Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, 'PKK'ya terör örgütü diyemeyen, DHKP-C'nin yanında duran, Türkiye'nin Afrin'de kendi hukukunu, insanını, sınırlarını koruması için yaptığı harekata 'savaş' şeklinde tanımlamalar yapan bu örgütler, ne TTB'yi temsil ediyor ne de ismi başka olan örgütler Türkiye'deki o meslek gruplarını temsil ediyor.' dedi.
Akdağ, Habertürk televizyonunda katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Zeytin Dalı Harekatı'nın dikkatli bir biçimde hem askerleri hem de sivilleri koruyarak devam ettiğini belirten Akdağ, karşı tarafa büyük bir zaiyat verildiğini, bütün dünyanın Türkiye'nin gerektiğinde böylesine kapsamlı bir askeri operasyonu ne kadar başarılı yürütebileceğinin şahidi olduğunu söyledi.
Sivillerin zarar görmemesi konusu üzerinde en hassas biçimde durduklarını dile getiren Akdağ, operasyonun büyük bir itinayla devam ettiğini vurguladı.
'Bu yanlıştan dönmeleri gerekiyor'ABD'nin YPG/PKK ve PYD/PKK'ya verdiği desteğe değinen Akdağ, 'ABD yanlış yapıyor. YPG ve PYD'nin silahlandırılması, bir terör örgütünün desteklenmesi adeta ortakmış gibi davranılması, ABD'nin tarihte yaptığı en büyük hatalardan biri. Bu yanlıştan dönmeleri gerekiyor.' diye konuştu.
AFAD'ın yeni bir göç dalgası konusunda Suriye Görev Gücü Başkanlığı ile çalıştığını belirten Akdağ, yakın zamanda göç dalgası ile ilgili bir emare olmadığını, ama buna rağmen göç dalgası olabilecek gibi hazırlandıklarını ifade etti.
TBB'ye yönelik soruşturmaAkdağ, Türk Tabipleri Birliğinden (TTB) ve diğer kurumlardan 'Türk' kelimesinin kaldırılmasıyla ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de meslek örgütlerinin örgütlenme biçiminin, geçmiş dönemlerin vesayet artığı bir örgütlenme biçimi olduğunu söyledi.
Toplumun önemli bir kesiminin bu odaların örgütlenme yapısını bilmediğini dile getiren Akdağ, şöyle devam etti:
'Türk Tabipleri Birliği denilince Türkiye'deki bütün tabipleri temsil ediyormuş gibi görünüyor. Böyle bir şey yok. Bir defa mevcut kanunda bile devlet kuruluşları dışında çalışanların üye olma zorunluluğu olan bir kuruluş. Seçimlerinde de tabiplerin küçük bir kısmı oy veriyor ondan sonra Türkiye'deki bütün tabipleri niteler vaziyette TTB çıkıp açıklamalar yapıyor. Ben tabip olarak bundan acayip rahatsız oluyorum. Herkes de rahatsız oluyor. Tamamen kendi işlerinden uzaklaşmış, kör ideolojinin batağına saplanmış bazı meslek örgütleriyle karşı karşıyayız. PKK'ya terör örgütü diyemeyen, DHKP-C'nin yanında duran, Türkiye'nin Afrin'de kendi hukukunu, insanını, sınırlarını koruması için yaptığı harekata 'savaş' şeklinde tanımlamalar yapan bu örgütler, ne TTB'yi temsil ediyor ne de ismi başka olan örgütler, Türkiye'deki o meslek gruplarını temsil ediyor.'
Akdağ, bunlarla ilgili uygun kanuni düzenlemeler yapılacağını belirterek, 'Daha demokratik yapılar oluşturmak zorundayız. Mesela memur sendikaları çeşitlidir. Neden tabipler örgütü dediğimiz zaman, küçük bir azınlığı, kendi değerleriyle milletin değerleriyle ters düşen bir azınlığı temsil etsin? Bu kabul edilemez. Yaptıkları büyük bir yanlış. İdeolojik bir kör batağa saplanmak yerine Türkiye'deki tabiplerin meseleleriyle ilgilenmelidirler. Bunu başka meselelerde de gördük. Şırnak'ta, Hakkari'de çukur siyaseti yapıldığı zaman da adeta orada bu siyaseti oluşturanların yanında yer alabileceklerini gösteren ifadeleri olmuştu. Bunları kesinlikle bir doktor olarak reddediyorum ve Türkiye'deki doktorların da kahir ekseriyetinin bu şekilde düşündüğünü çok iyi biliyorum.' dedi.
Bağımlılıkla mücadele konusunda yapılan çalışmalara ilişkin de bilgi veren Akdağ, Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulunu oluşturduklarını, bağımlılıkla mücadelenin topyekun bir çalışma olduğunu belirtti.
Akdağ, 'Ayın 15'inde uyuşturucuyla mücadelenin 2018-2023 eylem planının Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu olarak görüşeceğiz ve kamuoyumuza açıklayacağız.' bilgisini verdi.