Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, PKK'nın Suriye'deki kolu PYD'nin eski eş başkanı Salih Müslüm'ün bugün Çekya'da yargı önüne çıkarılacağını bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 'Türkiye olarak talebimiz, terör örgütünün yöneticisi, elebaşı olan ve halen Türkiye'ye karşı terör faaliyetleri içerisinde bulunan Salih Müslüm'ün, aramızdaki hukuk gereği Türkiye'ye iade edilmesinin sağlanmasıdır.' dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, meslek örgütlerinin isimlerine yönelik düzenlemeye ilişkin, 'Türk ve Türkiye isimlerine ihanet edenler, bu ismi taşıma hakkını kaybederler. Şimdi bu düzenlemede, bu kelimelerin kullanımı yasaklanmıyor. Bakanlar Kurulu'nun izin verdiği meslek örgütleri bunları kullanabileceklerdir. Yoksa tamamen yasaklama durumu söz konusu değildir.' dedi.
Bozdağ, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Çocukların istismarının önlenmesine ilişkin komisyonun çalışmaları hakkında bilgi veren Bozdağ, 'Zannediyorum komisyon aynı zamanda cinsel saldırı suçları ile ilgili de değerlendirmeleri beraber yapacak. Hem cinsel saldırıda hem de çocukların cinsel istismarında iyi hal indirimi yeni dönemde olmayacaktır.' ifadelerini kullandı.
'Kadına yönelik şiddet suçlarındaki iyi hal indirimi de çok tartışılan bir konu. Bu konu da komisyonun çalışma alanında mı?' sorusuna Bozdağ, şu yanıtı verdi:
'Kadına yönelik şiddet konusu bu komisyonun çalışma alanında değil. Bu komisyon çocukların cinsel istismarı konusunu ele alıyor. Esasında bu iyi hal indirimini çözecek şey, bizim uygulamamızdır. Kadına şiddet uygulayan birine bir hakim kravat giydi, boynunu büktü diye iyi hal indirimi yapıyorsa, o zaman hakimlik sıfatını layıkıyla taşımıyor demektir. Böyle bir fiil işleyene iyi hal indirimi hiçbir hakimin yapmaması, hiçbir savcının da talep etmemesi lazım. Şu anda bizim yasamızda 'Boynunu büktüğünde iyi hal indirimi yapın' diye bir kural yok. Bunu mahkemenin takdirine bırakmış yasa koyucu. Hatta kadına karşı şiddette ve diğer suçlarda cezanın artırılması için de alt ve üst limitler koymuş. Eğer mağdur çocuk, kadınsa o zaman en üst limitten ceza vermesine de yasa imkan veriyor ama uygulama maalesef bunu tam yapmıyor.'
Bozdağ, uygulayıcıların zihniyetinin, yasalara uygun şekilde değişmesinin şart olduğunu vurguladı.
Zina ile ilgili düzenleme
'Zina yeniden suç olacak mı?' sorusu üzerine Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuya ilişkin açıklamalarını hatırlattı.
Zinanın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda 'suç' olarak bulunduğunu ancak Anayasa Mahkemesinin bunu iptal ettiğini hatırlatan Bozdağ, ' Anayasa Mahkemesinin iptali nedeniyle 'zina suçu' diye bir suç kalmamıştı. Yeni ceza kanunu yapılırken Avrupa Birliği uyum süreci nedeniyle 'zina suçu' yeni ceza kanunda yer almadı.' bilgisini paylaştı.
Bozdağ, mevzuatta 'çocukların cinsel istismarı' ve 'cinsel saldırı'nın suç sayıldığını ancak 'zina' diye suçun bulunmadığını belirterek, böyle bir düzenlemenin, toplumun hassasiyetlerine, kültürüne daha uygun olacağını vurguladı.
'Zina suçu'nun bulunmamasının bir eksiklik olduğuna işaret eden Bozdağ, 'Bu eksikliğin giderilmesi konusunda Cumhurbaşkanımızın açıklaması olmuştur. Bu taslağın içinde yer alır mı, almaz mı komisyondaki arkadaşlar ne yaptılar, henüz bize gelmedi ama bunda yer almasa bile bundan sonraki süreçte bu konuda bir adım atılması gerektiğine ben de inanıyorum.' diye konuştu.
'İhanet edenler kaybeder'
Bozdağ, 'Türk ve Türkiye ifadesinin meslek örgütleri isimlerinden çıkarılması ve meslek örgütlerine üye olma zorunluluğunun kaldırılmasıyla ilgili hazırlık ne aşamada?' sorusu üzerine, bir düzenlemenin yapılacağını ancak çalışmanın bitmediğini belirtti.
'Türk ve Türkiye ibareleri hepimiz için onur, şeref olan ibarelerdir.' diyen Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:
'Bu ibare eğer bir STK'nin, meslek örgütünün isminde varsa, o meslek örgütü için bu büyük bir onurdur, şereftir. Meslek örgütünün de bu onura, şerefe uygun faaliyette bulunması esastır. Siz, isminizde 'Türk' veya 'Türkiye' ibaresini kullanacaksınız hem de Türk milletinin ve Türkiye'nin düşmanlığını yapanlarla iş birliği yapacaksınız, onları destekleyeceksiniz, Türk ordusuna, Türkiye devletine en büyük saygısızlığı yapacaksınız, hem de 'Ben bu ismi taşıyacağım.' diyeceksiniz, bu olmaz. 'Türk' ile 'Türkiye' isimlerine ihanet edenler, bu ismi taşıma hakkını kaybederler. Bu düzenlemede bu kelimelerin kullanımı yasaklanmıyor. Bu konularda yetki Bakanlar Kurulu'na devredilecek ve Bakanlar Kurulunun izin verdiği meslek örgütleri bunları kullanabileceklerdir. Yoksa tamamen yasaklama durumu söz konusu değildir. Memleketine, devletine ihanet içinde olan yönetimlerin olduğu yerlere verilmeyecek.'
Bozdağ, 'PKK destekçilerinin, terör sevicilerinin' temsil ettikleri örgütlerde 'Türk' ve 'Türkiye' ismini taşıyamayacaklarını ifade etti.
'Avukatlar siyaset yapmıyor mu'
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun açıklamalarının hatırlatılarak, 'Barolara üye olma zorunluluğu kaldırılacak mı?' sorusunun yöneltildiği Bozdağ, Feyzioğlu'nun açıklamalarını dikkatle izlediğini aktardı.
'Şu anda avukatlar siyaset yapmıyor mu? Şu anda bizim il başkanımız avukatlar var, CHP'nin, MHP'nin il, ilçe başkanı avukatlar var. Parti yönetiminde avukatlar var.' ifadelerini kullanan Bozdağ, Anayasa'da ve yasalarda 'Avukatlar siyaset yapamaz' diye bir hükmün bulunmadığını bildirdi.
Bozdağ, Türkiye Barolar Birliği'nin 'Çok net bir şekilde iktidarla mücadele birliği gibi hareket ettiğini' kaydeden Bozdağ, 'Metin Bey'i biraz farklı tutmakta da fayda görüyorum. Çünkü bazı konularda, hendek terörü, darbe ve Afrin konusunda Metin Feyzioğlu'nun ayrı bir duruşu olduğunu burada teslim etmekte fayda görüyorum.' diye konuştu.