Tarih: 10.04.2018 13:12

Sabancı: Ben faniyim, iltifat Türk'e!

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye'nin daha iyi bir geleceğe kavuşması için geçlere güvenen ve insanlara yatırım yapan merhum Sakıp Sabancı'nın vefatının üzerinden 14 yıl geçti. 'Sakıp Ağa' vefat ettiği yıl 10 Nisan 2004'te Amerikan iş dergisi Forbes?in milyarderler listesinde 147. sırada yer aldı. Aile olarak 'Bu Topraklardan Kazandıklarımızı Bu Toprakların İnsanlarıyla Paylaşmak...'  ilkesiyle hareket ederek Türkiye'nin en büyük vakıflarından birini kurdular.

Sakıp Sabancı'nın hayatına ilişkin bilgilerse şöyle yer almaktadır:

Sakıp Sabancı, 7 Nisan 1933 tarihinde Kayseri?nin Akçakaya köyünde dünyaya geldi. Altı çocuklu Hacı Ömer Sabancı ve Sadıka Sabancı?nın ikinci çocuğudur. Sabancı ailesi 1921 yılında içinde Arap, Kürt, Yahudi, Bulgar, Tunuslu gibi birçok etnik ve dini kökenden topluluğu barındıran Sadun Tanju?nun Babil Kulesi olarak tanımladığı Adana?ya göç etti.

Baba Hacı Ömer, pamuk ticareti ile uğraşarak ailesini 3 gözlü, toprak damlı bir Adana evinde barındırıp geçindirirdi. Sakıp Sabancı, 1942 yılında aynı cadde üzerindeki ?Pembe Ev? ya da ?Aslanlı Ev? diye bilinen eve taşınana kadar anne- babası, kardeşleri Ihsan, Hacı, Şevket, Erol ve Özdemir, babaannesi, dedesi ve yardımcı kadın Gülnaz ile birlikte bu evde yaşadı.

Sakıp Sabancı, Adana?daki bu kerpiç evi herkesin telaş içinde kalkıp, kahvaltı bile etmeden ya işe ya okula koştuğu sabahlarla özdeşleştirerek anlatır İşte Hayatım isimli kitabında.

1944 yılında mahalledeki İsmet İnönü İlk Okul?unda eğitimini tamamlayan Sakıp Sabancı, hemen sonrasında Adana?da o zamanlar İkinci Orta Okul diye bilinen okulda eğitimine devam etti. Adana Erkek Lisesi?nden 3 yıl boyunca yakasını bırakmayan zatürre hastalığı nedeniyle ayrıldı. Bu aynı zamanda iş hayatına erken atılmasına neden oldu.

Sakıp Sabancı ve eşi Türkan Sabancı

1957?de, 24 yaşındayken teyzesinin Adana BOSSA fabrikasının bahçesinde bir düğünle, 22 yaşındaki teyzekızı Türkan Civelek ile evlendi. Sakıp ? Türkan Sabancı çiftinin 47 yıl süren mutlu evliliği, 1964 yılında Dilek Sabancı, 1970 yılında Metin Sabancı ve 1973?de Sevil Sabancı?nın doğumuyla perçinlendi. Sakıp Sabancı, teyzesinin kızı Türkan Civelek Sabancı ile evlenmesini ?Babam Hacı Ömer Sabancı?nın ?Bildiğin ayranı, bilmediğin yoğurda değişme? nasihatinden etkilendiğim muhakkak??diye açıklardı. Türkan Hanım ise röportajlarında eşi Sakıp Sabancı?yı hem evinin hem işinin patronu, hem ailesine çok önem veren hem de çok çalışkan biri olarak anlatır:

?Bana ?Türko? ya da ?Türkoş? derdi. Ben de ona ?patron? derdim. Çünkü hem evinin hem de işinin patronuydu. Her gün eve geldiğinde onu karşılamamdan çok hoşlanırdı. Kapıyı bir gün ben açmasam ?Hanım yok mu?? diye sorardı.? (13.12.2013Hayatta en değerli şeyi ailesi olan Sakıp Sabancı?nın en büyük kayıpları 1966 yılında babası Hacı Ömer Sabancı`nın ve 1979 yılında annesi Sadıka Sabancı?nın vefatı ile 1996 yılında kardeşi Özdemir Sabancı?nın Sabancı Holding?de suikast sonucu hayatını kaybetmesi ve 1998 yılında kardeşi Hacı Sabancı?nın akciğer kanserine yenik düşmesi oldu. Yetmiş bir yaşında hayata gözlerini yuman Sabancı yaşamı boyunca birçok başarıya imza attı. 1974?de Sabancı Holding?i o dönemler Sabancı Holding Genel Koordinatörü olarak görev yapan Türkiye Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal?ın ısrarı üzerine İstanbul?a taşıyan Sakıp Sabancı, 1967 ? 2004 yılları arasında Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı?nı yaptı. Bu dönemde Sabancı Topluluğu, çoğunlukla yüzde 50-50 ortaklık kurduğu, aralarında Bridgestone, DuPont, Toyota, Philip Morris, Kraft Foods International, Danone, IBM, Carrefour gibi dünya devlerinin bulunduğu şirketlerle ismini birleştirerek Sabancı logosunu dünyaya tanıttı.

1964 yılından itibaren, 25 yıl süreyle Adana ve Kocaeli Sanayi Odaları, Türkiye Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği üyeliği ve başkanlığı yaptı. Muhtelif vakıflarda çeşitli zamanlarda görevler üstlendi.1986 yılında Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanlığı?nı üstlenen Sakıp Sabancı, 1987-1990 yılları arasında Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı?nı yaptı.

15 onursal doktora ünvanı

Çeşitli üniversitelerden toplam 15 onursal doktora derecesi olan Sabancı, 1993 ve 2001?de Yılın İş Adamı unvanını aldı. Ayrıca Japon, Belçika ve Fransa hükümetlerinden bu ülkelerle Türkiye arasındaki dostlukları geliştirici çeşitli nişan ve taltifler almasının yanı sıra sosyal, kültür, sanat ve eğitim alanlarında yaptığı hizmetlerden dolayı ?Devlet Üstün Hizmet Madalyası? ile ?Kültür ve Sanat Büyük Ödülü? sahibi oldu. Türk işadamı 2004 yılında vefat ettiğinde, Amerikan iş dergisi Forbes?in milyarderler listesinde 147. sırada yer aldı.

Renkli ve enerjik kişiliği ile de tanınan ve halkın sevgisini ?Sakıp Ağa? diyerek gösterdiği Sakıp Sabancı 71 yıllık hayatına birçok başarı sığdırdı. 1981?de ilk kez ve 1989 da ise ikinci kez Houston?da (Amerika) kalp kapakçığı ameliyatı olan Sabancı 10 Nisan 2004 tarihinde sabah saat 05.55 civarında tedavi gördüğü Amerikan hastanesinde şiddetli akciğer iltihabından vefat etti. 12 Nisan 2004 tarihinde Sabancı Holding?de düzenlenen devlet töreninin ardından yaklaşık 100.000 kişinin katıldığı cenaze töreniyle Zincirlikuyu Mezarlığı?nda toprağa verildi.

Sakıp Sabancı'nın ABD Başkanlarından Jimmy Carter ile olan anısı ise şöyledir:

ABD Başkanlarından Jimmy Carter

ABD Başkanlarından Jimmy Carter, 1985 yılı yazında özel olarak İstanbul?u ziyaret ediyordu. Biz, Carter?ın ziyaretini medyadan öğrenmiştik. Bir öğleden sonra beni vilayetten aradılar. Dönemin İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, Carter şerefine o akşam Beyti Lokantası?nda özel bir davet verecekmiş, ?eşinizle birlikte katılır mısınız? dediler. Ben eşim ile gittim. Vali Bey, bizleri Jimmy Carter ile tanıştırdı. Diğer misafirler gibi benim de elimi sıktı. Beyti Lokantası?nda uzun masaya oturuldu. Konuşmalar genel konulardı. Bu arada Carter?ın özel ilgi konuları ortaya çıktı. Bir kere Carter dindar bir kişi idi. Din eğitimi görmüştü. Sonra hayır işlerine ilgi duyuyordu. Başkanlıktan ayrıldıktan sonra kendisini hayır işlerine adamıştı. Nihayet Amerika?da kendi eyaleti olan Atlanta?da bir kültür sitesi yapma çabasındaydı. Doğrusunu isterseniz Carter?ın yapacağı tek bir kültür merkezini ballandıra ballandıra anlatması karşısında kendimi tutamadım. Kapının önünde duran otomobilimden VAKSA?nın eserlerini gösteren broşürü getirttim. ?Bakın Sayın Carter, biz bir tane değil, yurdun 13 yerinde 35 tane kalıcı eser (bugün 53 yerde 112 eser) dikmişiz.? diye yaptıklarımızı anlattım. Carter?ın bana karşı ilgisi birden arttı. Bu vesile ile yakınlaşmamızdan sonra, artık Carter?ın işi gücü bizim vakıf faaliyetleri hakkında daha geniş bilgi almak için beni soru yağmuruna tutmak oldu. Baktık, saatler ilerliyor. Yemek bitti. Ama Carter ile bizim konuşmamız sona ermiyor.
Carter, ertesi sabah erkenden özel uçağı ile İzmir?e gidecek. Ben, kendisini arabamla oteline bırakmayı teklif ettim. ?Yolda sohbete devam ederiz? dedim. Çok memnun oldu. Kapının önünde bekleyen korumalı resmi araçları bıraktık, benim tesadüfen o gün kullandığım limuzin ile yola koyulduk. Ama konuşmalar tükenmedi. Saat gece yarısı 12?yi geçmişti. ?İsterseniz sabah bizim eve gelin, beraber kahvaltı eder, sohbeti sürdürürüz? dedim. ?Tabii? dedi.
Ertesi sabah saat 07:00?de Carter ve eşi Emirgan?da Atlı Köşk?e geldiler. Önce kahvaltı ettik. Ben, bizim vakıf faaliyetlerimizi nasıl yürüttüğümüzü anlattım. Kahvaltıdan sonra Carter, Atlı Köşk?ü dolaşmak istedi. Önce Türk ressamlarının resimlerinden oluşan koleksiyonu inceledi. Sonra Türk hat eserlerini, el yazması Kur?an?ları ve tezhib sanatkârlarının eserlerini inceledi. Anladığım kadarı ile hat sanatımız Carter?ı çok etkiledi. Kendisine, koleksiyonumda olan yüz sene önce Türk hattatlarınca yazılmış iki levhayı hediye ettim. Sonra söz eğitime, Türkiye?de vakıf üniversitesi açma imkânları üzerine geldi. Baktık ki yeni bir sohbet konusu çıkmış. Vakit bitiyor. Carter, bana bir teklifte bulundu. ?Sabancı vaktiniz müsait ise İzmir?e beraber uçalım? dedi. İstanbul?dan İzmir?e kadar geçen uçuş süresinde de Carter ile konuşmalarımızı sürdürdük. Ben Carter?a sürpriz yapmıştım. Bir gece evvel saat 24:00?den sonra kendisini İstanbul?da oteline bıraktığımız limuzini kara yoluyla İzmir?e göndermiştim. İzmir?de uçaktan çıkınca alanda bizim Cadillac Carter?ı bekliyordu. Şoförü görünce aynı otomobil olduğunu anladı. ?Sabancı sen çok beceriklisin? diye iltifatta bulundu.
Carter ile görüşmelerimiz 1986 yılında da devam etti. Beni Atlanta?da kurduğu kültür merkezinin açılış törenine şahsen davet etti. Davet günü, kültür sitesine vardıktan sonra kendisi ve eşiyle tokalaşmak üzere sıraya girdik. Beni görünce kollarıma sarıldı ve eşiyle etrafındakilere ?Ooo.. Sabancı hoş geldin, bakın Türkiye?den dostum Sabancı gelmiş, çok memnun oldum? dedi. Tabii bu arada yürüyüş durdu. Başkanın yanıma gelerek benimle özel olarak ilgilenmesi, belediye başkanı dâhil herkesin ilgisini çekmişti. Ertesi gün, kahvaltıya davetli idim. Gece yemeğe davet edilen 3000 kişinin içinden sadece 150 kişi sabah kahvaltısına çağrılmıştı. Daha da önemlisi üç tane şeref masası vardı. Sahneye çıkar gibi merdivenle çıkılıyordu buraya. Ben de şeref masası konuğuydum. ?Ben? diye yanlış söylüyorum, ben faniyim, bu bir ?Türk?e yapılmış bir iltifattı.
Carter?ın yaptığı konuşmanın en ilginç yanı, Türkiye?den gelen konuğum diye benden bahsetmesiydi. Sonra da bir Yunanlı işadamını anlatması çok anlamlıydı. Daha sonra bu önemli 150 kişi artık gelip benim elimi sıkıyordu. Bu kahvaltının şükür duasını Başpiskopos Yakovas yaptı. Ben de herkes gibi ayağa kalkmış, ceketim ilikli içimden kendi duamı yaparken Cenab-ı Hak?a bir kere daha şükrettim. Evet yıllardır Fortune Dergisi?nin 500 kişilik listesine Topluluk olarak giriyorduk, ama burada bir evvelki Amerika Başkanı?nın dünyanın her yerinden davet ettiği kişiler arasında şeref masasında oturuyor olmanın öneminin idraki içinde gururla hamd etti.

Kaynak: sakıpsabancı.com




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —