Hayatının yaklaşık 50 yılı Özbekistan'da sürgünde geçen, ardından vatanı Kırım'a dönen 80 yaşındaki Alife nine, 17 yıl boyunca gönüllü hizmetini üstlendiği fakat şu anda ticarethaneye dönüştürülen Kırım'daki Gözleve Mevlevihanesi'nin aslına uygun kullanılmasını istiyor.
Kırım'ın Gözleve kentindeki Gözleve Mevlevihanesi'ne sahip çıkılması için imza kampanyası başlatan Yaşlavskaya, ilerleyen yaşına rağmen verdiği mücadeleyle takdir topluyor.
'Ömrümü adadım' dediği mevlevihanenin şu anda aslına uygun kullanılmaması nedeniyle gerek ülkesinde gerekse Türkiye'de imza toplayan ve bunun için Konya'ya gelen Alife nine, şu anda ticarethane olarak kullanılan mevlevihanenin yeniden Müslümanlara devredilmesi ve ibadethane olarak kullanılması için girişimlerini sürdürüyor.
AA muhabirine, babasını 1944 yılında savaşta kaybettikten sonra annesi, kardeşi ve diğer Kırımlılarla ana vatanından Özbekistan'a sürgün edildiğini anlatan Alife Yaşlavskaya, yaklaşık 50 yıl boyunca büyük zorluk, sıkıntı ve acı çektiğini belirtti.
'Annem buğday tarlasında kaldı'
Hayatının 17 yılını ülkesindeki 15'inci asırdan kalma Gözlevi Mevlevihanesi'nde geçirme fırsatı bulduğunu vurgulayan Alife nine, sürgün yıllarını şöyle aktardı:
'Sürgün edilirken yolda aç ve susuz kaldık. Çok acıkmıştık. Ben ağlıyordum. Tren durduğunda annem tarlaya girip buğday toplamaya başladı. Bunu görünce ateş ettiler. Annem o buğday tarlasında kaldı, biz de öksüz kaldık. Bizi kırdılar, yok ettiler. Çok hainlikler gördük. Ağabeyimle Özbekistan'da bir çocuk yuvasında büyüdük. Vatanımızdan uzakta bir yaşam kurmaya çalıştık.'
Başarılı bir öğrencilik dönemi sonrası iki üniversite bitirip tarih araştırmacısı olduğunu ve evlenip iki çocuk dünyaya getirdiğini ifade eden Alife Yaşlavskaya, vatanına dönüş yolu açılınca 1990'da çocuklarını Özbekistan'da bırakıp Kırım'a döndüğünü dile getirdi.
Yaşlavskaya, şöyle devam etti:
'Geldim, kaldım. Kırım bırakmadı beni. Bir süre çadırlarda yaşadık, aç susuz kaldık ama Allah bize yardım etti. Sonra oğullarım da yanıma geldi. Öğrendim ki Kırım'ın en bereketli yeri bizim Gözleve şehriydi. Doğduğum evi, şehri, özümüzü, tarihimizi, İslam tarihini, tekkeleri araştırmaya başladım. Bir gün Gözleve Mevlevihanesi'ni gördüm. 'Aşka kavuşmak' gibi ona kavuştum. Askeri depo olarak kullanılıyordu. Şehrin yöneticisine gittik. Biz anlatınca dedi ki 'Alife Hanım sen buraya gir, koru, başkaları onu bozmasın, zarar vermesin.' Ben de oğullarıma 'Siz ev kurun, kendinizi kurtarın, ben tekkede kalacağım' dedim. 17 yıl tekkenin bir odasında yaşadım. Ne su vardı, ne ışık, ne ısınma. Allah bana yardım etti. Burayı harap etmesinler diye korudum, temizledim. Tarihimizi korumak gerekiyordu. Bu toprak, bu vatan bizim diyerek sahip çıktım.'
Alife nine, bir mescid ve medrese bulunan mevlevihanede İslam ve Kırım geleneğini yansıtan bir kültür merkezi olarak talebeler yetiştirildiğini kaydetti.
'Ağlarım ama beni duyan yok'
Mescidin minaresinin kısmen yıkıldığını aktaran Yaşlavskaya, 'Minarenin üst kısmı yıkılmış, gerisi de eğik durumda. Yıkıldı yıkılacak. Yıkılsa, tekkenin üstüne düşecek. 15. asır abidesi yok olacak. Ağlarım ama beni duyan yok.' dedi.
Şu anda mevlevihanenin ellerinden alındığını, adeta bir ticarethane gibi işletilmeye başlandığını dile getiren Alife nine, şunları söyledi:
'Kültürümüzü, tarihimizi değiştirmeye çalışıyorlar. Orayı bir turistik merkez haline getirdiler. Zikir yok, Kur'an okuma yok. Şu anda orada gerçek Mevlevilik yok. Sanatçılar gösteri yapıyor, para kazanıyor. Derdimiz büyük. Derdim, Gözleve Mevlevihanesi'nin korunması ve aslına uygun kullanılması. Türkiye'ye gelip bunun için imza topladım. Bu imzaları ve yazdığım mektubu yetkililere ulaştıracağım. Derdine bir çare bulunması için, Müslümanlara ve tüm dünya halklarına sesleniyorum. Ben 80 yaşında bu Mevlevihane için yollara çıktım. Tek vasiyetim; burası Müslümanlığa dönsün de birinci zikirde benim gözlerim kapansın. Türkiye'den de yardım bekliyoruz. Bize, Kırım Tatarlarına yardım gerek. Abidelerimize, Müslüman mekteplerimize yardım gerek. Çocuklarımız öz kültürümüzle büyümeli.'