Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 696 sayılı KHK'nın 121. maddesiyle ilgili tartışmalarla ilgili, 'Bunu okuduğunu anlamamak olarak değerlendirmezsek, kötü niyetli bir yorumdan başka hiçbir şey değildir.' dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 121. maddesiyle ilgili tartışmalara ilişkin, 'Bu düzenleme 15 Temmuz'dan öncesini kesinlikle kapsamadığı gibi 16 Temmuz'dan sonrasını da kapsayan bir düzenleme değildir.' dedi.
Bozdağ, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan 696 sayılı KHK'nin 121. maddesinde yer alan düzenlemeye ilişkin Anadolu Ajansı (AA) ve TRT'ye açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin, 15 Temmuz 2016'da demokrasisine, hukuk devletine, milli iradeye, anayasal düzenine karşı hain darbe teşebbüsünde bulunulduğunu dile getiren Bozdağ, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve bu örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki teröristlerinin, onlara eklemlenen unsurların birlikte hareket ettiklerini ve 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsüne kalkıştıklarını hatırlattı.
Darbe girişiminin 16 Temmuz günü de devam ettiğini söyleyen Bozdağ, 'Darbe teşebbüsü 16. gün içinde milletimizin ölümüne demokrasiye, hükümetine, cumhurbaşkanına, meclisine, hükümetine, hukuk devletine ve anayasasına sahip çıkması sonucu, milletin ölümüne verdiği destek nedeniyle başarısız kılındı. Arkasından olağanüstü hal ilan edildi. Hem bu darbe teşebbüsünün Türkiye'yi karşı karşıya bıraktığı enkazı ortadan kaldırmak, Türkiye'nin yaşadığı olağanüstü şartlardan Türkiye'mizi kısa sürede olağan şartlara yeniden döndürmek, demokrasimizi tahkim etmek maksadıyla olağanüstü hal ilan edildi.' şeklinde konuştu.
'Hukuki, cezai, idari ve adli sorumsuzluğu düzenleyen bir kural'
Olağanüstü hal kapsamında bazı KHK'lerin çıkarıldığını anımsatan Bozdağ, 'Bildiğiniz gibi 668 sayılı kanun hükmünde kararnamede 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların engellenmesi kapsamında hareket edenlerin aldıkları kararlar, bu kararların icra edilmesi, adli ve idari önlemler ve tedbirler, bunları yapan kişilerle ilgili hukuki, cezai, adli bir sorumsuzluk hali öngören düzenleme yapıldı.' dedi.
Bozdağ, 15 Temmuz gecesi darbe girişimini yalnızca vatandaşların değil, polis ve askerin içindeki vatan, devlet ve milletini seven Ömer Halisdemir gibi kahramanların da darbecilere karşı mücadele verdiğini belirterek, şöyle devam etti:
'O nedenle buradaki 668 sayılı KHK'deki düzenleme resmi görevi olanların, kamuda çalışanların, hukuki, cezai, idari ve adli sorumsuzluğunu düzenleyen bir kural getirdi. Vatandaşlarımızla ilgili böyle bir kural o zaman konmadı çünkü esasında kamu görevlileri için de bana göre böyle bir kurala ihtiyaç yok, vatandaşlarımız için de yok çünkü darbe teşebbüsü fiili, bizim anayasamıza göre suç olduğu gibi vatandaşlarımızın hepsinin de bu fiile karşı vatanını, milletini, demokrasisini müdafaa etmesi herkes için bir vazifedir.'
'Meşru müdafaa bizim hukukumuzda suç değil'
Bozdağ, 15 Temmuz 2016'da Meclis ve Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere birçok kurumun bombalandığını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Tanklar, milletin üzerine sürüldü. Vatandaşımızın burada yaptığı çok açık, net bir meşru müdafaadır. Meşru müdafaa bizim hukukumuzda suç değildir. Bunun altını özellikle çizmek isterim. Türkiye'yi işgal etmek isteyenlere, Türkiye'nin anayasal düzenini ortadan kaldırmak isteyenlere, Meclisimizi, hükümetimizi ve devletin kurumlarını silah zoruyla değiştirmek isteyenlere karşı herkesin kendi hukukunu koruma hakkı, anayasamızın da yasalarımızın da koruması altındadır. Burada bir defa bir suç olmadığının altını özellikle çizmek isteriz ancak o günlerde bu konularda bir ihtiyaç olabilir, bir endişe içerisine giren olabilir. Yani o dönemin şartları içerisinde böyle bir sorumsuzluk getirildi. Vatandaşlarımızla ilgili böyle bir sorumsuzluk öngörülmedi. Şimdi burada yapılan düzenlemeyle resmi görevi olsun olmasın, herhangi bir sıfatı olsun olmasın, 15 Temmuz demokrasi destanını yazan, darbecilere Türkiye'yi dar eden ve darbenin başarısızlığını sağlayan şehitlerimizin yakınları, gaziler de olabilir içinde ve gazilerimize onlar bakımından da hukuki, cezai ve idari bakımdan bir sorumsuzluk hali öngörülmektedir. Olay tamamıyla bununla ilgilidir.'
Bozdağ, 668 sayılı KHK'de yer alan düzenleme ile 696 sayılı KHK ile getirilen düzenlemenin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek, şunları belirtti:
'İkisini beraber değerlendirmek lazım. Birincisinde çok net, 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ve bunlarla ilgili devam eden eylemleri bastıranlardan bahsediyor. Kalıp bir cümle burada kullanılıyor. Yasa, 15 Temmuz'u hem darbe teşebbüsü olarak değerlendiriyor hem de darbe teşebbüsü boyunca, darbe teşebbüsüne katılan teröristlerin yaptığı her bir eylemi de terör eylemi olarak değerlendiriyor ve ikisini birlikte, aynı anda değerlendiriyor. Yoksa terör eylemlerini ayrı, darbe teşebbüsünü ayrı bir değerlendirme yapmıyor. Bu yeni düzenleme de buradaki hükmün aynısını tekrar ediyor. Yani darbe teşebbüsünü ve onların yaptığı terör eylemlerini bastırmaya çalışanları kast ediyor. Kesinlikle başka bir anlam ifade etmiyor. Bunun özellikle altını çizmekte fayda var.'
'İktidar eliyle sivil silahlı çete kurulacağı' iddiası
Düzenlemeye ilişkin muhalefetten gelen eleştiriler hatırlatılarak 'Bu maddeyle iktidar eliyle sivil silahlı çete kurulacağı' iddiasına ilişkin soru üzerine Bozdağ, 'Bunu okuduğunu anlamamak olarak değerlendirmezsek veya anlama zorluğu olarak değerlendirmezsek çok net söylüyorum, kötü niyetli bir yorumdan başka hiçbir şey değildir. Kötü niyetli bir yorumdur.' dedi.
121. maddenin 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasından bahsettiğini vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:
'15 Temmuz ve bu kapsamda yapılan her eylem, terör eylemi kabul ediliyor. 15 Temmuz'un ve 15 Temmuz kapsamında yapılan terör eylemlerinin bastırılması kapsamında vatandaşlarımızın yaptığı demokrasiye sahip çıkma, hukuka sahip çıkma, vatanın işgaline karşı canı pahasına ortaya koyduğu mücadeleyi kast ediyor. Bu düzenleme 15 Temmuz'dan öncesini kesinlikle kapsamadığı gibi 16 Temmuz'dan sonrasını da kapsayan bir düzenleme değildir. Kim ki bu düzenlemeyi '15 Temmuz, 16 Temmuz'dan sonraki süreyi de kapsıyor.' diye yorumluyorsa çok net söylüyorum, bu maddeleri ya doğru dürüst okumamıştır, 'Yok arkadaş, ben bu maddeleri okudum hem de dikkatle okudum.' diyorsa o zaman okuduğunu anlamıyordur. 'Yok, ben okudum. Okuduğumu da iyi anladım.' diyorsa kesinlikle art niyetli bir yorum yapıyordur.'
'Çarpıtılmış bir yorumdan başka bir şey değil'
'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sözcülerinin yaptığı yorumların art niyetli ve çarpıtma maksatlı' olduğunu dile getiren Bozdağ, şunları söyledi:
'Bu düzenlemelerin aynısı bu kalıp düzenlemelerin, yani '15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunanlar ve terör eylemleri, bunların engellenmesi, bastırılması için çalışanlar' kalıp ibaresi 667 sayılı KHK'de var, 668 sayılı KHK'de var, 670 sayılı KHK'de var, 675 sayılı KHK'de var. Pek çok KHK'de var. Peki o zaman şimdiye kadar bu maddeler uygulanıyor. Orada da gazilere verilen, şehit yakınlarına verilen birtakım haklar var. Onlar, niye ondan sonra çıkanlar, 'Bak bu KHK bize de hak veriyor. Devlet bizim de bu hakkımızı versin.' diye daha sonra gazi olanlar, terörle mücadele sırasında bir talepte bulunmuyorlar çünkü yok böyle bir şey.
Burada böyle bir şeyin olması söz konusu değil. Bu düzenleme de onu kesinlikle kapsamıyor, bu sadece toplumumuzun içerisine fitne sokmak için, insanları birbirinin karşısına dikmek için çarpıtılmış bir yorumdan başka bir şey değildir. Bu düzenleme bir kez daha altını çizerek söylüyorum; 15 Temmuz'dan öncesini kapsamaz. Darbe teşebbüsünün bastırılmasından sonraki süreci de kesinlikle kapsamaz. Geçmişe, 15 Temmuz'dan öncesine yürütülemediği gibi bu madde darbe teşebbüsünün bastırılmasından sonraki sürece de uygulanamaz. Bu madde geleceği düzenlemiyor. Bundan sonraki olayları düzenlemiyor, geçmişe dönük bir hukuka uygunluk düzenlemesidir. Bunun dışında başka bir anlamda bunu yorumlamak mümkün değildir.'
'(Devlet çete kuruyor) demek devlete hakarettir'
Ayrıca Bozdağ, şunları kaydetti:
'(Devlet çete kuruyor) ne demek? Bu, devlete hakarettir. 'Millet bunu yapacak.' demek de millete hakarettir. Darbe teşebbüsü olduğunda sokağa çıkan, canı pahasına darbeyi önlemeye çalışan insanlara ne diyorlar bunu söyleyenler? Hakaret ediyorlar, saygısızlık ediyorlar. Türkiye'de bundan sonra darbe olduğu zaman vatandaş demokrasiyi müdafaa etmeyecek mi? Darbecilere karşı tankın önüne çıkmayacak mı? Dişe diş darbecilerle ölümüne mücadele etmeyecek mi? Buradan çok net söylüyorum; Türkiye'de bundan sonra kimse darbe marbe yapamaz. Eğer bir darbe teşebbüsü olduğunda bu millet 15 Temmuz'da verdiği dersin daha büyüğünü bu darbeyi yapanlara elbette verecektir. Şimdi vatandaşı bir nevi korkutuyorlar, tehdit ediyorlar bu açıklamayı yapanlar. 'Türkiye'de bak bir daha darbe teşebbüsü olursa, sokağa çıkmayın. Bir daha darbe teşebbüsü olursa tankların üzerine çıkmayın. Bir daha darbe teşebbüsü olursa o darbe teşebbüsüne karışan askerleri tanklardan indirmeyin. Onlara göğsünüzü siper etmeyin. Bak sizin başınıza ne işler gelir.' anlamında üstü kapalı çok net bir tehdit ve gönderme anlamı var. Burada büyük bir çarpıtmayla, büyük bir kötü niyetli yorumla hep beraber karşı karşıyayız.'
'Düzenleme kesinlikle muğlak bir düzenleme değildir, açıktır, nettir'
KHK'deki metinde bir muğlaklık bulunmadığını ifade eden Bozdağ, metinde yanlışlık ve eksikliğin de olmadığını belirtti.
Metin üzerinden bazı kişilerin, CHP'nin yorumunu doğru kabul ederek yorum yaptığını düşündüğünü dile getiren Bozdağ, 668 sayılı KHK ile 696 sayılı KHK'deki maddenin birlikte değerlendirildiğinde yapılan yorumların art niyetli ve çarpıtma olduğunun görüleceğine işaret etti.
'Kimse işin aslına bakmıyor.' diyen Bozdağ, maddedeki düzenlemeye ilişkin şunları söyledi:
'15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsü ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemleri bastırmadan bahsediyor. Bunların dediği nedir, nereye atıf yapıyor? 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve darbe teşebbüsü kapsamındaki her bir eylem terör eylemi kabul edildiği için onları kastediyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü engelleme kapsamında vatandaşın yaptığı eylemleri kastediyor. 'Devamı' dediği de darbenin devamı. Bugün darbe devam ediyor mu? Yok böyle bir şey. Mahkemelerde dosyalar var. Suçun tarihi belli, 15 Temmuz, 16 Temmuz. Bu düzenleme kesinlikle muğlak bir düzenleme değildir, açıktır, nettir. Eksiği, yanlışı yoktur. Yeni bir düzenlemeye de ihtiyaç bulunmamaktadır.'
'Olmayan bir suçun affı da söz konusu değildir'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun KHK ile af getirildiğine yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, 'Bu düzenleme genel, özel veya örtülü aftır' demenin darbe girişimini engellemeye çalışırken şehit olanlara ve gazilere hakaret olduğunu söyledi.
Bozdağ, suçlular hakkında af yapılabileceğine işaret ederek, darbe girişimini engelleyen kahramanların suç işlemediğini vurguladı.
Vatanı, demokrasiyi, Meclisi ve bayrağı müdafaa etmenin kanunda suç olmadığını belirten Bozdağ, 'Eğer 15 Temmuz kahramanlarını suçlu kabul ediyorsa CHP, o zaman çıkıp bunu açıklaması lazım. '15 Temmuz'da FETÖ'cü, darbe teşebbüsüne kalkışan, FETÖ'nün tasmalılarını engelleyen kahramanlar suç işlemiştir. Bu hükümet de bu kahramanların işlediği suçu affedecek düzenleme yapıyor' diye açıklaması lazım. Çıksınlar söylesinler mertçe. Ortada bir suç yok. Olmayan bir suçun affı da söz konusu değildir. Buna af diyenler, darbenin başarısızlığına üzülenlerdir. Darbeseverlerdir bunlar. Darbecileri 'niye başarısız oldun' diye itham edenlerdir.' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ, 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin darbecileri himaye eden düzenleme yaparak yargılama engeli koyduğunu hatırlattı.
Darbecileri koruyan, yargılama engeli koyan, af getiren bir düzenleme yapılmadığının altını çizen Bozdağ, darbecilere karşı mücadele eden, demokrasiyi ve Cumhuriyet'i koruyan kahramanları himaye eden düzenleme gerçekleştirildiğini vurguladı.
'FETÖ'nün beklentilerini karşılayan bir iddiada bulunuluyor'
Bu düzenleme gerçekleştirilmese bile 15 Temmuz darbe teşebbüsünü engellemek için sokağa çıkan vatandaşları kimsenin suçlamayamayacağını ve haklarında soruşturma başlatılamayacağını anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
'Niye getirdik biz bunu? Çok net söyleyeyim. FETÖ'nün bazı teröristleri, o terör örgütünün bugünlerde sözcülüğünü üst düzeyde yapan CHP, bu darbe teşebbüsünü ölüm pahasına engelleyen kahramanlar üzerinden onları tehdit eden doğrudan ya da dolayı açıklamalar oldu. 'Bunlar yargılanacaklar. Şimdi yargılanan FETÖ'cü teröristlerin bu şehitlerin yakınlarına, gazilere dönük de tehditleri oldu. Kılıçdaroğlu'nun grupta birtakım açıklamaları var. Bunlarla ilgili değerlendirmeleri var. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü engellemek için meydanlara çıkmış insanlarımızı 'kamu malına zarar verdin, tankın içindeki darbeci askeri çıkardın, elini ayağını bağladın, darp ettin' diye oradan kalkıp bu kahramanlara soruşturma mı açılacak. Bunlara karşı tazminat davası mı açılacak. Olacak iş mi bu? Herkes ne düşünüyorsa bunu açık açık söylemeli. Benim gördüğüm FETÖ'nün beklentilerini karşılayan bir iddiada bulunuluyor. Bu fevkalede yanlıştır. Bu düzenlemelerin içerisinde de kesinlikle vatandaşlarımızın bundan sonraki süreçte terör eylemlerine karşı yapacaklarını kapsamamaktadır.'
Bozdağ, devletin asli konusu olan terörle mücadelenin güvenlik güçlerinin görevi olduğunu söyledi.
KHK'lerin TBMM tatildeyken çıkarılmasına yönelik eleştirilere yönelik bir soru üzerine Bozdağ, OHAL ilan edilmesi durumunda KHK çıkarma yetkisinin Anayasa tarafından hükümete verildiğini anımsattı.
Anayasanın verdiği yetkiyle hükümetin KHK'yi dilediği zaman çıkarma hakkına sahip olduğunu ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti:
'15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra biz OHAL ilan ettiğimizde de Meclis tatildeydi. Sonra toplandı, Olağanüstü Hal kararını uygun buldu ve biz Temmuzda devam eden Ağustos aylarında da kararname çıkardık. O zaman da Meclis tatildeydi. Dolayısıyla 'Meclisin çalışacağı salı, çarşamba, perşembe günü hükümet kararname çıkarır, bunun dışındaki günlerde kararname çıkarmaz' demek fevkalade büyük bir yanlışlıktır. Kararnamenin bir vakti yoktur. İhtiyaç duyulması, olağanüstü halin gerektirdiği durumların var olması halinde hükümet OHAL devam ettiği sürece kanun hükmünde kararname çıkarabilir.'