Şair Ahmet Cevat'ı saygıyla anıyoruz...

Şair Ahmet Cevat

Şair Ali Akbaş, Şair Ahmet Cevat'ın aziz hatırasına istinaden yazdığı şiiri Enpolitik'te.

Şair Ali Akbaş, Şair Ahmet Cevat'ın aziz hatırasına istinaden yazdığı şiiri :   Bir seher vaktinde  vardım Göygöl?e  Burda kızlar gül takıyor kâküle  Alev alev bir gül attım su yandı  Sunam derin uykusundan uyandı  Yavaş yavaş araladı perdeyi  Gönlüm göle düşmüş yaban ördeği  Giyip kuşanmaya erinmiş Göygöl  İpekten tüllere bürünmüş Göygöl    Ne kadar özenmiş hilkâtin eli  Bir depremle doğan yayla güzeli  Ninniler dinlemiş deli rüzgârdan  Gıdasını almış yağmurdan kardan  Sonra canlar yakan bir âfet olmuş  Burdan su içiyor her sevdalı kuş  Sanki aynasını düşürmüş felek  Göygöl?den gayrısı bir kirli gölek    Gök mâvi, göl mâvi, her şey semâvî  Arşa çıkar Ateşgâh?ın alevi  Burası Kafdağı tezatlar evi  Çıkar her adımda bir masal devi  Dağlar deve olur, bulut güvercin  Bir gümüş sakallı keçi olur cin  Yanılıp Göygöl?ü su sanmasınlar  Bismillâh demeden yıkanmasınlar    Gece ipil ipil yıldız elenir  Ay ışığı düşer göl hârelenir  Asırlardır sevdâ çeken gönüller  Ateşgâh?ta yanar burda serinler  Göygöl menbâıdır efsânelerin  Bu sulardan doğmuş Hüsrev?le Şîrin  Dedem Korkut bu dağlara uğramış  Acıkmış suyuna ekmek doğramış    Bir sabah Göygöl?de peri kızları  Yıkanırken siper edip sazları  Üstlerine gelmiş bir deli çoban  Kır papaklı, sırtı heybeli çoban  Bakmış ki göl başı peri tüneği  Atmış üstlerine ak kepeneği  Bir anlık gafletten doğmuş Tepegöz  Oğuzu uykuda boğmuş Tepegöz    Bir gece yarısı ay suya düşer  Çöllerde bir ceylan pusuya düşer  Derinden derine hârelenir su  Sararken her yanı barut kokusu  Çimenler üstünde üç beş damla kan  Gözünü nefretle kapatır ceylan  Çırpınır ağzında bir demet kekik  Kör avcı, her şeye çekilmez tetik    Şimdi yaylaların sonbaharıdır  Dağları kaplayan süt buharıdır  Yapa yalnız kalmış kuğulu Göygöl  Ağlayan göz gibi buğulu Göygöl  Uzar kıyısında bir sarı kamış  Kendini seyreder sularda yaz kış  Şimâl küleğiyle kar geliyor, kar  Sunamı tûfandan koruyun dağlar    Dedim doruklarda açan menekşe  Dedi uçabilsem, kuş olsam keşke  Bilmem nasıl sığdım ben bu derbende  Merih?in, Zühre?nin derdi var bende  Yüzümü yalarken yayla meltemi  Her gece rüyamda bir beyaz gemi  Sularımı yara yara gidiyor  Özlediğim bir diyara gidiyor    Han Kepez  çıkarır altın tacını  Her gün bu aynada tarar saçını  Köroğlu yol keser alır baç?ını  Kaçak Nebi unutur mu öcünü  Deli poyraz doruklarda tar çalar  Dal koparır, can aparır, nar çalar  Uçuşan yapraklar turna teleği  Bulutlar dağların ipek yeleği    Bir nevruz sabahı sökerken şafak  Bir şehzâde gelip uyandıracak  Nal sesleri duyacaksın derinden  Öpecek usulca göy gözlerinden  Açma duvağını sır verme ele  Şu fırtına dinsin, yaz gelsin hele  Uyu nâtevân?ım yaralım uyu  Uyu bahtı kara maralım uyu    Bir şiir bıraktım sana hediye  Bu garip yolcuyu unutma diye  Şahidimiz olsun ulu çınarlar  Gün gelir okuyup bizi anarlar  Çınar fısıldaşır pınara söyler  Pınar da üstadım Anar?a söyler  Bu sayede elden ele duyulur  Bizim de adımız şair sayılır    Mesnevî okuyup geçtik Gence?den  İçime bir sızı düştü inceden  Elvedâ bağlarda üzüm  derenler  Üzümü unutup hüzün derenler  Elvedâ adını unutan şehir  Elvedâ akmayı unutan nehir  Ata yâdigârı Gence elvedâ  Dalında kuruyan gonca elvedâ