Yazarımız Kerime Yıldız. Bosna-Hersek'in, BM'deki Kudüs oylamasında çekimser oy kullanmasını değerlendirdi.
Zannediyorum, Bosna Hersek?deki Üçlü Başkanlık Sistemi?nden haberi olmayan köşe yazarları var. Olabilir. ?Kendileri de Filistin?in başına gelenleri yaşadı; bunu nasıl yaparlar?? diye şaşıran ifâdelere rastladım. Bosna-Hersek, Saraybosna demek değil. Boşnaklara zulmeden Hırvat ve Sırplar yönetimde söz sâhibi. Müslüman Boşnaklar, Kudüs oylamasında elbette bizden yanaydılar ama ikiye karşı bir olunca ülkelerinin oyu çekimser oldu. Bosna?daki Sırplar Rus yanlısı olduğu için böyle oldu zannedenler var. Bu, Sırbistan için geçerli ama Bosna-Hersek için tam olarak geçerli değil. Bosna Hersek?teki durum bambaşka. Orada her türlü oyun var. ABD ve Yahudiler, boş durmuyorlar. Gayrimüslim kesimin, Amerika?ya teşekkür borcu var. Bosna Savaşı?nda Birleşmiş Milletler?in gözü önünde bir soykırım yaşanırken kılını kıpırdatmayan ABD ve NATO, birdenbire kurtarıcı olmuştu. Meselenin özü, savaş sırasında Yücel Çakmaklı?nın çektiği Kanayan Yara Bosna filminde anlatılmıştı. Filmin başrolünde ateist bir Boşnak kız var. Murat isminde bir mücâhidle tanışınca fikirleri değişmeye başlıyor. Laik Boşnakların olduğu bir toplantıda Müslüman Bosna bahsi açılınca bir kadın, Avrupa?nın ortasında bir din devleti olamayacağını söylüyor. Genç kız, itiraz ediyor: ?Vatikan var ya!? Filmdeki Murad, Sultan Murad?ın mîrasını taşıyan Aliya?nın ordusunu temsil ediyor. Hani tekbir getirirken hepimizi heyecanlandıran ordu var ya işte o! Bosna?da da laiklik dindarlık sıkıntıları var. İslâm?ın gelmesini istemeyen laikler var. Ne zaman ki Aliya?nın ordusu Bosna kuşatmasını delip güçlenmeye başladı, Amerika, bir kurtarıcı gibi gelip Bosna?nın tepesine çöktü. Görüntüde Müslüman Boşnaklar kurtarılmıştı. O zamanlar bizde de Amerika?yı alkışlayanlar olmuştu Şimdi görüyoruz ki Amerika, asla Müslümana dost olmaz; hizmet etmez. Kısacası 1995?de Amerika?nın müdâhalesi, Sırp ve Hırvatları çok memnun etmişti. Şimdi bunun bir teşekkürü olmasın mı? Savaşın hemen arkasından Hollywood devreye girdi ve ?kurtarıcı Amerika? filmleri çekildi. Kültür emperyalizmi, öyle böyle değil. İsrâil, ABD ve diğer Batılı ülkeler, cirit atıyorlar. Biz ne yapıyoruz? Boşnakları aşağılayan yazarları besliyoruz. ROK?un Boşnaklara hakâret etmesi, dilerim tesâdüftür. Dilerim, doğru(!) zamanlama değildir. ??. KISSADAN HİSSE Henüz başkan bile seçilmeden, Trump?a, ?âilemizin Trump?ı? gibi yalakalık yapan köşe yazarları vardı. Beşiğini sallamışçasına, iyi adam olduğundan emindiler. Soru işâreti koyanlara, ?Trump çok tehlikeli öyle mi? Trump çok şâibeli he mi?? diye soruyorlardı. Şimdi ise Trump?a o kadar verip veriştiriyorlar ki eski yazılarını hatırlayıp utanıyorum. İşin garibi bu yazarlar, dün fetöseverdiler; bugün fetösavarlar. Ömürleri, sevmekle savmak arasında geçip gidiyor. Ya bunlarda balıklara rahmet okutacak bir hâfıza var veya boğazlarının ortasında bir damar var ya işte o çatlamış. Birkaç gün evvel târihçi bir arkadaşımla dünün Trumpsever, bugünün Trumpsavar yazarları hakkında konuşuyorduk. Bir kıssa hatırlattı. Amerika Bosna?yı kurtarınca(!) ve Trump başkan olunca sevindirik olan andavallılar için gelsin! Bir gayrimüslim, Yavuz Selim Han?a, yıllarca kusursuz hizmet etmiş. Hünkâr, birgün çağırıp şöyle demiş: ?Benim Peygamberim, bir Müslümana hizmet eden bir gayrimüslimin, fırsat bulduğu an ihânet edeceğini buyuruyor. Sende hiçbir hâinlik görmedim ama yaptığın bir ihânet varsa bileyim de Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimizin mûcizesini gözümle görmüş olayım. Söz veriyorum, zarar görmeyeceksin.? Hizmetçi şöyle cevap vermiş: ?Abdest suyunu, içine işemeden getirmedim.? Sultân Selim Hân da şöyle karşılık vermiş: ?Allah?a yemin olsun ki senin getirdiğin abdest suyuyla abdest almadım. Haydi git!?