Tarih: 05.12.2017 15:58

Devlet Tiyatrolarında görev değişikliği

Facebook Twitter Linked-in

 

 Devlet Tiyatroları (DT) Başrejisörü Hakan Çimenser, 'Bu idari görevleri seve seve kabul ettik. Devlet Tiyatrolarının 67 yıllık bir geleneği var. Bu gelenek hakikaten çok önemli işler yaptı. Türkiye'nin her yerinde şu an tiyatro var ve tiyatro sanatını çok büyük bir kitleye sevdirdi, sevdirmeye de devam ediyor.' dedi.

DT Genel Müdürü Nejat Birecik'in önerisi, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş'un onayıyla DT Başrejisörlüğüne İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Hakan Çimenser getirildi. Çimenser'den boşalan İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğünü ise müdür yardımcısı Celal Kadri Kınoğlu devraldı.

Birçok tiyatro oyunu yöneten Çimenser'i, izleyiciler 'Kiraz Mevsimi' dizisi ile 'Aşk Tesadüfleri Sever' isimli sinema filminden de tanıyor.

Yeni görevine başlayan Çimenser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllara dayanan dostlukları olan Kınoğlu ile her zaman sanatı her şeyin üzerinde gördüklerini, saplantılardan uzak durduklarını dile getirdi.

Çimenser, ''Bunu acaba nasıl büyütür, genişletiriz' dediğimizde bu idari görevleri seve seve kabul ettik. Devlet Tiyatrolarının 67 yıllık bir geleneği var. Bu gelenek hakikaten çok önemli şeyler yaptı. Türkiye'nin her yerinde şu an tiyatro var ve tiyatro sanatını çok büyük bir kitleye sevdirdi, sevdirmeye de devam ediyor.' dedi.

30 yıldır yer aldıkları DT'de hayalini kurdukları birçok işi de zevkle yaptıklarını vurgulayan Çimenser, 'Ben bu kurumda her türlü oyunu yaptım, haksızlık edemem. Orhan Asena'dan Savaş Dinçel'e, Shakespeare'den Çehov'a ve tüm modern yazarlara kadar. Belki Avrupa'da herhangi bir tiyatroda hayal edip yapamayacağımız işleri, biz, Devlet Tiyatrolarında yaptık. Bunu görmezden gelemezdik, gelemedik.' şeklinde konuştu.

'2,5-3 milyon insana tiyatroyla ulaşıyoruz'

Çimenser, Kültür ve Turizm Bakanlığının sanatın Türkiye'nin 81 ilinde toplumun her kesimine ulaşabilmesine yönelik politikasının çok önemli olduğuna işaret ederek, Türk insanında ciddi bir tiyatro tutkusu olduğunu vurguladı. New York'ta bir müzikalin 60 dolardan aşağı seyredilemeyeceğine işaret eden Çimenser, aynı kalitede bir müzikalin Türkiye'de 15 liraya izlenebildiğini söyledi.

Çimenser, bir İngiliz tiyatro oyuncusuyla yaşadığı anıyı da şöyle aktardı:

'İngiliz oyuncu arkadaşıma Türkiye'de düzenli maaş aldığımızı söylediğimde inanamadı. 'Türkiye'de devlet sanata bu kadar destek oluyor mu? Bizim ülkemizde böyle bir şey yok' dedi. Yani bir bakış, Türkiye'yi böyle görüyor. Bir başka bakış da 'Devlet destekli tiyatro olur mu?' diyor. Biz, bugün Türkiye'de 2,5-3 milyon insana tiyatroyla ulaşıyoruz. Londra'da birtakım oyunlara gidiyordum, 40 kişilik küçücük bir salonda üç kişi seyrediyorduk oyunları. Bugün Türkiye'de 40 kişilik salonların her biri tıka basa dolar ve salon ararlar. Burada önemli olan bunun bir güç olduğunu görmek.'

 'Tiyatronun hastasıyız'

Sanata sevgisini 'Tiyatronun hastasıyız, delisiyiz.' sözleriyle dile getiren İstanbul DT Müdürü Celal Kadri Kınoğlu da 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin, en ücra köşeleri dahil tüm illerde tiyatro yaptıklarını anlattı.

Dünyaca ünlü Al Pacino gibi sinema oyuncularının da kendi tiyatroları bulunduğuna dikkati çeken Kınoğlu, 'Filmleri yapar, milyonları kazanırlar sonra Al Pacino, bu yaşında 70 dolara tiyatro yapacağım diye canı çıkar. Çünkü tiyatro onu o yapan şeydir, ruhunun ihtiyacıdır. Bizim bünyemiz istiyor bunu, yani hastasıyız.' şeklinde konuştu.

Kınoğlu, yeni görevine ilişkin şunları söyledi:

'İsteğim elbette bütün güzel şeyleri yapmak. Yani hayatımda çok etkilendiğim, sevdiğim, inandığım binlerce oyunu okumuş bir adamım. Bugün yeni yazılan tekstleri, dünyayı, yeni yazarları takip etmek, yeni düşünceleri, gerçekleri anlamaya çalışan bir tiyatro yaratmak. Yani isterim ki seyirci bir oyunu izledikten sonra 'Bu oyun bana zaman kazandırdı, beni ileriye doğru götürdü. Ben artık eskisi gibi değilim' diyebilsin. Bunu diyebilmesi için iyi bir tekst, yeni bir düşünceyle karşılaşması gerekir. Yoksa eski düşünceleriyle pohpohlanması bunu sağlamaz; zorlamak, ilerletmek, tam kırılabilecek bir şeyin varken onu 'çat' diye kırmak önemli olan. 2017'deyken ben sana 1980 model yalanlar söyleyemem. İşte benim hırsım bu, entelektüellik bakımından bugünün izleyicisi yapmak seyirciyi.'

 'İki-üç çocuğum olsaydı hala TV dizilerinde olabilirdim'

Sayısız tiyatro oyununda oynamasının ve yönetmesinin yanı sıra televizyon izleyicisinin bir dönem beğeniyle izlediği 'Tatlı Hayat', 'Acemi Cadı' gibi dizilerde de rol alan Kınoğlu, bir dönem dizi piyasasında yer alıp neden bıraktığını da şöyle anlattı:

'Benim için dizilerde oynamak bir eğitim projesiydi. Çocuğum olacaktı ve bana o dönem reklamcı bir arkadaşım, 'Celal, bir çocuğu okutmak kaç para sen biliyor musun? Üç yaşında yuvayla başlıyorsun, mastırını da özel yapabilir mazallah, 23 yaşına kadar bilfiil ödüyorsun' dedi. Vallahi bir para söyledi, aklım uçtu. Bunun üzerine dizi projeleri geldi, yaptım. Sonra da o paraları kızım için bankaya koydum. Üstelik tek çocuk için yaptım bunu, iki-üç çocuğum olsaydı hala TV dizilerinde olabilirdim.

Yani aslına bakarsanız televizyondakiler de şanslı insanlardır. Şöhret olursunuz, para kazanırsınız ama bunu bir ömür yapmak başka türlü bir psikolojik ihtiyaç. Ben kızım da ileride tiyatrocu olsun isterim, dünyada bundan daha güzel bir hayat yok.'

'Giydirici' başkent izleyicisiyle buluştu

Öte yandan DT'nin İstanbul'da büyük beğeniyle izlenen ve birçok turneye, festivale katılan oyunu 'Giydirici', geçen hafta ilk kez Ankaralı sanatseverlerle buluştu. Ronald Harwood'un eseri olan ve 2. Dünya Savaşı döneminde ölümüne tiyatro yapmanın anlatıldığı 'Giydirici'de Çimenser, hem yönetmen hem de oyuncu olarak yer alırken, Kınoğlu 'Giydirici' rolünü üstleniyor.

Ankara seyircisinin oyuna büyük ilgi gösterdiğini aktaran Çimenser, 'Giydirici'de tiyatronun görünmeyen yanının, oyuncuların tiyatro tutkusunun anlatıldığını belirtti.

Kınoğlu da 'Giydirici'nin DT repertuvarının en parlak eserlerinden olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

'Giydirici bizim hayatımızın hikayesi. Bu tiyatro ne şartlarda, nasıl yapılır diye merak etmeyen birisine bile 'Vay' dedirtmek. İngiltere'deyiz, 2. Dünya Savaşı ve şehirler bombalanıyor. Tiyatro da bombalanıyor ve bu sırada insanlar ölümüne tiyatro yapıyorlar. Bir yandan bir başaktör var, Hakan'ın oynadığı rol, o adam da her gece oynamaktan harap olmuş, tükenmiş. O adamın hayatını oynuyoruz, benim oynadığım 'Giydirici'de 'Bu gece de yaparsanız, şahanesiniz' diye onu teşvik ediyor. Yani sadece kostümlerini giydiren biri değil, onun hayatındaki bütün boşlukları dolduran kişi. Özetle biz burada seyircilere, 'Tiyatro, bakın böyle bir maceradır' diyoruz. Seyircinin en büyük merakı perde arkasını görmektir. Bunu gösteriyoruz.'

 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —