Yenişafak yazarı Mehmet Acet, Afrin Harekatı'nın Öcalan için ıstırap verici olduğunu ve Avrupa'nın yanlış algı oluşturarak Kürtlere yönelik bir hareketmiş gibi yansıttığını yazdı.
Konuyla ilgili yazı şöyle:
'Afrin?e Zeytin Dalı Harekatı başladıktan sonra, bu operasyon nedeniyle en büyük ıstırabı, İmralı sakini Abdullah Öcalan çekiyor olmalı.
Diyebilirim ki, PKK?ya başka yerlerde yapılan operasyonların hiçbiri Afrin?deki kadar onun canını acıtmamıştır.
Neden mi?
Anlatalım:
Deneyimli siyasetçi Ömer Vehbi Hatipoğlu, Kürt mahallesinin nabzını iyi tutan, kitaplar yazan, PKK?nın fikriyatı ve tarihi konusunda derinlemesine bilgi sahibi bir isimdir.
Pazartesi akşamı Ülke Tv?de yaptığımız programda Afrin?in PKK için önemini anlattığı bir bölüm vardı ki, bu bölümü hayli dikkat çekici buldum.
Devletin resmi kayıtlarına göre PKK, 1970?lerin sonunda Diyarbakır?ın Lice İlçesi?nin Fis Köyü?nde kuruldu.
Ama o dönemde PKK ismi yoktu.
Örgüt, ?Apocular? diye biliniyordu.
PKK ismini ise Afrin?de aldı.
Bu nedenle Hatipoğlu, 20 Ocak?ta Türk Silahlı Kuvvetleri?nin Özgür Suriye Ordusu ile birlikte başlattığı Zeytin Dalı Harekatı?nın hedefindeki bu kenti, ?PKK?nın ana rahmine düştüğü alan? olarak tanımlıyor.
ÖCALAN TÜRKİYE?DEN KAÇINCA İLK AFRİN?E YERLEŞİYOR
Afrin?de PKK?nın aşağı yukarı 40 yıllık bir geçmişi var.
Öcalan, Türkiye?den kaçtıktan sonra buraya yerleşti, Amanos Dağları?nın Suriye?ye uzanan yamaçlarındaki köylerde kendine taraftarlar buldu, milis güçleri oluşturdu.
Uzun yıllar Afrin?de yaşadıktan sonra, ayrılıkçı fikirlerini büyütmek için Bekaa Vadisi?ne geçti.
Yani, PKK?nın, Öcalan?ın, Bekaa Vadisi?nden daha önce bir Afrin geçmişi var.
Terör örgütü lideri Afrin vurulduğu için büyük ıstırap çekiyor olmalı dememin sebebi bu.
40 yıldır Türkiye?ye karşı kullanılan terör oluşumunun ana akslarından biri olan bir kente ilk defa dokunuluyor olması, bir yerde PKK?nın buralardaki büyüsünün bozulması anlamına da geliyor ki, Öcalan sırf bu nedenle bile kendisini kalbinden vurulmuş gibi hissediyor olmalı.
Bu anlattıklarımıza ilaveten şu bilgiyi de verelim.
PKK?nın geçmişte Suriye topraklarında örgütlenebildiği tek bölge de Afrin bölgesi olmuştu.
Bunun da bir sebebi var tabi.
Suriye?nin Türkiye ile olan sınırının Afrin dışındaki bölgeleri genelde düzlük alanlardan oluşuyor.
Haliyle, vur kaç taktiğini benimsemiş bir terör örgütünün fiziki bakımdan kendisine yaşam alanı bulabildiği bölge de burası olmuş.
TÜRKİYE KÜRTLERİ VURUYOR ALGISINA DİKKAT
Afrin harekatı başladıktan sonra batılı yayın organlarında okuduğum haber/yazıların hemen hepsinde dikkatimi çeken ortak bir dil var.
Bir vurgu, zihinlere yerleştirilmeye çalışılan bir haber cümlesi?
?Türkiye, Suriye?de Kürtleri vuruyor.?
Haber cümlesi dediğim bu.
Bir PYD/YPG ayrımı yok.
Bu örgütün 2003 yılında PKK ile ortak fikirler etrafında buluşarak kurulmuş olmasına, o güne kadar esamesi okunmuyorken Suriye savaşı başladıktan sonra diğer bütün siyasi Kürt oluşumları silah zoruyla bastırmasına, cinayetler işlemesine, kendisine tabi olmayan on binlerce Kürdü sürgün etmesine bir atıf yok.
Sanki o Kürtler Kürt değilmiş gibi, PKK?yı Kürtlerin tek temsilcisi olarak gören bir haber dili var karşımızda.
Ki, bu yayınlar ile yayınların yapıldığı ülkelerin resmi pozisyonları da birbirinden farklı değil.
Oysa Afrin operasyonuna katılan Özgür Suriye Ordusu içinde de Kürtler var.
Afrin?deki PKK yapılanmasına karşı ÖSO içindeki Kürtler niye mermi sıkıyor dersiniz?
Bir kısmı, PYD zulmüne bayrak açmak için.
Bir kısmı, PKK?nın dayattığı fikirlerin Kürtleri kendi değerlerinden nasıl uzaklaştırdığını gördüğü için.
16 yaşındaki bir kız çocuğunun babasına günün birinde ?Arkadaş? diye hitap etmeye başladığı anı bir düşünün.
Aile değerlerine, namusa, iffete dini inançlarına önem veren bir Kürt babanın o durumda içinde nasıl bir fırtına koptuğunu tahayyül edebilir misiniz?
PKK işte bunu yapıyor.
Bana kalırsa, bunu yaptığı için Batı basınında çıkan haberlerde, Türkiye YPG?ye değil, Kürtlere operasyon yapıyor algısı körükleniyor zaten.'