Sitemizde Yılma Durak'ın röportajı yayınlandıktan yaklaşık bir hafta sonra, röportajımız Yeniçağ gazetesinde 'Devlet Bahçeli bir projedir!' başlığı ile tekrar yayınlandı.
Ülkücü camianın önemli isimlerinden Durak, Yeniçağ'ın röportajı veriliş tarzından rahatsız olması sebebiyle sitemize şu açıklamada bulundu:
'Röportajın konusu Fetö olmasına rağmen maalesef yalnış bir algı oluşturulmuştur. Ben Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli için 'bir projedir' gibi bir yakıştırma benim üslubuna aykırıdır. Durumun düzeltilmesini rica ederim'
23 Aralık 2017 cumartesi günü yayınlanan, Yasemin Altun tarafından yapılan röportajın kayıtları sitemizin arşivinde olup, lüzum üzerine tekrar yayılıyoruz.
Doğu'nun Başbuğu, Fethullah Gülen'i ve ailesini anlattı!
?Doğunun Başbuğu? namıyla anılan Yılma Durak, bir dönem matbaasında çalışan Fethullah Gülen?i, Bahçeli ve MHP?yi, Meral Akşener?in İyi Parti?sini, enpolitik.com?dan Yasemin Altun?a anlattı.
Doğunun Başbuğu? olarak da anılan Yılma Durak, 1940 yılında Erzurum'da hayata gözlerini açtı. İlk, orta, lise ve üniversite tahsilini Erzurum'da tamamlayan Durak, siyasî yaşamına, 1961-1962 yıllarında Osman Bölükbaşı?nın Genel Başkanı olduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nde Gençlik Kolları Başkanlığı ile başladı. Ardından Alpaslan Türkeş ile yol arkadaşlığı yaptı. MHP?nin pek çok teşkilatında çalıştı. 1977?den 12 Eylül 1980?e kadar Türkeş tarafından Marmara Bölge Sorumlusu olarak görevlendirildi.
Erzurum'da haftalık Serhat gazetesi ile Kümbet ve Şelale isimli aylık fikir ve sanat dergilerini çıkardı. Demokrat Doğu gazetesi ile Milletin Sesi gazetesinde yöneticilik yaptı. 1969 yılında Erzurum İkinci Kuvay-ı Milliye Derneği Başkanlığı ve Milliyetçiler Konseyi Kurucu Üyeliği'ni yürüttü.
Ülkücü geleneğin önemli isimlerinden Yılma Durak'a biz sorduk, o anlattı. Size neden ?Doğu?nun Başbuğu? diyorlar?
1974-75 yıllarında Erzurum?daki Atatürk Üniversitesi, o zamanlar kesintisiz eğitim yapılan tek üniversiteydi. Anarşi ve terörü başlatmak isteyenler, burada başarısızlığa uğradı. Ama bunlar, Erzurum?un dışında çok menfi propagandalar yaptılar. ?Biz Atatürk Üniversitesi?nde okuyamıyoruz. Faşistler Atatürk Üniversitesi?ne hâkim? gibi laflar etmeye başladılar. Tabii gazeteciler, bununla ilgili bir tespit yapmak için geldiler. Görüşmeler neticesinde Atatürk Üniversitesi?nde kesintisiz eğitimi sağlayan kesimin ülkücüler olduğunu anladılar. Çevremizdeki vilayetlerle ilgili çok ciddi çalışmalar yaptık. Meselâ Ermeni yayınlarının Avrupa?daki neşriyatının yüzde 70?ini derledim. Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Sarıkamış?ta, Ermeni ve Kürt meselesini araştırdım. Prof. Fahrettin Kırdıoğlu hem Ermeni hem de Kürt meselesinin tarihî yapısını anlattı. 3. Ordu karargâhlarına giderek Atatürk Üniversitesi adına sunumlar yaptık. Atatürk Üniversitesi?ni tercih eden hiçbir aşiret çocuğu Kürtçü olmamıştır. Bunu biz zorla, baskıyla falan da sağlamadık. Milliyet gazetesinden Örsan Öymen de bize ?Doğu?nun Başbuğu? yakıştırmasını yaptı ve ondan sonra o yafta üzerimize yapıştı kaldı.
BİZ AİLE OLARAK ÇOK ACILAR ÇEKTİK
Erzurum?da neler yapıyordunuz?
Benim babam, Erzurum?da ilk gazeteyi çıkaran biriydi. Demokrat Doğu isimli bir gazete çıkarıyorduk. Tercüman-ı Ahvâl?den önce ilk gazete Envâr-ı Şarkiyye?yi de biz çıkarıyorduk. Gazetenin basıldığı bir tipo makinesi vardı. Babam, bunu satın almış; tamir etmişti. O zamanlar insan gücüyle gazete basılıyordu. Bugünkü gibi teknolojik değildi tabii. Demokrat Parti iktidara gelince ilk işi ezanı aslına çevirmek oldu. O zamanlar ezan Türkçe okunuyordu ?Tanrı uludur, Tanrı?dan başka yoktur tapacak? diye. O günün gazetesi çıktı. Ben satmak için Cumhuriyet Meydanı?na çıktım bağırıyordum. Bir adam yanıma geldi. Cebinden, iki kat olan mendilini çıkardı; 2,5 lira verdi. ?Amca bu parayı bozmama imkân yok. Gazete 2,5 kuruş? dedim. Adam dedi ki, ?oğul, bu benim kefen param. Al bu parayı bana bir gazete ver. Bu para ananın ak sütü gibi helâl olsun!? Bu, o dönemde insanların nasıl bir psikolojide olduğunu gösteren önemli bir vak?adır. Türkiye?de 1950?de, Demokrat Parti başa geldikten sonra çok şeyler değişti. Benim babam, demokrat partinin kurucularından. Biz aile olarak çok acılar çektik.
Neler yaşadınız, anlatır mısınız?
Babam, Sarıkamış Askeri Lisesi?nde okuyor. Çok önemli bir hadisedir. Bu askerî lisede Kazım Karabekir Paşa, şehit çocuklarını okutuyor. Gerçekten Paşa?nın eğitimle ilgili bir programı var; tam millî bir program. Fransız Konsolosluğu, bir rapor yazıyor. Bu raporda, ?Eğer bu askerî lise dağıtılmazsa Türkler, tekrar dünyanın başına bela olacak.? diyor. Bunun üzerine çok düzmece iddialarla okul, İstiklâl Mahkemeleri?ne veriliyor ve talebeler dağıtılıyor. Babam, amcam ve dayım, buralarda okuyorlar. Üçü de şehit çocuğu. Üçü de okuldan atılıyor. Bunlar, Kazım Karabekir Paşa?nın programına bağlı olan insanları da okuldan atıyorlar. 1960 müdahalesinden sonra Demokrat Partilileri Sivas?a götürüyorlardı. Bir polis geldi; ?Yarın Hüseyin amcayı Sivas?a götürecekler, tedbir alın!? dedi ve bizi uyardı.
Ne var Sivas?ta? Neden babanızı oraya götürmeyi planlıyorlar?
Sivas?ta toplama kamları var. Tüm Demokrat Partilileri orada topluyorlar. Babamı da oraya süreceklerdi. O polis bizi uyarınca, gece yarısı babam Trabzon?a gitti. Ondan sonra toplama kampına gitmekten kurtuldu. Sonra biz, ortalık biraz düzelince gazeteyi şöyle basar olduk. Biz, gazetenin bir nüshasını Merkez Komutanlığı?na götürüyoruz. Orada komutan onaylıyorsa gazete yayınlanıyor; onaylanmıyorsa yayınlanmıyor. 1960 müdahalesi, bize çok ağıra mâl oldu. O zaman ekonomik olarak da bizim üzerimize yürüdüler. Sabit makine vergisi diye bir vergi icat ettiler. Gerçekten çok acı günler yaşadık, 60 askerî müdahalesinde.
'FETHULLAH GÜLEN BİZİM MATBAADA ÇALIŞTI'
Fethullah Gülen?in matbaanızda çalıştığını ve aranızda 2 yaş olduğunu duymuştum. Nasıl anlatırsınız imamlıktan FETÖ liderliğine uzanan yolculuğunu?
Şimdi size söyleyeceğim bu bilgiler, sadece bizde olan bilgiler. Fethullah Gülen?in ailesi, çok fukara bir aile. 6-7 kardeş bunlar. Babası Ramiz Hoca, Caferiye Camii?nde müezzinlik, daha sonra imamlık yaptı. Bunun kardeşleri Mesih ve Salih de bizim matbaada çalıştılar. 2 ay kadar da kendisi çalıştı. Daha sonra Erzurum?dan ayrıldı. Ahlatlı biliyorsunuz, Pasinler?in Korucuk köyünden. Erzurum?un meşhur bir hocası var. Alvarlı Mehmet Efe?ye gönderiyorlar. Erzurum?da Caferiye Camii?nin medreselerinde eğitim görüyor. Medrese tahsili yapmış birisi. Fethullah Gülen, cahil birisi ama onu, bir cazibe merkezi hâline getirdiler. Zaman içerisinde Gülen?i bir kısım insanların desteklemesinin sebebi şu: Said-i Nursî?nin başlattığı Nurculuk, 1950?li yıllarda en yakın tehdit olarak algılanıyordu. Said-i Nursî?nin cenazesini yok ettiler; şu an nerde olduğu bilinmiyor. Said-i Nursî?nin gücünü parçalamak için onu güçlendirdiler. Okuyucular, Yazıcılar, Asyacılar, Zamancılar diye böldüler. Fethullah da bu parçalamaların figüranlarından birisidir.
Neden onu seçtiler?
Fethullah Gülen?i, Alvarlı Efe?nin yanında durduktan sonra İzmir?e, Bornova?ya gönderdiler. Ağlaya ağlaya vaaz vererek, Bornova?da çok ciddi bir itibar kazandı.
İzmir?in seçilmesi de enteresan değil mi? Konya, İstanbul değil?
Kendinin seçtiğini zannetmiyorum. Seçilmiş olarak oraya gönderildi. İzmir?i feth etmek için gönderildi. Belki de Demokrat Parti?nin çıkış yeri orasıydı, o yüzden de olabilir.
Kardeşleri, sizin matbaanız da çalışıyordu. Peki, onların tepkisi ne oldu? Erzurum?dan kalkıp İzmir?e giderek, böyle bir şan şöhret elde etmesine..
Evet, babası Ramiz Hoca, matbaamıza gidip geliyordu. Oğulları çalışıyor ya bizde. Ben o zaman babasına, ?Maşallah hocam, Fethullah, ne büyük makamlara çıktı. Allah yolunu açık etsin? falan dedim. Dedi ki, ?Yılma?cım, ben de işin aslını bilmiyorum.? Bu sözler, Fethullah?ın babası Ramiz Hoca?nın laflarıdır. Dedi ki, ?Oğul, Erzurum?da bir hırsız varmış. Bu hırsız, hocaların kavuklarını çalar, bezlerini satar, öyle geçinirmiş. Birgün muazzam bir kavuk görmüş. ?Ya Rabbi? demiş, ?Bir haftalık yiyeceğim çıktı.? Kavuğu alıp kaçmaya başlayınca arkasından hoca, ?o kavuğu getir, o kavukta iş yok!? diye bağırmış. Adam, tabii dinler mi? Almış kaçmış, köşeyi dönünce bakmış ki bir kat bez; içi çul çaput dolu. O kavuk muazzam da içinde ne var ben de bilmiyorum.? Bunu, babası, oğlu Fethullah için söylüyor.
'GÜLEN, ULUSLARARASI BİR PROJEDİR'
Yani babasına bile anlatmamış sırrını. Yüzlerce insanın içinden neden Fethullah Gülen? Sizce kim seçti onu?
Fethullah?ı şekillendirenler, onu bu hâle getirenler, çok kabiliyetli, çok bilgili olduğundan seçmediler onu. Kim yaptı peki bunu böyle? Devlet, kendi istedi. Devlet, yaptı bunu. O günlerde CIA ile MİT arasında ne fark var? Yani Fethullah Gülen,uluslararası bir projedir Türkiye?de.
GÜLEN'İ, ÖMER NASUHİ BİLMEN'E MİT GÖNDERDİ
Fethullah Gülen?i, dönemin Diyanet İşleri Başkanı ile görüştürmüşler. O hadiseyi sizden dinleyebilir miyiz?
Ömer Nasuhi Bilmen, Diyanet İşleri Başkanı o zamanlar. Kendisi, Türkiye?de gelmiş geçmiş en önemli Diyanet İşleri başkanlarından birisidir. Ömer Nasuhi Bilmen Diyanet Başkanı iken devlet, Fethullah Gülen?in yakasına mikrofon taktı; onunla röportaja gönderdi. Devlet, yani MİT gönderiyor. Fethullah, böyle bir görevi de yükleniyor. Yani şunu söylemek istiyorum: Fethullah?ı zirveye çıkaran, bizim devletimizin kendisidir. Yalçın Küçük?ün sevdiğim bir lafı var. Diyor ki, ?Bir insan, kendi kabiliyeti ve gayretiyle zirvede değilse onu, oraya itmişlerdir.?
?Peygamberle görüşüyorum? falan diyor. Müritlerini inandırıyor.
Said-i Nursî de diyor ki, ?Bana bir vahiy geldi, yazdım.? Hatta, ?Bir kuş geldi.? falan diyor. Yani şimdi bu boş mürit de aynı yolu izlemeyecek mi? Fethullah da böyle bir makamı kendine tanzim ederek ortaya çıktı. Okullarında İngilizce eğitim yapılıyor. İngilizce dersi değil, İngilizce eğitim. İngiliz gibi düşünüp, İngiliz gibi konuşuyorlar. Bu okullarda yetişen elemanlarla ABD, Afrika?ya hâkim olmaya çalıştı. Buradaki okullarına ben de gittim, gördüm. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra o kadar dosyalar gitti; aylarca kutularla belgeler gönderdiler. Adalet Bakanı, mektuplar yazdı, çizdi.
Sizce ABD, Gülen?i neden hâlâ Türkiye?ye göndermiyor ?
ABD?nin, Ortadoğu?daki ve Afrika?daki projelerinin içerisinde Fethullah var. Onların Fatih Üniversitesi, beni davet etti. Ben oğlumu gönderdim. Oğlum anlattı. Fatih Üniversitesi Rektörü, Raunda Cumhurbaşkanı -ki bu adam kanla iktidar olmuş birisidir- Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı ile beraber gidiyorlar. Oğlumu da kendilerinden sanmışlar. Rektör demiş ki oğluma, ?Çocukları, önce Hillary Clinton, sonra da Obama ile görüştürmemiz daha iyi oldu.? Üniversiteden mezun birinin eriştiği noktaya bakın. Oğlum da ben de o zaman hayret etmiştik.
'BANA VERSELER GÜLEN'İ ÖLDÜRÜRÜM'
Şimdi bu devlet, Fethullah Gülen?i ABD?de yok edemiyor mu? Bırakın Allah?ınızı severseniz! Yani şimdi bizim geçmişte yaptıklarımızı söylemek istemem ama bunlar ne ki bunlar! Adam, ABD?de bir sarayda oturuyor. Allah Allah! Biz bunu denediğimiz için söylüyorum. Onun yanına, onun en yakınına adamlar koyup, onu yok etmek mümkün. Bana verseler yaparım yani ha ha ( Burada gülüyor)
Niye yok etmiyorlar peki?
Bu sorunun cevabı şu: Ya MİT, askerî istihbarat bir adamını gözden çıkaramıyor ya da işi oluruna bırakmış yürüyüp gidiyor. Biri Fethullah diyor, başka işler yapıyor işlerine öyle geliyor.
Örgütün kasasının dolu olduğu söylenir. FETÖ, bunca parayı nereden buluyor? O kadar kurumları kapatıldı; şirketlerine el konuldu. Hâlâ tükenmediler. Değirmenin suyu, sadece Türkiye?den akmıyor değil mi?
Tabii ki değil? Dünyanın dört bir yanından! Bunlar, ABD?de, Afrika?da , Avrupa?daki okullarda çok ciddi bir maddî gücün üzerine oturuyorlar. Bunu göz ardı etmemek lazım. 1 milyar dolar değil; 10 milyar, 20 milyar dolardan bahsediliyor. Böyle bir maddî gücün üzerinde oturanlar, bu parayı kendi ideolojileri doğrultusunda kullanırlarsa nelere mâlik olurlar, bir düşünsenize. Dolayısıyla bunların bu para gücü, çok ciddi boyutta..
'BİR SAATTE 500 MİLYAR TOPLADILAR'
Ben bir toplantıda rastladım bir saat içerisinde 500 milyar lira topladılar. Sadece bir saat içerisinde oradaki insanlardan topladılar. Bu örgüt, sadece bir ideal içinde şebeke olmuş değil; menfaat şebekesi bunlar. Yani Fethullahçı olanlar, din, iman gibi şeylere inanarak sadece bunun için gitmiyorlar. Her biri, maddî menfaat de sağlıyorlar. Çok ciddî bir para ittifakı var. Bir Fethullahçı, bildiği başka bir Fethullahçı bakkaldan, kasaptan alışveriş yapar. Çünkü maddî bir çıkar da var aralarında.
Türkiye?de takiyyeyi bir sanat gibi kullanan tek kişi, Fethullah ve örgütüdür. Ben, bunlar yüzünden Türkiye?nin ekonomisinin 50 yıl geri gittiğine inanıyorum. Fethullah?ı, Fethullah Hoca yapan kim? Onlarla kol kola girip sahneye çıkaran kim? Bugünkü siyasî aktörlerin hepsinin suçu var. Hepsi suçlu. Bunların elinden tutacaksın; bunları, Türkiye?ye hâkim kılacaksın. Benim tanıdığım çok sevdiğim biri var; şu an Silivri?de yatıyor. Çok akıllı, çok kaabiliyetli bir insan. Genelkurmay Başkanı olabilecek kapasitede. Bir gün dedim ki, ?Ahmetciğim, senin Fettullah?la ne işin var? Bunlar milliyet düşmanı. Senin ne işin var onlarla?? Dedi ki, ?Ağabey, Fethullahçı olmayan orduda yükselemiyor.? Bu kadar hâkim olmuşlar. Bizzat bir general, kurmay albayken bunları bana söylemişti.
Şu an TSK?da ya da devletin diğer kurumlarında hâlâ örgütten eleman var mıdır sizce?
Gayet tabiî ki var. Bunun bir tek çözümü var. Son zamanlarda başımızın belası PKK-PYD de dahil, vatan ihanetinde bulunan bu hainlerin böyle tevatür bir hâlde ortaya çıktıklarını zannetmiyorum. Herkes kendini sorgulamalı; devlet, istihbarat, kendini sorgulamalı; iktidar, muhalefet, kendini sorgulamalı. Herkesin, Türkiye?nin bu belâsındaki payını anlaması lazım. Hepsinin payı var.
Sizce kandılar mı kandırıldılar mı?
İkisi de fark etmez. Biraz düşünen, fikriyatı olan bir insan, bunun içinde olamaz. Ben biliyorum, siz biliyorsunuz, oğlum biliyor.
O GECE, ?BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ!? DEDİM
15 Temmuz darbe girişimi gecesi ne hissettiniz?
?Böyle bir şey olamaz!? dedim. Bunların böyle bir güce nasıl eriştiğine hayret ettim. Şimdi asker içerisinde, bürokrat içerisinde, her yerde bunların varoluşunu sağlayanlar, bu işe göz yumanlar, bir kere kendilerine gelmeliler. Bir miligram dahî bunlara taviz verilmemeli. Bazıları, günah çıkarıyor. Bunlar takiyyeci yahu! Her türlü fikrî giysiyi giyip kendilerini masum gösterebilirler. Biz de acıyabiliriz onlara.
Bunu siz içerde FETÖ?den dolayı yatanlar için mi söylüyorsunuz? Yani cezaevinde tutuklu olanlar var. CHP, bir ara bu argümanı çok kullanmıştı. ?Kadın hamile; kollarındaki bileziği çıkarıp verdiler.? falan demişti hatta.
Hepsi için söylüyorum; içerdekiler için de, dışarıdakiler için de diyorum. Bunların en büyük özelliği, takiyyeci olmaları. Kendilerini, çok güzel acındırırlar. Biz de deriz ki, ?Yahu sana haksızlık yapmışlar.? Öyle bir şey yok. Bunu anlamaları lazım. Bunlar, Türkiye?nin önündeki en büyük engel. Bunlar, mağdur ve mazlum ayağına yatıyorlar. Bunlar ne mağdur ne de mazlum. Bunlar hain!
İkinci bir kalkışma olur mu? Cesaret edebilirler mi?
Bellerinin kırıldığı kanaatindeyim. Uykuya çekildiler. Bu uyuyan hücreleri ne zaman uyanır, bunun zamanlaması ne olur, bunu bilemem. MİT?in ortaya çıkarması lazım; onların görevi. Askerî istihbarat, millî istihbarat el ele verip, bunları çıkarması lazım.
Trump, Kudüs?ü başkent ilan edince ne hissettiniz?
İçim acıdı; ta şuram sızladı. Yahudilerle ilgili Kafka?nın çok güzel bir lafı var. ?Biz bir avuç tohumduk. Dünyaya serptiler; her birimiz, bir çınar gibi büyüdük.? diyor. İsrail?de gayrimeşru çocuklara bile nüfus cüzdanı veriliyor. Çünkü nüfus problemi var. 10 yıl sonra Filistin, o coğrafyada azınlıkta kalacak. Onun için Mossad, 40 yıldan beri Barzani aşiretinin Siyonist olduğunu ispata çalışıyor. Biliyorsunuz, Mossad?ın ileri gelenleri, Barzani?nin etrafında. Şu anda bile maddî destek dahil, yol gösteriyor; lojistik destek veriyor. Ortadoğu?da Kürdistan?ın kurulmasını, en çok İsrail istiyor. Açıkladı; ?Kürdistan kurulmalı? dedi. Kudüs?ün başkent ilan edilmesine ses çıkarmayan tek Müslüman, onlar; sustular. Bir de Fethullah Gülen. Nerede açıklama? Yapar mı hiç? Mavi Marmara olayında da açıklama yapmamıştı; ?Gitmeselerdi? demişti adeta.
MHP lideri Devlet Bahçeli?nin politik performansını nasıl buluyorsunuz?
Bahçeli?nin bir proje olduğuna inanıyorum. MHP?nin iktidara gelmemesi için bir proje. MHP?nin iktidara gelme şansı vardı ama maalesef Sayın Genel Başkanımız, elinin tersiyle itti. Bunu, ona sormak lazım, neden itti diye. Bir parti kurulurken hedefinde, iktidar olma vardır. Sayın Genel Başkanımızın böyle bir derdi yok!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile araları oldukça iyi. Hatta seçimler için ?Cumhur ittifakı? adında bir formül önerdi. Bahçeli?nin bu önerisinin altında yatan neden İYİ Parti olabilir mi?
Tabii ki. İyi Parti, Anadolu?da kabul görüyor. Meral Akşener?i yakından tanıyorum. İyi Parti?nin başarılı olması için dua ediyorum. Ancak İyi Parti?nin başarılı olmaması için Sayın Cumhurbaşkanı dahil, Sayın Devlet Bahçeli dahil, hatta CHP dahil, herkes seferber oldu. Çünkü CHP?den de cidd?i geçişler oldu partiye. Dolayısıyla ben, Meral Akşener?in başarılı olması için dua ediyorum. Eğer tuzaklardan kurtulursa Akşener?in iktidarı kesin. Meral Hanım, iktidara yürür.
CUMHURBAŞKANI NE KADAR FETÖ'CÜ İSE AKŞENER DE O KADAR FETÖ'CÜ
Akşener için FETÖ?cü diyorlar. Yakından tanıyan biri olduğunuz için soruyorum, gerçekten de FETÖ?cü mü Akşener?
Meral Akşener FETÖ?cü falan değildir. Cumhurbaşkanı ne kadar FETÖ?cü ise O da o kadar FETÖ?cü, Bahçeli ne kadar FETÖ?cü ise O da o kadar FETÖ?cü. Siyaset, dünyada en namuslu, en haysiyetli, en doğru iştir. Siyasetçi ne diyor? ?Ben işsizliği önleyeceğim, yolsuzluğu önleyeceğim, haksızlığı önleyeceğim.? Ama Türkiye?de siyasetçi bunun tam tersi. Biz, bunun düzelmesi için partiler kanunun değişmesi lazım, diyoruz. Yani milletvekillerinin adaylıklarını, halkın belirlemesi lazım. Ön seçimle seçilmeli, milletvekilleri.
Siz, siyasete girmeyi düşünüyor musunuz? Milletvekilliği falan?
Ben, öyle boş gezenin boş kalfası değilim. Ha ha ( gülüyor)
Çok teşekkür ederim bu keyifli sohbet için...
Ben teşekkür ederim. Başarılar dilerim.
HABER: YASEMİN ALTUN