Tarih: 30.11.2017 13:59

Bozdağ, AA Editör Masası'na konuk oldu

Facebook Twitter Linked-in

 

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına ilişkin 'Bu konu artık CHP'nin yargıdan kaçırabileceği bir konu değil, 'Onlar versin, götürsün' falan değil. Sen ister ver ister verme, zaten tazminat davaları açıldı. Savcılıklara suç duyurusu yapıldı. Dolayısıyla bunların karşılığını yargıda verecektir ama bunların büyük karşılığını da halk sandıkta soracaktır.' dedi.

Bozdağ, katıldığı Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili iddialarda bulunduğu hatırlatılarak, 'Cumhurbaşkanı'nın avukatı tarafından sahte olduğu açıklanan bu belgelerle ilgili yeni bir yargı süreci işleyecek mi? Kılıçdaroğlu neden şu ana kadar suç duyurusunda bulunmadı?' diye sorulması üzerine Bozdağ, Türkiye ve Türk siyaseti adına utanç verici bir tabloyla karşı karşıya olduklarını belirtti. 

Bozdağ, 'CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, çamur siyaseti dediğimiz bir siyaset tarzını Türk siyasi hayatına maalesef istikrarlı bir şekilde yerleştirmeye çalışıyor. Daha önce de defalarca benzer iftiralarda bulundu. Pek çok şey atıyor, soru soruyor, 'Siz şöyle yaptınız mı, yapmadınız mı? Yoksa belgeleri açıklayacağım' diyor. Açıkladığı bir belge yok.' ifadesini kullandı.  

Kılıçdaroğlu'nun daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında, 'İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var', 'Dünyanın en zengin başbakanlarından biri', 'Şu kadar bakanda ByLock var' gibi çeşitli iddialarda bulunduğunu ancak hepsinin yalan çıktığını kaydeden Bozdağ, şöyle devam etti:

'Bir suç duyurusunu yargıya talimat olarak gösterdi. Başka bir belge açıkladı, Başbakan Yardımcısı o zaman 'Hayati Bey ÖSYM'ye talimat verdi, falancayı üniversiteye yerleştirin' diye, bir belge açıkladı. Hepsi fos çıktı, bir kısmı çarpıtma bir kısımı da uydurma çıktı. Diğer dediklerinin hiçbirini ispat edemedi. Soruyor, 'sen açıkla yoksa ben açıklayacağım. Ben dürüst adamım, namuslu adamım, ahlaklı adamım'... Peki dürüst, ahlaklı adam, haysiyetli, şerefli adam başkalarının haysiyeti ve şerefine iftira atar mı, bunu lekeler mi, çamur atar mı? Elinde bir belge olmadan insanları suçlar mı?

21 Kasım'da konuştu, orada bir yerde 'dolar bozdurun' diye bağırıyorlar. 'Sen dolarları ha bire oraya gönderiyorsun, zaten vatandaşın cebinde dolar yok ki bozduracak' diyor. Cumhurbaşkanı'na diyor 'Sen dolarları oraya gönderiyorsun'. Sonra bir takım akrabalarından bahsetti. Cumhurbaşkanımız çıktı 'Siz bu dediklerinizi ispatlarsanız, ben cumhurbaşkanlığından istifa ediyorum, siyaseti de bırakıyorum' dedi. Bu açık bir şekilde meydan okumadır. Abdestinden şüphesi olan birisi böyle bir meydan okumayı yapabilir mi? Yapamaz. Sayın Erdoğan, CHP'nin Genel Başkanı ve Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak isteyen çevreler, hepsi için altın bir fırsat verdi. 'İspat edin başka ülkelerle, terör örgütleriyle, istihbarat örgütleriyle, Türkiye'nin düşmanlarıyla işbirliği yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı göndermek için kendinizi yormanıza gerek yok, ben hiçbirinizi yormadan bırakacağım' dedi.'

Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Bir hafta sonra açıklayacağım' dediğini aktaran Bekir Bozdağ, 'Bir kağıt parçası gösterdi. Daha o kağıt parçasının gösterilmesinin üzerinden fazla bir zaman geçmeden hemen Avukat Sayın Ahmet Özel, 'Bunların hepsi yalandır, gösterilen kağıt parçaları da sahtedir. Gönderilen bir kuruş para yoktur.' dedi.' değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun, 'vergi cenneti bir adada şirket kurulduğu ve bu şirketin üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakını olan bazı kişiler tarafından para aktarıldığı' iddiasında bulunduğunu belirten Bozdağ, bu kişilerin de hemen akabinde çok net bir şekilde bu iddiaların tamamının yalan olduğunu söylediğini anımsattı.

Bir iddiada bulunan kişinin bu iddiasını ispatla mükellef olduğuna işaret eden Bekir Bozdağ, 'Yalan söylemeyen birine düşen görev, iddiasını ispatlamaktır. Her müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Çıkıp demesi lazım gelmez mi, 'İşte benim elimde belgeler şunlar. Ben bu belgeleri size dağıtıyorum'. Demez mi?' diye konuştu.

 'Neden dağıtmamış olabilir?' 

'Gösterdiği evrakları neden dağıtmamış olabilir sizce?' sorusu  üzerine ise Hükümet Sözcüsü Bozdağ, 'Elinde bomba patladı, perişan oldu da ondan dağıtamadı.' değerlendirmesini yaptı. 

Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: 

'Çünkü elinde gösterdiği kağıt parçalarının gerçekten kağıt parçası olduğu, kendisini iftiracı durumuna düşüren ve kendisinin müfteri olduğunu ispat eden belge halini aldığını fark etti, çünkü kafa basmıyor. Gelen evrakın üzerindeki gönderen, giden yerler, bu nedir ne değildir bunları anlayacak kadar bir hesap bilmeyen hesap uzmanı olduğu için ne yaptı? Çuvalladı, bomba elinde patladı. Sahtekarlığı, müftericiliği, yalancılığı, ahlaksızlığı deşifre olduğu için bunu ispat eden bu kağıt parçalarını medyaya dağıtmaktan çekiniyor.'  

'Sayın Kılıçdaroğlu yanıltılmış olabilir mi? Zira benzer iddialar sosyal medyada, FETÖ'ye müzahir kişiler ve hesaplar tarafından bir kaç ay önce benzer şekilde paylaşılmıştı. Onların hazırladığı bir dosya halinde, 'önemli bir yolsuzluk dosyasını size ulaştırıyoruz' gibi Sayın Kılıçdaroğlu'na ulaştırılmış ve yanıltılmış olabilir mi?' sorusunu da yanıtlayan Bozdağ, şunları söyledi:

'Sayın Kılıçdaroğlu hesap uzmanıyım diyor. Genel müdürlük yapmış. Türkiye'de uzun yıllardır siyaset yapıyor, 2010'den beri de bir partinin genel başkanlığını yapıyor. Bu kadar önemli görevlerde bulunan bir kişinin 'ben yanıltıldım' deme hakkı yoktur. Çünkü gelen her konuyu tetkik etmek, doğru mu eğri mi diye incelemek, ondan sonra konuşmakla mükelleftir. Bu gönüllü bir taşeronluk işbirliğidir. Bakın ABD'de Sarraf'la ilgili bir dava başlıyor. Sarraf, baskıyla iftiracı haline geldi, oradan Türkiye suçlanırken, eş zamanlı bir şekilde Türkiye'de de ana muhalefet partisinin lideri yine Türkiye'yi ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanını, yakınlarını, ailesini lekeleyen, karalayan büyük bir iftira kampanyası başlattı. Bir yandan New York'ta bir parça sürüyor, şimdi eşzamanlı burada. New York'taki ne? İşte ABD yargısı ve FETÖ'cüler orada sürdürüyor, şimdi bu işbirliğinin Türkiye ayağı da parçası da hiç şüphesiz CHP'nin Sayın Genel Başkanı. O da ne yapıyor? O da bunu dillendirmeye başlıyor. Eş zamanlı, bunların ikisini birbirinden ayrı düşünmemek lazım. Çünkü ikisinin de hedefinde Türkiye, ikisinin de hedefinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan var, ikisinin de hedefinde Türkiye'nin hükümeti var. Dünyaya, bağımsız Türkiye'nin gücüyle, kudretiyle ilgili uygun tavır ortaya koyan, milletin ve devletin hukukunu koruyan bir yönetim istemiyorlar. Kılıçdaroğlu gibi kukla bir lider isteniyor ve Türkiye'nin başındaki Sayın Cumhurbaşkanımızı milletin gözünden ve gönlünden düşürmek için iftira kampanyalarını beraber yürütüyorlar.'

 Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve ailesine iftira attığı için evrakları paylaşmadığını belirten Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun gönderildiğini iddia ettiği paraların elindeki kağıt parçalarında görünmediğini söyledi.

 Kılıçdaroğlu'ndan, elindeki evrakları göstermesini isteyen Bozdağ, 'Gösteremez. Neden? Gönderilen para yok.' dedi. Bu evrakların sahte ya da çarpıtılmış olabileceğine işaret eden Bozdağ, evraklar verildiğinde bunun hemen ortaya çıkacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok net, kesin bir şekilde, 'Yapmadım, yalandır, sahtedir.' dediğini hatırlatan Bozdağ, bu sözlere karşı Kılıçdaroğlu'nun elindeki evrakları millete göstermesi gerektiğinin altını çizdi.

Kılıçdaroğlu'nun, söz konusu belgelerle ilgili 'Ben araştırdım, hesap uzmanıyım. Sevgili Erdoğan yanına doktor al.' dediğini aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:

'Ben de diyorum ki senin yanına doktor almana gerek yok, araştırdıysan, hesap uzmanıysan, her işi iyi biliyorsan çıkar şu kağıt parçalarını medyaya, herkese ver. Şimdi gelmişler 'Meclis araştırsın'. Sen araştırmadın mı bunu? İncelemedin mi? Doğru mu, eğri mi diye teyit etmedin mi? Belli ki kağıdın geldisine, gittisine, şurasına, burasına bakmamış, veriyorlar kullanıyorlar. Türkiye'de kullanımı en kolay malzeme Kılıçdaroğlu'dur. Onun için uluslararası örgütler, terör örgütleri veya istihbarat örgütleri Türkiye'de kimi kullanacaklarını çok iyi biliyorlar. Hemen geliyorlar, kullanıyorlar. Bu kullanışlı malzemeden CHP'yi de CHP'lilerin kurtarması lazım.'

'Cepheleşme öyle bir noktaya geldi ki'

'Kılıçdaroğlu bu evrakları kullanarak kendi grubunu nasıl ikna etmiş olabilir?' sorusunu Bozdağ, 'Türkiye'de şöyle bir şey var maalesef, söylenenin yalan, kağıt parçalarının sahte olduğu açıklandıktan sonra o kağıt parçalarını görmeyen yüzlerce, binlerce insan sosyal medyadan... Televizyonlarda da kendisinin hukukçu olduğunu söyleyen, hukukla alakası olduğunu zannetmediğim pek çok kişi 'Efendim kağıtları gösterdi, elini salladı, işte bu.' diyor. Gösterdi de ne var onun içerisinde? Sen o kağıttaki bir tane yazıyı okuyabildin mi?' diye yanıtladı.

İnsanların, kendi genel başkanlarına 'Sen birinin haysiyetiyle, onuruyla, şerefiyle oynuyorsun. Çok ciddi bir şey söylüyorsun. Söylediğin şeyi benim görmem lazım.' demesi gerektiğini ifade eden Bozdağ, bunu görmediği zaman, bu insanların genel başkanına tavır geliştirilmesi gereğine dikkati çekti. Bozdağ, şunları kaydetti:

'Bu bölünmüşlük, cepheleşme öyle bir noktaya geldi ki Cumhurbaşkanımıza kim saldırırsa saldırsın, bazı çevreler saldıran teröristse, terörist olduğuna bakmadan peşine düşüyor. Saldıran başka ülkenin istihbarat örgütüyse, o olduğuna bakmadan peşine düşüyor. Saldıran Türkiye düşmanıysa, o olduğuna bakmadan peşine düşüyor. Şimdi maalesef burada da aynı şeyi görüyoruz. 'Cumhurbaşkanımıza saldırdı' diye, Cumhurbaşkanımıza ve ailesine karşı kin ve nefret içerisinde olan bir çevre ne yapıyor? Hemen bodoslama buna saldırıyorlar. Ben, sağduyulu, aklını ideolojinin emrine vermemiş, kin ve düşmanlıkla kalbini ve aklını rehin etmemiş olan CHP'lilerin bizim sorduğumuz bu soruların tamamını Kılıçdaroğlu'na sorduklarını düşünüyorum. 'Bizi bu kadar rezil, kepaze etmeye, bizi müfteri duruma düşürmeye hakkın yok.' dediklerini duyar gibiyim.'

 'Adam bakmaz mı?'

Kılıçdaroğlu'nun, FETÖ'nün, başka ülkelerin istihbarat örgütlerinin, Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yaparak, Atatürk'ün partisini, Atatürk'ün partisi olmaktan çıkarmaya hakkının olmadığını dile getiren Bozdağ, 'Diyor ki adam, 'Mustafa Gündoğan özel kalem müdürü. Adam bir bakmaz mı Cumhurbaşkanının özel kalem müdürlüğünü kimler yaptı? Bunlar gizli insanlar değil. Hepsinin ismi, SGK kaydı var. Bir bakmaz mı?' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Benim böyle bir özel kalem müdürüm olmadı.' dediğini anımsatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Peki haya, ahlak sahibi birisinin 'Biz yanlış yaptık, özür dileriz. Öyle değilmiş.' demesi gerekmez mi? Adamdan tık var mı? Tık yok. Niye yok? Emin olun utanma hissi yok. Haya sahibi bir adam yalan söylediğinde, iftira ettiğinde bu ortaya çıktığı zaman kızarır, bozarır, utanır, ne yapacağını şaşırır. Ama dikkat edin bir tane kızarma, bozarma, utanma yok. Çünkü bunlar haya hissini kaybetmişler. Haya olduğu zaman inan kızarır ama onu kaybetmiş adam. Her şeyi maalesef söyleyebiliyor ve utanmadan da tekrar edebiliyor. Burada bir sürü böyle iftira var.'

'Cumhurbaşkanlığı veya siz bir suç duyurusunda bulunacak mısınız?' sorusu üzerine Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir dava açtığını, şimdi 'bir dava daha açacağını' söylediğini anımsattı.

 'İftiracı olmadığını ispat etmesi gerekiyor'

Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun söylediği diğer isimlerin de davalarının olacağını belirterek, bu açılan davalarda, tazminattan kurtulmak isteyen kişinin, iftiracı olmadığını ispat etmesi gerektiğini söyledi. 

'Ne yapacaklar? Bu belgeleri, evrakları götürüp mahkemeye vermeleri lazım. Ve bunların doğru olduğunu mahkemenin huzurunda ispat etmeleri lazım. Mahkeme onların dediğinin doğruluğuna kanaat getirirse davaları reddeder. O zaman bunların dediği doğrulanmış olur.' diyen Bozdağ, mahkemenin bunların dediğini kabul etmemesi durumunda, 'sen iftiracısın' diye tazminata hükmedeceğini kaydetti.

Bozdağ, hakaretten, iftiradan yürüyecek ceza soruşturmalarının ve kovuşturmalarının da olabileceğine işaret ederek, 'Bu konu artık CHP'nin yargıdan kaçırabileceği bir konu değil, 'Onlar versin, götürsün' falan değil. Sen ister ver ister verme, zaten tazminat davaları açıldı. Savcılıklara suç duyurusu yapıldı. Dolayısıyla bunların karşılığını yargıda verecektir ama bunların büyük karşılığını da halk sandıkta soracaktır.' dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığının yapısındaki değişikliklerle ilgili bir soru üzerine Bozdağ, ilk kez bir kadının Başkan Yardımcılığı görevine atandığını ve bu göreve Huriye Martı'nın getirildiğini hatırlattı.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının kadın konusundaki çalışmalarının büyük bir ivme kazanacağına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bütün illerde en az bir il müftü yardımcısının kadın olmasına yönelik karar alındığını bildiren Bozdağ, Ankara ve İstanbul gibi yerlerde birden fazla kadın il müftü yardımcısının görevlendirilebileceğini belirtti.

 'Kadın murakıp alınacak'

Kadın denetçi bulunmayan Diyanet İşleri Başkanlığına kadın murakıp alınacağını ifade eden Bozdağ, kadın murakıpların daha sonra müfettişliğe de terfi edebileceğini dile getirdi.

Bozdağ, kadın vaiz ve Kur'an Kursu öğreticilerinin sayısının kademeli olarak artırılması kararının alındığını söyledi.

Diyanet Akademisine ilişkin kanun çalışmalarının devam ettiğini aktaran Bozdağ, Kutlu Doğum Haftası'nın Mevlid-i Nebi adıyla Hicri takvime göre kutlanacağını anımsattı.

Önemli değişikliler yapıldığına dikkati çeken Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının daha aktif olmaya gayret edeceğini belirtti.

'İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanabilmesini sağlayan işlem geçtiğimiz günlerde Danıştay tarafından durduruldu. Siz de bununla ilgili bir düzenleme yapılacağını açıkladınız. Bu düzenleme ile ilgili çalışma yapıldı mı, düzenleme ne zaman yasalaşır?' sorusu üzerine Bozdağ, Danıştay'ın yerindelik denetimi yaparak hukuka aykırı karar verdiğini bildirdi.

Bekir Bozdağ, kimlerin öğretmen olup olmayacağına yönelik konunun mahkemelere değil yürütmeye ait olduğuna işaret etti.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümlerinin kapandığını ifade eden Bozdağ, öğretmen ihtiyacının karşılanması sorununu kökünden çözen bir adım atacaklarını söyledi.

 'İlahiyat Fakültesi mezunları gibi istihdam edilecekler'

Bozdağ, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunlarının öğretmenlik haklarının baki olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

'Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları bugüne kadar istihdam edilmiyordu. Bundan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki din hizmetleri görevlerinde de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları, İlahiyat Fakültesi mezunları gibi istihdam edilecektir. Hayırlı olmasını diliyorum. Bu da önemli bir gelişme.' 

TRT ve 'Diriliş Ertuğrul' dizisiyle ilgili bir soru üzerine Bozdağ, 'Diriliş Ertuğrul' dizisini izlediğini aktardı.

'Ertuğrul'un tiryakisi oldum.' diyen Bozdağ, söz konusu dizilerin tarihi, kültürü ve verilen mücadeleyi yansıtmaları bakımından önemli olduğunu dile getirdi.

Bozdağ, TRT'nin yeni dizisi 'Kut'ül Amare'nin de izleyiciyle buluşacağını anımsattı.

Türkiye'nin dizi ihracatında güçlü bir marka olduğun altını çizen Bozdağ, 'Diriliş Ertuğrul' dizisinin başka ülkelerde de itibar gördüğünü kaydetti.

 Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Türkiye'nin dizileri ihraç edilen ülkelerin başında geldiğini, TRT'nin büyük projelere imza atacağını sözlerine ekledi.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —