Tarih: 01.12.2017 13:58

OSMANLI'YA SIĞINAN, LAHANA DOLMASI VE TÜRK KAHVESİNE MÜBTELA KRAL

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Osmanlı Devleti'ne sığınarak 5 yıla yakın Moldova'nın Bender kentinde yaşayan ve Türkiye'de 'Demirbaş Şarl' olarak tanınan İsveç Kralı 12. Karl, ölüm yıldönümünde Türk geleneklerine göre anıldı.

Ülkesinin adeta sembolu olan kralı anma etkinlliğinde davetlilere lokum, baklava ve cezvede pişirilen Türk kahvesi ikram edildi. Uppsala Üniversitesi Edebiyat Bölümü Araştırmacısı Annie Mattson, Kral 12. Karl?ın İsveç'e dönerken, başta kahve olmak üzere Türk kültürüne ait birçok ögeyi ülkelerine getirdiğini anlattı. 

 

 

Yanında kahve ve lahana dolması getirdi
Osmanlı topraklarında kaldığı süre içerisinde Kral Karl'ın kahve müptelası olduğunu söyleyen Mattson, Kralın İsveç'e dönerken yanında Türk kahvesi ve lahana dolması getirdiğini de kaydetti. 

Mattson, İsveçlilerin kahveyle ilk defa o zaman tanıştığını ve o günden sonra İsveç'te kahvenin vazgeçilmez bir içecek haline geldiğini anlattı. Mattson, 12. Karl sayesinde, lahana dolmasının da İsveç mutfağının değişmez yemekleri arasında yer aldığını ifade etti.

 

Türkçeden İsveççeye 4 kelime geçti

Mattson, Kral 12. Karl ile birlikte Türkçe'den İsveççeye dört kelimenin de geçtiğini ifade ederek 'Kalabalık, köşk, yoğurt ve dolma kelimeleri o günden beri İsveççede kullanılıyor.' dedi.

Peki ülkesinde sayısız savaşlar kazanan, ülkesinin asırlar sonra bile sembolü olan Kral Karl nasıl Osmanlı'ya sığındı? 

 

 

İşte  İsveç'in efsane kralının Osmanlı'ya sığınma öyküsü 

XII. Karl  yani bizde bilinen adıyla Demirbaş Şarl babasının ölümünden sonra  daha 15?ni bile dordurmadan  tahta çıkıp İsveç kralı oluyor. 15 yaşındaki bir çocuğu yenmenin kolay olacağını düşünen düşman ülkeler ?fırsat bu fırsattır? deyip saldırıya geçiyor.

Üstelik Karl?ın danimarkalı annesinin kuzeni olan Danimarka kralı saldırıya geçenlerin başını çekiyor.  Saksonya ve Rusya ile birleşen Danimarka, 1700?ün başlarına geldiğinden İsveç?e saldırdığında , 18?lik  Karl,  Danimarka?yı Zealand?da kimsenin tahmin edemeyeceği bir zaferle yendi.

Hızını alamayan delikanlı  kendisinden tam  dört katı kuvvete sahip olan Rus Çarı Deli Petro?yu Narva?da resmen ağlattı.  Saksonya Elektörü ve Polonya Kralı ?Güçlü August?u da bozguna uğratarak Polonya tahtından kovması uzun sürmedi. 1706?da İsveç, Polonya tahtına kendi adamı Stanislaf Lehçinski?yi getirerek esas düşman olarak addetiği Rusya?ya karşı yürümek için ileri bir üsse kavuştu.

 

 

Tarihin en çetin kışı Karl'a savaşı kaybettirdi

23 yaşına kadar büyük zaferler elde eden  Karl, 1707?de gözünü daha büyük seferlere dikti.  Rusya?yı ele geçirmek üzere bu üsten harekete geçti. Temmuz 1708?de Holowczyn çarpışmasını kazandıysa da, Rusların her tarafı ateşe vermeleri üzerine ordusu gıdasız kaldı. 1708-1709 kışı, tarihe geçen en sert Rus kışlarındadır. Karl, kara kışın zoruyla ordusunu Moskova yolundan geri çevirerek Ukrayna?ya yöneldi.  

Bu mağlubiyeti kabullenmek zorunda kalan İsveç kralı 18 bin İsveç askeriyle Osmanlıya ait olan Özi Kalesine sığınmaya çalıştılar. Özi muhafızı Abdurrahman Paşa Rusların Osmanlı topraklarına girebileceklerini düşüncesiyle  Karl ve askerlerin Osmanlı topraklarına girmesine müsaade etmeyerek, yaklaşık 16 bin İsveç askerini Ruslara teslim olmak zorunda kalmıştı. sadece 2 bine yakın İsveçli ve Kazak, XII Karl ve Mazepa?yla birlikte Osmanlılara sığınabildi. Bu rezaletin kovuşturulması, daha sonra bizzat padişah III. Ahmed tarafından buyurulacak: Abdurrahman Paşa?nın kellesi yine İsveç kralının şefaatiyle kurtulacaktır.

Karl?ın Dinyeper?e çekilerek bugünkü Moldovya içinde kalan Osmanlı arazisine sığınması, tam anlamıyla bir sürpriz değildi, işin evveliyatı vardı. Kral daha sonra Saksonya?nın Thun şehrindeyken, Bender?deki  Özi Valisi Yusuf Paşa?yla iyi ilişkiler kurmuştu. Bender?e sığındıktan sonra ünlü teşekkür mektubunu Topkapı Sarayı?na göndermiştir.
Günümüzdeki Moldova?ya bağlı Bender şehrine geçerek orada ikamet eden  Karl, burada 4 yıl kadar kalmıştır. Şartlar oluşmuştu fakat kral ülkesine dönmüyordu.

 

                                     

 

Daha sonra 1 yıl kadar da Dimetoka?da kalan kralın Osmanlı topraklarına iyice yerleşmesi uluslar arası bir sorun haline gelmeye başlayınca Osmanlı İmparatorluğu krala iki seçenek sunmuştur: Ya ülkene dön ya da Osmanlı vatandaşlığına geç! Osmanlı da oldukça rahat ettirilen İsveç Kral?ı gönülsüzce ülkesine dönmeyi kabul etmiş ve 9 Eylül 1714 senesinde, Padişah III. Ahmet?ten aldığı yüklü hediye ve ihsanlar ile beraber 600 kişilik bir Osmanlı askeri birliği ile ülkesine kadar krala eşlik edilmiştir.

 

Osmanlı misafirperverliğini 5 yıl boyunca gösterdi

Osmanlı topraklarında kaldığı süre boyunca  ?Demirbaş Şarl? adını anılan ve bir krala yakışır şartlarda kalan Karl için Osmanlı hiçbir masraftan kaçmamıştır. Misafire hürmet Osmanlı geleneğidir ama  Şarl giderken geride 2 bin Rumî keselik iki borç senedi bırakmıştır.

Aradan 24 sene geçmiş ve borç halen ödenmemiştir, 1738 senesinde İstanbul?da bulunan ?İsveç beyzadeleri?, söz konusu borcu hazinelerinin sıkıntısı nedeniyle nakit olarak ödemeyeceklerini söylediler ve borcu gemi, silah ve savaş malzemesi vererek ödemeyi teklif etmişlerdir.  

İsveç temsilcilerin Kral Şarl?ın borcuna karşılık teslim etmeyi önerdikleri malzemenin listesi şöyleydi:


- 72 parça top-çeker,
- 1 tam donanımlı kalyon,
- 30 bin uçları harbeli bakır donanımlı boy tüfeği


 Bunların yanında hediye olarak dörder okkalık 6 adet tunç top ve 12 parmak çapında 1 adet humbara ve havan. 


Fakat ne yazık ki teklif edilen malzemenin tamamı, kralın borcunun karşılamaya yetmiyordu. Geride daha 400 kese açık kalmaktaydı.

İsveç hükümetinin içinde bulunduğu mali sıkıntıyı değerlendiren Osmanlı yönetimi daha fazla ısrarcı olmadı. İsveç?in zor duruma düşmesini kendi çıkarı açısında yararlı görmemekteydi. Kalan borcun ?Osmanlı Devleti?nin gücü ve şanı ile iki ülke arasındaki dostluk ve ittifak göz önüne alınarak? silinmesi yoluna gidildi. Ayrıca ?İsveç?in öteden beri Devlet-i Aliyye?nin sadık dostu olması ve Rusya ile savaş halinde bulunması? da bu yaklaşımda etkili olmuştu.

Karl, Osmanlı topraklarından ayrıldıktan sonra dört yıl daha savaşarak yaşadı ve 30 Kasım 1718?de Norveç?te, Fredriksten kalesi önündeki muharebede başından vurularak öldü.

 

KAYNAK: AA, NTV Tarih dergisi 2009 Temmuz sayısı

HABER: YASEMİN ALTUN 

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —