Tarih: 12.12.2017 13:26

'Atatürk'ün Filistin hakkında böyle bir demeci yoktur!'

Facebook Twitter Linked-in

 

Habertürk yazarı Bardakçı, bu konuda çıkan yalan haberler hakkında daha evvel yazdığını, buna rağmen aynı yalan haberin tekrar edildiğini vurguladı. Temmuz atında Meclis tâtilde olduğu için Atatürk?ün böyle bir konuşma yapmasının mümkün olmadığını kaydeden bardakçı, basında dolaşan belgenin gerçek olduğunu ama muhtevasının yanlış anlaşıldığını ifâde etti.

İşte Bardakçı?nın Habertürk?deki köşe yazısı:

'BASINIMIZ ve sosyal medyamız, günlerdir bir belgeyi, Atatürk döneminin meşhur İçişleri Bakanı Şükrü Kaya?nın 20 Ağustos 1937?de Başbakanlığa gönderdiği ve şimdi Devlet Arşivleri?nde muhafaza edilen resmî bir yazıyı tartışıyor.

Şükrü Kaya, yazısında şöyle diyor:

Cumhurbaşkanı Atatürk, 1937 yazında Millet Meclisi?nde yaptığı konuşmada güya ?Peygamber?in son arzusunu, yani mukaddes toprakların daima İslâm hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. ...Cedlerimizin, Selâhaddin?in idaresi altında, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar, bugün Allah?ın inayeti ile kuvvetliyiz? demiş. Derken bu konuşma Hâkimiyet- i Milliye Gazetesi?nde çıkmış, Hindistan Müslümanları?nın yayınladığı Bombay Chronicle gazetesi de Hâkimiyet-i Milliye?den alarak 27 Temmuz 1937 tarihli nüshasında ?Filistin?e el sürülemez. Kemal Paşa, Avrupa?ya ihtar ediyor? başlığını kullanmış ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya da bu yayından Başbakanlığı haberdar etmiş.

Günlerdir işte bu belge, daha doğrusu Atatürk?e atfedilen konuşma tartışılıyor.

BELGE GERÇEK AMA...

Meseleyi uzatmadan, kısaca ifade edeyim: Belge, yani Şükrü Kaya?nın yazısı gerçek ama içerisinde geçen ve Atatürk?e ait olduğu iddia edilen ifadeler yalandır! Atatürk?ün böyle bir demeci yoktur, Meclis?te bu şekilde bir konuşma yapmadığı zabıtlardan da bellidir; iddia edildiği tarihte Meclis tatildedir, üstelik 1937?de ?Hâkimiyet-i Milliye? adında bir gazete de mevcut değildir, ismi 1934?te ?Ulus? olmuştur!

1924?te hilâfetin kaldırılmasının ardından İngiliz baskısı altında ezilen Hind Müslümanları tuhaf bir ikilem içerisinde kalmış, hem hilâfet sevdasına düşmüş, hem de hilâfeti lâğveden Mustafa Kemal?i ?müstakbel halife? görmeye başlamış, memleketini işgalden kurtaran Atatürk?e duydukları hayranlıkla ona ve Türkiye?ye hayli sık yer vermişlerdir. Ama yazdıkları haberlerin tamamı doğru değildir, alâka çekmesi veya Hind Müslümanları?nı bağımsızlığa teşvik etmesi maksadıyla ortaya sık sık hayalî iddiaların da atıldığı olmuştur.

Şükrü Kaya?nın yazısında sözü edilen haber de işte bunlardan biridir...

Devlet Arşivleri?ndeki belgeleri inceleyenler bilirler: Yabancı memleketlerdeki Türk temsilcilikleri, Türkiye hakkında çıkan bütün yazıları tercümeleri ile beraber Dışişleri Bakanlığı?na yollamakta ve bu yazılar arasında önemli görülenler İçişleri yahut Dışişleri Bakanı veya zamanın Matbuat Umum Müdürü tarafından Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına gönderilmektedir.

 

HAFIZA KAYBININ BÖYLESİ!

Bombay Chronicle Gazetesi?nde Atatürk?e atfedilerek yeralan ve ŞükrüKaya?nın Başbakanlığa gönderdiği yazıda sözünü ettiği gazete haberini de Hindistan?daki diplomatik temsilciliklerimizden biri Ankara?ya yollamış ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya bu haberin sadece ?sevkıyatını? yapmıştır. Haberi Hindistan?dan Türkiye?ye kimin gönderdiği ise hâlen kapalı olan Dışişleri Bakanlığı Arşivi?nin senelerdir bitmeyen tasnifi tamamlandığı zaman anlaşılabilecektir.

?Bu iddia yalandır? diye kesin konuşmamın sebebini merak mı ettiniz?

Atatürk?e atfedilen sözler hakkındaki ilk araştırmayı bendeniz yapıp yayınlamıştım da ondan!

Şükrü Kaya?nın imzasını taşıyan belge 2006?nın Temmuz ve Ağustos?unda ?Dünya Gündemi' ve 'Tercüman' gazetelerinde çıkmış, birkaç gün tartışıldıktan sonra gündemden düşmüş ama 2009?un başında tekrar hatırlanıp yeniden konuşulur olmuştu ve konuya Habertürk?te 8 Mart 2009 günü ?Atatürk, ?Filistin uğrunda kanımızı dökeriz? dedi mi?? başlığı ile ve tam sayfa yer vermiştim.

Bir haberi yazarken arşivlere bakma gereğini çoktan bir tarafa bırakmış olan basınımızda hafıza kaybı da artık öyle bir hâle geldi ki, ?10 Kasım 1938?de Atatürk?ü kaybetmiştik? dendiğinde bile hayretlere düşüp işittiklerini yeni bir habermişcesine ?Şok şok şok! Atatürk 10 Kasım 1938?de vefat etmiş!? gibisinden başlıklarla vermelerine az kaldı!?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —