Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, 'Avrupa'daki siyasetçileri bu yabancı düşmanlığı rüzgarı önüne katmış durumda. Bundan istifade etmek gibi sığ ve ucuz bir düşünce hakim. Biz tabii her defasında bunu söylemeye gayret ediyoruz ama bunu değiştirmek ne kadar mümkün olur bunu zaman gösterecek.' dedi.
Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Yurt dışındaki vakıf eserlerin korunmasına yönelik çalışmalara ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, yurt dışındaki tarihi ve kültürel varlıkların restorasyon projeleri ve bakımının bir taraftan Vakıflar Genel Müdürlüğünce bir yandan da TİKA tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA'nın, insani diplomasinin dünyadaki en güzel örneklerinden iki önemli kuruluş olduğunu belirten Çavuşoğlu, bu iki kuruluşun Türkiye'nin yurt dışındaki yüzünü ağarttığını, Türkiye'nin yumuşak gücüne tekabül ettiğini dile getirdi.
Çavuşoğlu, Vakıflar Genel Müdürlüğünün halen Balkanlar'da 53 proje üzerinde çalıştığını belirterek, TİKA'nın da son üç yılda hem kültürel hem de vakıf eserleri olarak uluslararası alanda 100 restorasyon yaptığını bildirdi.
TİKA'nın restorasyon projelerinden 30 tanesinin Balkanlar'da devam ettiğini aktaran Çavuşoğlu, Prizren'de Eminpaşa Cami, Üsküp'te Mustafapaşa Cami, Mustafa Kemal Atatürk'ün baba evi, Manastır Askeri İdadisi, Mostar'da Karagöz Medresesi'nin bunlardan bazıları olduğuna işaret etti.
Çavuşoğlu, 1577'de Mimar Sinan'ın ustalık eserlerinden birisi olarak kabul edilen Drina Köprüsü'nün restorasyonunun tamamlandığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açılışının yapılacağını söyledi.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün bölgede yaptığı restorasyon faaliyetlerine de değinen Çavuşoğlu, 'Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak, vakıflara ait bu vakıf kültür eserlerinin yeniden ayağa kaldırılması için önemli bir çalışma yürütüyoruz aynı şekilde TİKA marifetiyle de yine bu bölgede önemli çalışmalar yürütüyoruz.' diye konuştu.
Avrupa'daki Türklerle ilgili bir soru üzerine de Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) 2010'da teşkil edildiğini, bu kurumun üç ana kapsamda görevinin bulunduğunu dile getirerek, bunlardan birincisinin kardeş topluluklar, diğeri yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, üçüncüsünün de Türkiye bursları olarak ifade edilen uluslararası öğrencilerle ilgili olduğunu aktardı.
Çavuşoğlu, YTB'nin kapsamında bulunan yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarıyla ilgili olarak kurumun geçmişten bu yana çok önemli çalışmalar yaptığını ifade ederek, kurumun son dönemde ortaya çıkan meseleler, sorunlar ve ihtiyaçlarla alakalı da önemli bir çalışma yaptığını kaydetti.
Yurt dışında yaklaşık 6,5 milyon Türk vatandaşının yaşadığını bildiren Çavuşoğlu, sayı çok olunca hem ihtiyaçların hem de meselelerin çeşitlilik arz ettiğine vurgu yaptı. Avrupa'da artan yabancı düşmanlığına dikkati çeken Çavuşoğlu, bunun da Avrupa'nın bazı ülkelerinde yapılan seçimlerde sandığa yansıdığını anlattı.
Çavuşoğlu, bu aşırıcıların sandıktan çıkmasıyla yabancı düşmanlığının artık farklı bir boyut kazandığını belirterek, bu anlamda Türkiye'nin oradaki vatandaşlarının yanında olması gerektiği ve vatandaşların bu tip olaylar karşısındaki tavır ve davranışlarının, başvurabilecekleri merkez ve makamların neler olacağıyla ilgili olarak çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.
Yabancı düşmanlığına karşı 'eğitim modülü' geliştirildi
Avrupa ülkelerinde artan; genelde yabancı düşmanlığı, özelde ise İslam ve Türk düşmanlığına dikkati çekmek istediklerini söyleyen Çavuşoğlu, aynı şekilde bununla mücadelenin yöntem ve metotlarıyla ilgili bir 'eğitim modülü' oluşturduklarını bildirdi.
Çavuşoğlu, bu eğitim modülü çerçevesinde, özellikle Türkiye'den yurt dışına gidecek kamu görevlilerine, aynı şekilde yurt dışındaki vatandaşlara ait STK'lara eğitim verildiğini anlattı.
Yurt dışından Türkiye'ye gelen gençlere de bu eğitimlerin verildiğini belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
'Bunlar yeterli mi? Tabii ki yeterli değil. En son Ağustos 2017'de yaptığımız bir çalışma vardı. O da akademisyen ve uzmanlardan oluşturulan bir kurul tarafından insan hakları ve hukuk alanında oradaki öğrencilere, hukukçulara bu eğitim modülünü de kapsayacak bir eğitim verilmiş oldu. Yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığıyla alakalı olarak... Bizim yapmış olduğumuz çalışmalarla yaklaşık 200 akademisyen ve uzman, yine aynı şekilde binin üzerinde de hukukçu envanterimiz oluştu.'
Bu konuda farkındalık oluşturmak için veri toplama, verilerin analizini yapma ve bu analizleri bir rapora dönüştürme ve ilgili mercilere sunmak üzere bu çalışmaları yaptıklarını söyleyen Çavuşoğlu, yine ağustos ayında Türkiye, İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre'den yetkili ve akademisyenlere eğitim verildiğini bildirdi.
'İnşallah tüm bu yanlışlıklardan dönülür'
Kundaklama, cami yakma gibi hadiseler yaşandığında ise YTB'nin uzmanları ve yetkililerin mutlaka olay mahalline giderek vatandaşların yanında olmaya çalıştığını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
'Tabii AB'de ortaya çıkan bu yabancı düşmanlığı hiç kimsenin tasvip edemeyeceği bir şey. Maalesef buradaki politikacılar da iç siyasete mesaj vermek bakımından, sandığa giden seçmene mesaj verme bakımından bu alanı bir münbit alan olarak görüp çokça kullanış oldular. Burada maalesef yabancı düşmanlığı, Türk ve İslam düşmanlığına bir ivme sağladılar. Bu tabii üzüntü verici. AB gibi temel hak ve hürriyetlerden, insan haklarından, insandan bahseden bir birliğin adeta kendi değerlerini yok sayarak hareket etmesi, bir yerde kendisinin yapmış olduğu putunu yemesi gibi bir şey. Ama baktığımız zaman bu artık görülen bir şey. Dolayısıyla inşallah tüm bu yanlışlıklardan dönülür. Herkesin insanca yaşaması temin edilir. Sonuçta orada bulunan vatandaşlarımız artık oranın bir unsurudurlar. Üçüncü kuşak vatandaşlarımız artık orada yetişiyor. Dolayısıyla bizim çalışmalarımız da orada devam edecek.'
Yabancı düşmanlığı, Türk ve İslam düşmanlığı konusunda bir soru üzerine Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
'Şu anda şöyle bir kere bizim çalışmakta olduğumuz akademisyenlerin çoğu makul. Yani akademisyenler bu konuda makul bir davranış sergileme gayretinde oluyorlar. Bunların istisnaları olabilir ama bunun yanlışlığı konusunda zaten onların da bir temayülü olmasa böyle bir birliktelik sağlamamız mümkün değil. Maalesef Avrupa'daki siyasetçileri bu yabancı düşmanlığı rüzgarı önüne katmış durumda. Bundan istifade etmek gibi sığ ve ucuz bir düşünce hakim. Biz tabii her defasında bunu söylemeye gayret ediyoruz ama bunu değiştirmek ne kadar mümkün olur bunu zaman gösterecek.'
