AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal yaptığı basın açıklamasında 'Kılıçdaroğlu'nun hezeyanlarından, histerilerinden, histeri krizlerinden bıkmış usanmış durumdayız' dedi.
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Ünal, 'Kemal Kılıçdaroğlu, kürsüye çıkıp ağzına geleni sayıyor, son derece rahat, son derece relaks, böyle adeta antidepresan kullanmış, sakinleştirici almış bir ruh haliyle, gülerek her türlü ağır hakareti, çirkin ifadeyi kullanıyor. Sanatçılara hakaret ediyor, işine gelmediği zaman hukuka hakaret ediyor. Her türlü hukuksuzluğu yapma hakkını kendisinde görüyor. O hukuksuzluğu yaptığı zaman 'Ben bu hukuku tanımıyorum' deme hakkını kendinde görüyor. 'Anayasa'yı tanımıyorum' deme hakkını kendinde görüyor. Bu kadar konfor, bu kadar rahatlık siyasette olmaz.' dedi.
'Türkiye böyle bir muhalefeti hak etmiyor'
AK Parti Sözcüsü Ünal ayrıca, 'Bizler de artık CHP'nin yalanlarına cevap vermekten, hakaretleriyle ilgili dava açmaktan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun hezeyanlarından, histerilerinden, histeri krizlerinden bıkmış usanmış durumdayız. Türkiye bunu hak etmiyor, Türkiye böyle bir muhalefeti hak etmiyor.' ifadelerini kullandı.
CHP'lilere bu duruma el koymaları çağrısında bulunan Ünal, durumun patoloji ve mitomaniyi geçtiğini, Türkiye'yi geren, siyaseti ve Türkiye'nin gerçek gündemini rehin alan bir hale geldiğini söyledi. İktidar olmanın gerektirdiği sorumlulukla hareket etmeye çalıştıklarına işaret eden Ünal, 'Karşımızdaki anamuhalefet adı altında güya sözde siyaset yapan terör sevici Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, her gün bir hukuksuzluk, tehdit, Türkiye aleyhine yeni bir kumpasın, kulaklarına sufle edilen talimatın adeta uygulayıcısı ve eylemcisi gibi davranıyorlar. Bunun da sahiden tahammül edilebilir hali kalmamıştır.' dedi. CHP'nin, 'tazminat davası yerine ceza dava açılması' çağrısının sorulması üzerine AK Parti Sözcüsü Ünal, davanın nasıl açılacağına hukukçuların ve avukatların karar vereceğini söyledi.
Türkiye'de mahkeme, hukuk, can ve mal güvenliği olmadığı şeklindeki açıklamaların Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüğünü dile getiren Ünal, ''Hukuku kabul etmiyoruz' diyenler. 'Hakim ve savcılar iktidardan talimat almaktadır' diyenler, hakim ve savcıların onuruyla haysiyetiyle oynayanlar ve bütün bunları yapmayı kendilerinde hak olarak görenler, neyin hesaplaşmasını yapacaklarmış?' sorusunu yöneltti.
'CHP milletvekilleri, hukuksuz bir şekilde ihaleyi bastılar'
Ünal, şeker fabrikalarının 2000'de özelleştirme kapsamına ve 2008'de programa alındığını, 2012'de özelleştirmek için harekete geçildiğini, ancak ertelendiğini anımsattı. Şimdi ise özelleştirme için alınan karar ve yapılan düzenleme etrafında bugün ihalesinin yapıldığını belirten Ünal, şeffaf bir şekilde kameraların önünde gerçekleşen ihaleyi, CHP milletvekillerinin hukuksuz bir şekilde bastığını söyledi.
Ünal, şunları kaydetti:
'Yani ihaleyi basmayı, şeffaf bir şekilde kameraların önünde gerçekleştirilen bir ihaleye fesat karıştırmak olarak değerlendirebilir miyiz? Evet, değerlendirebiliriz. Her türlü hukuksuzluğu, anayasaya aykırı davranışı kendileri için hak gören bu sözde milletvekilleri. Milletin vekaletini almak anayasa, hukuka aykırı bir şekilde bir ihaleyi basmak değildir.'
Kendilerinden önce yapılan özelleştirmelerde personelin kapının önüne konulduğunu ifade eden Ünal, iktidara geldikten sonra özelleştirmeye bir düzen getirdiklerini, kamu yararını, milletin menfaatini, çalışan insanların haklarını korumak için düzenlemeler yaptıklarını kaydetti.
Son özelleştirmeyle birlikte de şeker fabrikalarında çalışan bütün işçilerin haklarını ve pancar üreticisini kotasından üretimine kadar güvence altına aldıklarını ifade eden Ünal, şöyle devam etti:
'Gıda güvenliği açısından nişasta bazlı şekerler (NBŞ) üzerinden ciddi bir kara propaganda yürüttüler. Yüzde 10 olan NBŞ kotasını yüzde 5'e çektik. Dolayısıyla şeker üretimini teşvik ettik. Bu konuda devletin alması gereken bütün tedbirleri ve önlemleri aldık. Fakat CHP'nin her konuda olduğu gibi bu konuda da derdi şeker mi? Hayır, şeker değil. Derdi şeker fabrikalarından çalışan işçilerin haklarını korumak mı? Hayır değil. CHP'nin derdi maalesef muhalefet yapmak da değil. Yaptığı düşmanlığa yeni bir gerekçe ve sebep oluşturmaya çalışmak.'
'Her ikisi de ruh ikizi gibi hareket ediyor'
Muhalefetin ittifak formülüne ilişkin bir soru üzerine ise Ünal, muhalefetin, ittifak formülünün henüz ne olduğuna dair bir şey söylemediğini ama CHP ile HDP arasında geçmişten gelen bir fikri, düşünsel iş birliği olduğunu belirterek, 'Yani her ikisi de ruh ikizi gibi hareket etmekte ve davranmakta. Tepkileri de aynı, refleksleri de aynı, sempatileri de aynı.' diye konuştu.
Ünal, CHP ve HDP'nin aynı terör örgütüne sempati duymaları açısından da aralarında ciddi bir ortaklığın söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'Diğer ittifaklarla ilgili görüşmelerini yaptıklarını da söylüyorlar. HDP'nin şu anda hapiste olan eş başkanı ile görüşmelerini de yaptılar. Bu görüşmenin siyasi bir görüşme olduğunu da deklare ettiler. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte kendilerinin deklare ettiği, kendilerinin ifade ettiği ve anlattığı bir ittifak üzerinden biz de değerlendirmelerimizi yapacağız. Biz siyaseti adabına, edebine, gerçeğe ve karşımızdaki siyasi muhatabımızın ifade ettiğine uygun yapıyoruz. Onlar gibi kendi tahayyüllerinde yarattıkları çirkeflik üzerinden çirkin bir dil kullanarak siyaset yapmıyoruz.'
AK Parti Sözcüsü Ünal, sanatçı polemiğini de gündeme alarak, 'Burada normal olan bu başarıyı takdir etmektir, anormal olan ise bu başarıyı karalamaktır. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin bu yaklaşımda da faşist ve darbeci anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sanatçılarımıza dönük ifadelerinde o öfke, o kin, o nefret bir kez daha ortaya çıkmıştır. Toplumu 'halkın polisi-sarayın polisi', 'halkın 15 Temmuz'u-sarayın 15 Temmuz'u', '15 Temmuz şehidi-terör şehidi' gibi ayıran Kılıçdaroğlu, şimdi de 'halkın sanatçısı-sarayın sanatçısı' gibi yine son derece bölücü ve çirkin bir dil kullanmıştır.' dedi.