İran'daki protestolara 'kredi ve finans kurumları mağdurları' etki ediyor

İran

İran'ın Meşhed kentinde geçen hafta perşembe günü başlayan ve ülkenin birçok kentine yayılan gösterilerde kredi ve finans kurumlarına para kaptıran mudilerin etkisi dikkati çekiyor.

 

 İran'ın Meşhed kentinde 28 Aralık 2017'de başlayan ve ülkenin birçok kentine yayılan protestolarda 'kredi ve finans kurumlarına para kaptıran mudilerin' etkisi dikkati çekiyor.

İşsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı gibi ekonomik sorunların dillendirildiği Meşhed kentindeki ilk eylem, ülke geneline siyasal ve sosyal taleplerin dile getirildiği protestolar şeklinde yayıldı.    

Bazı uzmanlar, paralarını ülkenin 'modern bankerleri' olan kredi ve finans kurumlarına kaptıran mudilerin bundan yaklaşık bir yıl önce düzenledikleri eylemleri, İran'daki son gösterilerin başlangıç noktası olarak kabul ediyor.

Kaspiyen Kredi Kurumu mağdurlarından 200 kişilik grup 2017 yılının başlarında, başkent Tahran'daki İran Merkez Bankası önünde gösteri düzenlemişti.  

Bu sorunun çözülmemesinin yanı sıra zamanla, Arman, Feriştegan, Samin ve Pedide kredi kurumlarının mağdurları da göstericiler arasına katıldı. Söz konusu kurumlara ait bazı ofisler gösterilerde ateşe verildi.

Olayların ardından, İran meclisindeki 130 milletvekili Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani hakkında meclise gensoru önergesi sundu. İran yönetimi tarafından, kredi kurumlarında paralarını kaybeden insanların sorunlarını halletmek için herhangi bir adım atılmadı.

Ayetullah Humeyni ailesine yakınlığıyla bilinen Jamaran haber sitesi, eylül ayında yayımladığı haberde, 'Merkez bankası, resmi olmayan hiçbir kredi ve finans kurumunun faaliyet göstermediği şeklinde açıklama yapsa da bazı izinsiz kredi kurumları hala faaliyetlerine devam ediyor.' ifadelerini kullandı.   

Zamanla birer bankere dönüşen kredi kurumlarının çoğu ihtiyaç sahiplerine borç veren (Karzu'l Hasene) yardımlaşma sandıklarından oluşuyordu. 

İlk borç sandığı 1969 yılında 'Cavid' adıyla kuruldu. Ayetullah Seyyid Muhammed Beheşti bu ve 46 diğer yardımlaşma sandığının kurulmasına katkı sağladı. Devrimin ilk yıllarında (1979) 200'e çıkan borç ve yardımlaşma sandıklarının sayısı 1985 yılına gelindiğinde 2 bin 250'ye ulaştı.

İran-Irak savaşı sonrası (1980-1989) yardımlaşma sandıkları şekil değiştirerek halka kâr payı dağıtan finans ve kredi kurumlarına dönüştü.

İran Meclisi Araştırmaları Merkezinin Haziran 2016 tarihli raporuna göre, bu kuruluşların sayısı 7 bin 333'e ulaştı. Bunlardan 6 bin 33'ü 'resmi izinleri olmaksızın' faaliyet gösteriyor. 

Ülkenin önde gelen ekonomi uzmanlarından Mir Muhammed Sadıki, 'Devrim öncesi ve sonrasında, borç sandıklarını eleştirenler, bu sandıkların merkez bankası himayesi altında olmaması nedeniyle tehlike arz ettiğini söyledi. Bu sandıkların, para piyasasında dengesizliğe sebep olacakları kaygısıyla endişelerini dile getirmişlerdi.' dedi.  

Merkez bankası yöneticileri bu gibi finans ve kredi kurumlarından rahatsızlığını 2010 yılı sonrasında dile getirdi. 

1973 yılında onaylanan İran Para ve Banka Kanunu'na göre, finans ve kredi kurumlarının merkez bankasından izin alarak faaliyetlerine başlaması gerekiyor.

Eski Merkez Bankası Gözetmen Yardımcısı Hamid Tahranifer, sözü edilen kurumların ülkenin bankacılık sistemine zarar verdiğini savunurken, eski İran Meclisi Ekonomi Komisyonu Başkanı Muhammed Rıza Por İbrahimi de yaklaşık 230 milyar dolar olan İran para piyasasının yüzde 30'unun bu kurumların elinde olduğunu açıklamıştı.

İbrahimi, bu kurumlardan sadece birinin 550 şubesi, 2 milyon 500 bin civarında mudisi ve bu mudilere ait 3 milyar 600 milyon dolar paranın varlığından söz etmişti.

 Finans ve kredi kurumlarının sahipleri

1960'lı yıllarda borç sandıkları olarak başlayan daha sonra finans ve kredi kurumlarına dönüşen kurumların başında muhafazakar tüccarlar bulunuyordu. Bu kişiler, çoğunlukla muhafazakar İslam Koalisyon Partisi üyelerinden oluşuyordu. 

İran Savunma Bakanı Emir Hatemi, bir açıklamasında, 'Devrim Muhafızları ve Besic (Gönüllü milisler) kaç tane banka, finans ve kredi kurumunun sahibi veya ortağıdır? Bu kuruluşların ekonomi faaliyetleri eleştiri nedenidir.' demişti.   

Ülkedeki haber ajanslarından ANA Ağustos 2017 tarihli haberinde,  'Samini el-Hucec, Salihiyn, Askeriye, İtimadi İraniyan, Ensar, Sina, Efdal, Tus, Feriştegan, Samin el-Eimme, Karsazani Ayende, Kavvamin, Hafız, Mehr, Kevser, Movlayi el-Muvahhidin kurumları, merkez bankasının izni olmadan çalışıyor ve müşterilerine sorun çıkarıyorlardı.' ifadelerine yer vermişti.

Resmi kaynaklara göre, söz konusu kurumlardan Samin el-Hucec, Askeriye, Ensar, Sina, Samin el-Eimme, Movlayi el-Muvahhidin gibi kurumlar İran Devrim Muhafızlarına ait kuruluşlar olarak biliniyor.

 Çalışma sistemleri

Hukuk uzmanı Nimet Ahmedi, bu kurumların çalışma sistemiyle ilgili şunları söyledi:

'Bunlar ilk olarak emlakçılık, kuyumculuk, gıda ve otomobil piyasasıyla işe başladı. Zamanla kaynak sıkıntısı yaşanması üzerine bu kurumlar, kara para aklama yerlerine dönüştü.'

Finans ve kredi kurumları tarafından paraları ödenmeyen mudilerin paralarının devlet tarafından ödenmesine karşı olduğunu söyleyen Ahmedi, 'Bütün millet neden yetkililerin ihmali, bu kurumların kanun dışı girişimleri ve mudilerin hırslarının zararını ödesin?' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani İran meclisindeki bütçe konuşmasında, '3-4 milyon kişinin yaşantılarının zarar görmesi söz konusudur. Bunlar kimler? Bu sandıklar kimin? Bu sandıklarla uğraşmak ne kadar zormuş? ifadelerini kullanmıştı.