Bosnalı yönetmen Aida Begic'in, 5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali kapsamında, Suriye'deki savaştan kaçarak Şanlıurfa'ya gelen yetim çocukların hikayesini anlattığı son filmi 'Bırakma Beni'nin galası gerçekleştirildi.
Begic, Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu, Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ile İstanbul Medya Akademisi tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla düzenlenen festivalde gösterilen filminin ardından seyircilerin sorularını yanıtladı.
Bu yıl festivalin Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması jüri başkanlığını da üstlenen Begic, daha önceki filmleri gibi 'Bırakma Beni'nin de savaş sonrası bir film olduğu yorumu üzerine, 'Ne zaman yeni bir film yapmak istesem komedi filmi çekmek istiyorum ama bu film, normal çalışmalarımdan daha farklı bir film oldu. Beşir Derneği tarafından yetim çocuklarla ilgili bir çalışma yapmak için davet edildim.' dedi.
Begic, yetimler için doğru bir çalışma yapmak istediklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
'En başta Beşir Derneği'nin desteğiyle, atölyelerle başladık ve oradan devam ettik. Gerçeğe yakın şeyler çekmeyi seviyorum, koltuğunuzda oturarak çekilen bir film çok hoşuma gitmiyor. Öncelikle somut bir adım atmak istedik, yüzlerce çocukla konuştuktan sonra bütün ekip bir araya geldi ve film ortaya çıktı. Burada özellikle kurgu çekimler yaptık çünkü hem çocukları korumak hem de aynı zamanda gerçeğe yakın duygularının yansımasını istedik.'
'Türkiye'nin Suriyeliler için yaptığı çalışmalar çok önemli'
Savaş sonrası hayatları anlatmaktaki amacına ilişkin ise Begic, 'Özellikle Kar'ın çekimlerini yaparken, savaş sonrası döneme ait bir çalışma yapmak istedim ama bunda savaş esnasında ama savaşın dışında onunla ilgili dönen birtakım olaylarla alakalı çektik. Bazen gerçekliğe ihtiyacımız oluyor. Özellikle Kar'ı çekerken o içeriğin içerisinde 2 veya 5 yıl kadar vakit geçirmeniz gerekiyor. Biz de Kar'ı 5 yıl süren çekimlerin sonucunda çektik.' ifadelerini kullandı.
Begic, Türkiye'deki film sektörü hakkında ise şu görüşleri paylaştı:
'Bu filmin ekibi yaklaşık 30 ülkeden gelen insanlardan oluştu. Onun için Beşir Derneği'ne, bu insanları buluşturduğu için teşekkür ediyorum. Bu filmde Türkiye, Suriye, Bosna Hersek ve Ürdün'den pek çok insan çalıştı. Ben farklı kültürlere sahip olan insanlarla çalışmayı seviyorum, bu ekibin içinde belki aynı dili konuşmuyorduk ama oradaki enerji ve çalışma zaten bu işi zenginleştiren bir özelliğe sahipti.
Türkiye'nin Suriyeliler için yaptığı çalışmalar ise gerçekten çok önemli. Çünkü her gün kapısını koşulsuz bir şekilde milyonlarca insana açan bir ülkeyi göremiyorsunuz. Buraya gelmeden önce çok bilgim yoktu ama özellikle Suriyelilerle tanıştıktan sonra onlardan çok şey öğrendim. Sadece Türkiye gibi bir ülkede bir anda kamplar ve buna benzer çalışmaların olduğunu görüyorsunuz, bu çok komplike bir durum belki ama kişisel olarak belirtmek isterim ki, kişisel olarak belli başlı bir anlayışa sahip olmamı sağladı ve daha umutla bakmaya başladım.'
'Bugün savaşın çocuğu olanlar, yarın Begic gibi gerçeğin resmini çizecek'
Sinema yazarı Abdulhamit Güler de 'Savaşın çocuğu olan bir kadın Aida Begic. Bosnalı biri olarak, Suriyelilerin yaşadığını en iyi anlayacak kişi herhalde kendisidir. Bu, filmin anlatımına da yansıyor. Savaşın çocuğu ifadesini yaşayarak anlattığı belli ve yetimler için bunun yapılması ayrıca dokunaklı.' ifadelerini kullandı.
Filmin bütünüyle gerçek olmasının ise oyuncusundan mekanına kadar her alanına yansıdığına dikkati çeken Güler, şöyle devam etti:
'Kamera kullanımı ve ışıktaki doğallık ısrarı da gerçeği hissetmemizi sağlıyor. Suriye meselesine sağır kalan ve illa da kendi açısından görmeye çalışan genel algının da çok ötesinde bir iş olmuş. Suriyelilerle muhatap olan Türklere küçük eleştiriler de getirmiş ama daha filmin başında yardım kuruluşlarının ve devlet politikası olarak Suriyelilerin misafir edilmesinin altı çizilmiş. Bugün savaşın çocuğu olanlar, yarın Aida Begic gibi gerçeğin resmini çizecek. Bu bakımdan çocuklarla ilişkimize dikkat etmeliyiz. Beşir Derneği gibi bir kuruluşun filmi desteklemesi de ayrıca mühim. Bu tür destekler ve yapımlar artmalı.'
Oyuncu Mehmet Emin Kadıhan ise 'Bütün dünyanın gözü önünde yaşanan savaşın oluşturduğu psikolojik yıkımı özellikle de mülteci çocukların gözünden başarılı bir şekilde anlatmayı başarmış Aida Begic. 'Kar' filmindeki etkinin çok daha fazlasını 'Bırakma Beni' filminde hissettiriyor. Mültecilere karşı uluslararası ortamda farkındalık uyandırmayı da başardığını düşünüyorum. Teknik anlamda da son derece başarılı bir film çıkmış ortaya. Tebrik ediyorum.' dedi.
'5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali', 26 Kasım'da sona erecek.