Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde başlayan 150. Yılında Yargıtay Sempozyumu'nda, Prof. Dr. Ortaylı, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın ve Prof. Dr. Fethi Gedikli'nin katılımıyla 'Tarihte Yargıtay' başlıklı oturum gerçekleştirildi. Tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, 'Hukuk eğitimine, 18 yaşında çocuklara adalet duygusunu verebileceğimizi, hukukun fazilet ve hikmetini kazandıracağımızı düşünerek devam etmeye çalışıyoruz. Fevkalade yanlış. Kademelenme zamanı gelmiştir.' dedi.
Ortaylı, oturumda yaptığı konuşmada, Yargıtayın 150. yılını kutlayarak, temyizin insanoğlunun kanun, hukuk ve adaletin koruyuculuğuna, faziletine güvenmesinden beri var olan bir makam olduğunu belirtti.
İslam hukukunun monist bir yargıya ve sisteme dayandığı görüşünün doğru olmadığını ifade eden Ortaylı, geçmişte 'kadı sicili' denilen mahkeme kayıtlarında, kadının bazı konularda müftüye danıştığı, bazı konularda daha teferruatlı bilgiler verdiği küçük kağıtlara yazılmış notlar ortaya çıktığını anlattı. Bu notlar iyi muhafaza edilmediğinden günden güne yok olduğunu söyleyen Ortaylı, 'Halbuki bunlar bir Osmanlı mahkemesinin nasıl işlediğini, aslında bazılarının tasavvur ettiği gibi monist, tekçil bir hükmün, sistemin, usulün yürürlükte olmadığını gösterir.' diye konuştu.
Ortaylı, geçmişte hükümdarların her zaman temyiz kararı ve yetkisinin olduğunu aktararak, cuma günü tatilinin İslam devletinde aslında mevcut olmayan bir tatil olduğunu, çünkü Divan-ı Hümayun'un bu günde temyiz görevini yerine getirdiğini aktardı.
Geleneksel yapının bu sürecin ardından teşkilatlanmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Ortaylı, 'İkinci Mahmud'un adliye ve vakıf teşkilatında, evkafta yaptığı büyük reform, nihayet adliye teşkilatında da bir merkezileşme şeklinde kendini gösterdi.' ifadesini kullandı.
Bu süreçte kadının aynı zamanda bir hakim, devlet görevlisi, noter olduğunu, bazı kurumları teftiş ettiğini anlatan Ortaylı, 'Merkezdeki garnizonun, şehirdeki vakıfların, esnafın, emval sandıklarının ve ayrıca vakıfların nasıl işlediği, hayır kurumlarının kontrolü kadıya aittir. Bu, en önemli unsurdur. Bunu unutmamamız gerekmektedir. İkinci fasıl, doğrudan doğruya temyiz makamına, hükümete müracaat etmeden evvel bazı ahvalde mehayif müfettişlerinin karışmasıdır.' şeklinde konuştu.
Ortaylı, İslam hukukunun ve Osmanlı hukuk sisteminin 'monist' diye vasıflandırılamayacağını, tarihte ilerleyen süreçlerde kadıların da üstünde temyiz makamlarının çıktığını dile getirdi.
Yargıtayın ortaya çıkış süreci ve tarihi hakkında bilgi veren Ortaylı, Cumhuriyet'in ilanıyla Eskişehir'e nakledilen Temyiz Mahkemesinin çok önemli bir yapı olduğunu vurguladı.
'Bürokrasi hala eski huyundan vazgeçmiyor'
Öğrencilik döneminde Türkiye'nin nüfusunun 35 milyon olduğunu ve yüksek yargıçların yoğun dava hacmiyle karşı karşıya kaldığını anlatan Ortaylı, o dönemde hem bürokrasinin ehliyetsiz olması hem de vatandaşların yargının gerçek önemini kavrayamaması nedeniyle mahkemeleri sürekli meşgul ettiğini anlattı.
Prof. Dr. Ortaylı, 'Maalesef 50 sene içerisinde gerçekleştirdiğimiz eğitim yaygınlığına ve iktisadi gelişmeye rağmen bu yapı değişmemiştir. Bürokrasi hala eski huyundan vazgeçmiyor. İnsanlarımız hala mahkeme ve yargının lüzumsuzca rahatsız edilmemesi gereken bir kurum olduğunu anlayamadılar.' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'de tarihte tıp öğretimine gerekli önem verildiği halde, hukuk eğitiminde o becerikliliğin gösterilemediğini söyleyen Ortaylı, 'Hukuk eğitimine, 18 yaşında çocuklara adalet duygusunu verebileceğimizi, hukukun fazilet ve hikmetini kazandıracağımızı düşünerek devam etmeye çalışıyoruz. Fevkalade yanlış. Kademelenme zamanı gelmiştir.' şeklinde konuştu.
Ortaylı, şunları kaydetti:
'Barolar, avukatların Batı ülkelerinde ve hatta Doğu ülkelerinde olduğu gibi gerçekten çetin imtihanlardan geçirilerek yetiştirildikleri meslek örgütleri mesabesinde değil. Bunu itiraf etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçektir, temyiz organlarının içine istinaf mahkemesi yeni ilave ediliyor. Unuttuğumuz bir şey var, mahkeme sicilinin içine küçük kağıtlarla fetva sokuşturan zihniyetin pratikliğine hala ulaşamadık. Alt kademedeki hukuk mahkemelerinin, istinaf mahkemelerinin, temyiz mahkemelerinin yeterince raportörü yok.'
Ortaylı, 'tetkik hakimi' yerine 'raportör' kelimesinin doğru olduğunu ve bu kişilerin özlük haklarının iyi olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Sempozyumda, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın ve Prof. Dr. Fethi Gedikli de birer konuşma yaptı.