Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı 'çatı' davası sanığı Gökhan Çetin, karargah koridorunda elleri bağlı olan Astsubay Kıdemli Çavuş Ersin Aşçı'ya arkasından silah doğrulttuğu görülen fotoğrafa ilişkin, 'Silah tutuşum tamamen yanlış değerlendiriliyor. Herhangi bir bağlama, derdest söz konusu değil. Terör saldırısı ve sabotaj girişimi nedeniyle personeli binadan boşalttık.' dedi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşmada önce, olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığında (ÖKK) astsubay kıdemli çavuş olan ve darbe girişimi saatinin erkene alınması sonrasında Akıncı Üssü'nden otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gelen 33 kişilik grup arasında yer alan Gökhan Çetin'in savunması alındı.
Çetin, tim komutanı Mehmet Aytaç'ın kendisine, 15 Temmuz'da koruma tatbikatı düzenleneceğini söylediğini ve bu tatbikata katılması emri verdiğini ifade etti.
Aytaç'ın kendisini ÖKK'dan Akıncı Üssü'ne gönderdiğini, buradan da saat 17.15 civarında ÖKK'dan sivil aracıyla Akıncı Üssü'ne gittiğini bildiren Çetin, buraya varınca nizamiyedeki görevliye tatbikat için geldiğini söylediğini, görevlinin kendisine nereye gideceğini sorduğunu ve gösterilen yere geçerek aracını park ettiğini belirtti.
Çetin, tim komutanı Aytaç'ın da otomobiliyle geldiğini gördüğünü ifade ederek, burada tim komutanının emriyle silah ve teçhizat kuşandıklarını ve otobüslere bindiklerini anlattı.
Çetin, Fırat Alakuş'un da 'Genelkurmaya yönelik terör eylemi ve sabotaj istihbaratı alındığını, oranın emniyetini sağlayacaklarını' söylediğini bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığına gelmelerinin ardından, karargah binasına tim komutanının arkasında olacak şekilde girdiğini, komutanın hizmete yönelik emirlerini yerine getirdiğini aktaran Çetin, tim komutanı Aytaç'ın, Ferhat Üsteğmen ile hareket etmesini söylediğini belirtti.
Çetin, şunları kaydetti:
'Birlikte çıkışa yöneldik. Karargahtan çıkıp başka bir binanın güvenliğini sağlayıp emniyete aldık. Sivil polis, hiç kimseyle karşılaşmadım. Bulunduğum bölgenin hemen solunda nizamiye binasının yüksek duvarı, orada kalmaya devam ettim. Bir süre sonra patlama sesleri duydum. Bulunduğum bölgeye hiç ateş gelmedi. Bu esnada ara ara yakın nöbet kulübesine gidip, durumu öğrenmeye çalışıyordum. Beklediğim bölgeye gelen patlama sesleri azalmıştı. Hava aydınlandığında telsizle tim komutanım Mehmet Aytaç'a ulaşmaya çalıştım, ancak ulaşamadım. Hava aydınlanmış ve sesler kesilmiş olduğundan Aytaç'a ulaşmak için bulunduğum bölgeden ayrıldım. Anıl astsubay ile karşılaştım, olanlar hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Kuzeydoğu köşesine doğru yürüdüm. Bir grup ÖKK personeli ile karşılaştım. Karargah binasında Fırat Alakuş'un açıklama yapacağını söylediler. Oraya gidince Alakuş, kandırılarak bir darbenin içine irademiz dışında çekildiğimizi, emniyet güçlerine sığınacağımızı söyledi. Şaşırdım. Sonrasında Hiçbir mukavemet göstermeksizin emniyet güçlerine sığındım.'
Genelkurmay Başkanlığında bulunduğu sırada suç teşkil eden hiçbir eylemi olmadığını öne süren Çetin, konumu nedeniyle 'büyük resmi görmesinin söz konusu olamayacağını' savundu.
'Silah tutuşum yanlış değerlendiriliyor'
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Çetin'e, iddianamede yer alan ve Genelkurmay Karargahı Muhabere Merkezi koridorunda silahlı ve tam teçhizatlıyken, elleri bağlı olan Astsubay Kıdemli Çavuş Ersin Aşçı'yı götürdüğüne ilişkin fotoğrafı sordu.
Çetin, bu konuda, 'Silah tutuşum tamamen yanlış değerlendiriliyor. Herhangi bir bağlama, derdest söz konusu değil. Orada derdest falan yok. Terör saldırısı ve sabotaj girişimi nedeniyle personeli binadan boşalttık.' iddiasında bulundu.
Başkan Oğuz Dik, 'Binayı böyle mi boşaltıyorsunuz? Bunlar askeri personel değil mi?' ifadesini kullandı.
Sanık Güven Keskin
Duruşmada daha sonra olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tayin Daire Başkanlığında binbaşı rütbesiyle görev yapan sanık Güven Keskin'in savunmasına geçildi.
İddianamede, olay günü görevi olmamasına karşın helikopterle Genelkurmay Başkanlığına geldiğine dikkat çekilen Keskin, olay günü öğle saatlerinde eşinin memleketi İskenderun'a gitmeyi planladığını, ancak saat 10.30-11.00 civarında tankçı subay ve astsubayların rotasyonu konusunda gelen bir emir nedeniyle yola çıkamadığını ifade etti.
Mesai sonrasında evindeyken saat 22.30 sıralarında kendisini arayan birinci amiri yarbay Mehmet Aydın'ın 'Neredesin? Hemen mesaiye gel.' dediğini kaydeden Keskin, gece yarısı birçok kez mesaiye gittiğini, o gün de acil bir gelişme olduğunu düşünerek yola çıktığını ileri sürdü.
Keskin, sözlerine şöyle devam etti:
'Saat 23.30 sularında şube müdürünün odasına gittim. Beni görünce 'Terör saldırısı ihtimali var. Kamuflajlarını giy' dedi. Giyip, tekrar yanına gittim. 'Neler oluyor' diye sorunca 'Ortalık allak bullak' dedi. 2 nolu nizamiyeye gittim, 10-15 personel vardı. Ne olduğunu sorunca bir personel, 'Genelkurmaya saldırı olmuş. KKK'ya da saldırı ihtimaline karşı görevlendirildik. Emniyeti takviye edeceğiz' dedi. 1,5-2 saat orada durduktan sonra odama çıktım.'
Keskin, saat 03.00 sıralarında bir albayın 'Genelkurmaya saldırı olmuş. Takviye personel isteniyor.' dediğini ve kendisinin yanı sıra Albay Yusuf Güleç, Üsteğmen Abdülkadir Bozan ve Gökhan Akdağ ile Yüzbaşı İsmail Aydın'ı seçtiğini belirterek, saat 03.30-04.00 sıralarında helikopterle Kara Kuvvetleri Komutanlığından Genelkurmay Başkanlığına gittiklerini anlattı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ilişkin darbe iddianamesini okuyunca bu kişinin Albay Hasan Yılmaz olduğunu öğrendiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığının bahçesinde sıralanmış tankları gördüğünü söyleyen Keskin, bu süre içinde hep bahçede bulunduğunu ifade etti.
Görüntülerde elinde bulunan piyade tüfeğini, Genelkurmaya hareket etmeden önce Hasan Yılmaz'ın verdiğini bildiren Keskin, sabah saatlerinde yanlarına gelen Mahir adlı başçavuş aracılığıyla Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile konuştuklarını, onun '3-5 çapulcu hain sizi kandırdı.' dediğini, 'emniyet almalarını' istediğini, operasyon düzenleneceğinden bahsettiğini ileri sürdü ve 'O andan itibaren gerçeği öğrendik.' iddiasında bulundu.
Daha sonra polis noktasına intikale başladıklarını söyleyen Keskin, sorular üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığına gidince cep telefonları içeri alınmadığı için telefonunu otomobilinde bıraktığını öne sürdü.
Keskin, Mahkeme Başkanı Dik'in 'Darbe girişimi olduğunu ne zaman anladın?' sorusu üzerine '08.00-09.00 civarında Aksakallı Paşa ile konuşana kadar hiçbir şey anlamadım.' dedi.
Soru üzerine Keskin, evine gelen telefon üzerine karargaha giderken otomobilinde radyodan gelişmeleri duymadığını, genelde yabancı müzik dinlediğini söyledi.
'Helikopterdeki hiç kimsede de telefon yok muydu?' sorusu üzerine, 'Telefon olup olmadığından emin değilim. Olsa da helikopterde açamazlar.' yanıtını veren Keskin, Başkan Dik'in, 'Seni bu tuzağa kim düşürdü?' sorusuna da 'Olayın FETÖ tarafından yapıldığı açık seçik ortada. Ama masumiyet karinesini çiğneyerek, 'Şu, şu, şu' diyebileceğim deliller elimde yok.' karşılığını verdi.
Bir başka soru üzerine Keskin, o gece eşiyle görüşme imkanım olmadığını, eşiyle ancak 16 Temmuz günü saat 11.00-12.00 civarı komutanların birinden aldığı telefonla görüştüğünü kaydetti.
Müşteki avukatlarından Eyüphan Korkmaz, 'Siz Genelkurmay Başkanlığına gitmeden önce gece alçak uçuşlar yapılmış, Boğaziçi Köprüsü kapatılmış, 5 saat önce Başbakan, 4 saat önce Cumhurbaşkanı açıklama yapmış. Bir sürü şehit var. Ankara kaynıyor. 5 kişiniz, bu hiç konu geçmedi mi?' sorusu üzerine, 'Çok ciddi bir ortam var. Biz kuvvet karargahının personeliyiz. Bütün emirler karargahı korumak şeklindeydi. Genelkurmay, TSK'nın kalbi, 'Oraya gitmem' diyemezsiniz.' dedi.
Keskin, TBMM'ye atılan bombaları duyup duymadığı konusundaki soruyu yanıtlarken de 'TBMM'ye atılan bombalar sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki odamdaydım' ifadesini kullandı.
Savunmanın ardından duruşmaya öğle arası verildi.