Unutuyoruz değil mi? Bir evimiz var çok güzel bir vatanımız?
Bir de yersiz yurtsuz insanlar var bu yeryüzünde. Nereye gitse adı mülteci olan, göçmen kuşlar misali hiç geçmeyen bir mevsimin göçmenleri?İşte böyle bir hikâyesi olan Mustafa Halil?le tanıştırayım sizi. Ama ondan önce bir şarkı bırakacağım buraya isteyenler dinleyip savaşın yıkımını hissedebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=PWbuJKTeL28
Şarkının Sözleri: Emel Mathlouthi Naci en Palestina Türkçe Şarkı Çeviri Sözleri
Adsız yerlerden geldim
Toprağım yok
Anavatanım yok
Ateşler yakıyorum parmaklarımda
Sana şarkılar söylüyorum kalbimle
Yürek telim gönül yakıyor
Filistin?de doğdum
Yerim yok
Toprağım yok
Yurdum yok
Filistin?de doğdum
Böyledir bizim kadınlarımız
Acıyla şarkı söylediğinde
Seni darmadağın eder
Savaşın yıkımından kaçarken hayat mücadelesine devam eden Suriyeli Mustafa Halil, çocuklarına bakmak için İstanbul?da bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Mustafa Halil 49 yaşında. Sekiz kardeşten biri ve akrabalarından kimisi Gaziantep?e yerleşmiş, kimisi Suriye?de kalmış. Bu süre zarfında 3-4 yıldır haber alamamış akrabalarından. Onlara ne olduğunu bilmiyor.
İş bulmak için tek başına İstanbul?a gelen Mustafa Halil, Zeytinburnu?nda bir tekstil atölyesinde çalışmaya başlamış. Suriye?deyken kendi atölyesi olan ve maddi durumu iyi olan Halil, savaştan sonra tek bildiği işe sarılmış. Tam bir buçuk yıl atölyede yatıp kalkarak para biriktirmiş. Patronunun yardımıyla ev tutup ailesini de yanına alarak düzenini kurmuş.
6 çocuğu olan Mustafa Halil şunları söylüyor:
?Gönül istiyor ki savaş bitsin Suriye?ye evimize dönelim. Allah hepsinden razı olsun. Geldim burada çalıştım. Patronum bana iş verdi. Elhamdülillah çalışıyorum. Rızkımız çıkıyor. Allah herkesin işini rast getirsin. İhtiyacımızı karşılıyoruz. İşimiz iyi ya da kötü olabilir. Savaştan daha iyi. Memleketteyken her şeyimiz vardı burada yok. Savaşın ne zaman biteceğini Allah bilir. Şimdilik buradayız. Bazı evlerimize bomba yağdı. Babamın evine bomba yağdı. Bizim evimiz de Halep?te idi. Savaş Halep?te başladı. Her gün her gün Halep?e bomba yağıyor. Çocuklar savaştan anlamıyor. Çocuklar yemek yiyecekler, süt içecekler. Siz kendiniz görüyorsunuz savaşta bu ihtiyaçları karşılayamıyoruz. İnsanın çalışması gerekiyor. Savaşta olsa harpta olsa kimi hayatını kaybederken kimi evleniyor. Hayat devam ediyor. Savaşta da her şey lazım. Patronumdan memnunum.?
Çocuklarının Türkçeyi az bildiğini söyleyen Halil, kızlarının atölyede bazen kendisine yardım ettiğini söylüyor. Ve ekliyor:
?Biz burayı sevdik ama insanın kendi memleketi başkadır. Doğru söylemek gerekirse biz burada misafir gibiyiz. İnsan kendi memleketinde kafasını kaldırdığı her dakika kardeşini, babasını, amcasını görüyor. Kardeşimi ve amcalarımı 4 senedir göremiyorum. Onları çok özledim.?
Halil, İşini nasıl buldun sorusuna şöyle cevap veriyor:
?Akrabalarım Türkiye?deydi. Çalışmam için Türkiye?ye gelmemi söylediler. Ben de Türkiye?ye geçtim. Teyzemin oğlu buradaydı. Onların telefonu üzerine İstanbul?a geldim. Teyzemin evine gittim. Onlarda yattım. Daha sonra çıktık iş güç aramaya. Sokaklarda dolaştık iş bulmak için. Tam buradan geçiyordum. Dükkânın kapısı açıktı. İçeriye girdim biri çalışıyordu. Dedim ki ?Amele lazım mı?? İsmet Özkök dedi ki ?Bu işi biliyor musun?? ?Ben ustayım? dedim. 1-2 gün çalıştım. İşimi beğendiler işe aldılar. 2 ay teyzemlerde kaldım. 2 ay sonra onların da çocukları olduğu için 10-15 kişi bir odada kalıyorduk. Zorluk çektik. Ben daha sonra İsmet?e atölyede yatmak istediğimi söyledim. Sıkıntı olup olmayacağını sordum. 1.5 sene dükkânda yattım. İsmet 2 atölyenin anahtarını bana teslim edip gidiyordu. Bana ne lazım oluyorsa İsmet?e telefon ediyordum. İhtiyaçlarımı karşılıyordu. Ben ona yardım ettim oda bana yardımcı oldu. Ailemi de gidip getirdim. İnşallah savaş biter. Herkes savaşın bitmesini istiyor. Herkes annesinin, babasının, kardeşinin yanına dönmek istiyor. Mecburiyetten burada duruyoruz. Ailemi çok özlüyorum. Onlara ne olduğu hakkında bilgim yok. Allah onları korusun. Suriye?de telefonlar çalışmıyor. Bir erkek kardeşim 2 kız kardeşim ve babamın 2. eşi Antep?te. Telefon ile onlarla görüşüyorum. Onlar da hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Çocuklarımın hepsi küçük çalışmıyor. Kızlarımdan ikisi bana yardım ediyor.?
Halil?in tek isteği çocuklarının okuması
Çocuklarının eğitiminin yarım kalmasına üzülen Halil, ?Çocuklarımın biri 3, biri 6, biri 8, biri 9, biri 11 biri de 13 yaşında. Hepsi daha önce okuyordu. İş güç bilmezler. Burada çocukların okula gitmesi için masraf gerekiyor. Yapamıyoruz. Hanımım evde çocuklarla ve işleri ile ilgileniyor. Aldığım maaş ancak bizi geçindiriyor. Fazla masraf yapamıyoruz. Ancak idare ediyoruz. Çocuklarımız Suriye bağlantılı okula gönderecektik. Çok para istediler. Gönderemedik. 6 çocuk 2 de biz 8 kişiyiz. Ancak geçiniyoruz. Türkiye?de ki okulları da bilmiyorum. Hangi okulun kabul edip etmediğini. Sormadım. Suriyeli çocukların okuyup okumadığını bilmiyorum. Ben sabah gelip çalışıp sonra eve gidiyorum. Bir yere çıkmıyorum. Kimseyi tanımıyorum. Kimseyi görmüyorum. Türkçeyi çok bilmiyoruz. Biraz anlıyoruz. Bundan 5-6 ay önce yardım ihtiyaçları için belediyeye gittim. 1.5 senedir buradayız kimse yanımıza uğramadı halimizi sormadı. Kimse çocuklarımızın okuyup okumadığını sormadı.? dedi.
?Bu devletten Allah razı olsun?
Son olarak bu imkanları sağladığı için Türkiye Devleti?ne dua eden Halil, ?Allah, peygamber, hepsinden razı olsun. Savaş oldu bizde bu şehre geldik. Çocuklar savaştan anlamadıkları için ölmesinler diye getirdik. Sağ olsun bu devlet kapılarını bize açtı. Geldik burada çalışıyoruz. Çocuklarımız yiyor, içiyor. Dışarda kalmadık.? diyerek teşekkür etti.
Haber: Deya BUDAK