özhaseki, bunlardan ilkinin 'yerinde dönüşüm', ikincisinin 'herkesi bir ev sahibi yapmak' olduğunu anlattı.
Özhaseki, 'Yerinde dönüştürdüğümüzde binaları yıktık, yeniden yaptık. Parayı nereden alacağız? Mecburen rezerv alana ihtiyacımız var. Buldum iki rezerv alanı, bunu önce Bakanlar Kurulunda tartışıyoruz. Kabul edilirse herkese de tartışmaya açacağız.' ifadelerini kullandı.
İstanbul'un, Avrupa ve Asya tarafında belirledikleri yerler olduğunu aktaran Özhaseki, bu bölgelerde mahalle konseptine uygun, çok yüksek olmayan projeler ortaya çıkardıklarını söyledi.
Özhaseki'nin soru ve eleştirileri yanıtlamasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bu bakanlığa bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2018 bütçesi kabul edildi.