Tarih: 17.02.2018 10:40

?Ben öldüm; hiç kimse katilimi aramadı??

Facebook Twitter Linked-in

İran Sineması?ndan güçlü önermesi olan bir filmi sizin için inceledik. Kadınların toplumdaki yeri ve çocuk istismarını anlatan film, izleyenlerin yüreğine ince bir sızı, büyük bir ağırlık bırakıyor. Öyle ki toplumun kanayan yarası insan omzunda büyük bir yük oluyor. En acısı da herkesin bildiği ama konuşmadığı, susanların dilsiz şeytan olduğu gerçekleri yüzümüze çarpıyor. Savunmasız, güçsüz bırakılan kadınlar yetmiyor gibi bir de kız çocuklarının maruz kaldığı cinsel istismar ve psikolojik şiddet bu filmde çarpıcı şekilde işlenmiş. Dünya meşgaleleri yüzünden çocukları ile ilgilenmeyen ebeveynler ve onların geç fark ettikleri bir suçluluk duygusu? Yeterince çocuklarıyla vakit geçirmeyen, onları dinlemeyen ve sonunda büyük bir hezeyana uğrayan aileler?

Film 2013 yılında vizyona girdi. Filmin orijinal adı ?Hiss Dokhtarha Faryad Nemizanand? Türkçeye ?Şşş Kızlar bağırmaz? şeklinde çevrildi.

Filmin yönetmeni Pouran Derakhshandeh (Puran Dırahşende), oyuncuları; Tannaz Tabatabayi, Merila Zarei.

 

Şirin birkaç saat sonra evlenecektir ancak umulmadık bir şey olur ve tanımadığı bir adamı öldürür. Bu suçun sebebi, Şirin'in kâbus dolu çocukluğunda gizlidir. Sır düğümleri bir bir çözülür ve asıl soru ortaya çıkar: 'Gerçek Suçlu Kimdir?'

Filmin konusu şöyle:

Şirin evin tek kızıdır. Yıllarca kimseyle bir evlilik düşünmezken Emir Ali?yle evlilik kararı almıştır. Bu defa farklı olduğunu ve bu kararı konusunda ciddi olduğunu söylemektedir. Aynı şekilde Emir Ali de bu konuda herkese hatta ailesine bile karşı gelerek Şirin?le evlilik kararı almıştır. Gerçekten de her şey yolunda gitmektedir, ta ki düğün gününe kadar? Şirin kolyesi fotoğraf çekimleri sırasında koptuğu için lavaboya gitmiştir. Fakat gittiği gibi geri dönmemiştir. Geldiğinde bembeyaz gelinliği kanlar içindedir. Şirin evin kapıcısını öldürmüştür. İşin tuhafı ailesi de dâhil olmak üzere bu kapıcıyı kimse tanımamaktadır.  Bu olaydan sonra Şirin tutuklanır. Şirin?in ağzını bıçak açamamakta kimseye bir şey anlatmamaktadır. Ailesi Şirin için avukat aramakta ama bir türlü bulamamaktadır. En sonunda Ferima Telayi adlı bir avukatla görüşürler. Bu avukatın daha öncesinde yine böyle bir dava geçmişi vardır. Uzun çabalar sonucunda Şirin?le görüşmeyi kabul eder. Şirin ilk görüşmede yine konuşmaz fakat avukat onun konuşacağını bilmektedir ve ısrarlıdır. Sonraki görüşmeye Emir Ali de katılmıştır. Başında Şirin yine konuşmazken Emir Ali?nin söyledikleri yüzünden bir anda çığlıklar içinde yaşadıklarını anlatmaya başlar. Emir Ali?nin söyledikleri onu etkilemiştir çünkü onu gerçekten sevmektedir.

Mahkeme salonunda savunmasını isteyen hakime Şirinin söyledikleri şöyledir:

??Ben hiç bir şeyi savunmak istemiyorum. Neyi savunayım yürüyen bir cesedi mi? Ben öldüm, 8 yaşındayken öldüm. Âmâ hiç kimse katilimi aramadı??. Öyle bir film ki ta içinizde bir yerlere dokunuyor.

 

Filmin çekim planlarına baktığımızda karakol, cezaevi ve olayların anlatıldığı geri dönüş sahneleri yer alıyor. Mekan seçimi bizlere İran toplumunu ve yaşayış biçimlerini de aktarıyor. Kadınların araba kullanmadığı o dönemde erkek birinin araba kullanma zorunluluğu ve kız çocuklarının okula bırakılıp okuldan alınması temeline dayanan, toplum çözümlemesi yapılmış bir film özelliği taşıyor. Aslında kadının haklarından mahrum bırakılması bir nevi aciz duruma hapsedilmeleri aynı zamanda onları suçlara karşı savunmasız ve korunmasız da bırakmış oluyor. Yani toplumun en korktuğu şeyden sakınma biçimi aslında en korkulanı başına getirmiş oluyor. Kaçınılmaz son olarak da suç oranı artıyor. İlginç bir detay ise şu filmde mağdur olan ailelerin bu durumu fark etmesi bile durumu değiştirmiyor. Olayların üstü kapatılıyor. Ahlak kavramını ve itibar kavramının ön plana çıkarılması aileleri de mağduriyetlerini de gizleyip şikayet dahi etmemelerine sebep oluyor. Sosyolojik ve psikolojik bakımdan çözümlemeler içeren bu filmi izlemenizi tavsiye ederim.

 

Haber: Derya Budak




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —